Tribune tradutor Inglês
488 parallel translation
Tribune'de iki kurşun yediğim yazıyor.
I was shot twice in the Tribune.
- Bensinger, The Tribune'den.
- Bensinger, of the Tribune.
- The Tribune?
- The Tribune?
The Tribune'de ne alıyorsun?
How much you getting on the Tribune?
Nutukları The Tribune'e sakla.
Get off the soapbox. Save that for the Tribune.
Herald Tribune, Haklı Olmayı Tercih ederim isimli gösterinizde benden daha iyi başkan portresi çizdiğinizi yazmış.
Herald Tribune says that you make a better president in I'd Rather Be Right than I am.
Tribune'u ve öteki gazeteleri araştırmak için birini bul.
Get someone to check the Tribune and the rest of the papers.
Akşam Kürsüsü!
The Evening Tribune!
Tribün.
Tribune.
Teşekkürler, Tribün.
Thank you, tribune.
Bir tribün.
A tribune.
Demek bir Roma Tribünü köle tacirinin bekçiliğini yapıyor.
So today in Rome a tribune does the vile work of a slave master.
Tribün Gallio neden benim otağıma geldi?
And why is tribune Gallio in my pavilion?
Sadık Tribünümüzü memnun etmek görevimizdir.
The pleasure of our loyal tribune is important to us.
- Tribün Quintus'a karşı.
- Against tribune Quintus.
- Dikkatli ol, Tribün.
- Be careful, tribune.
Kalbimi kırdın, Tribün.
You offend me, tribune.
Tribün Gallio'ya satıldı.
Sold to tribune Gallio.
- Efendim, Tribün Quintus kapıda.
- Sir, tribune Quintus is at the door.
Eve gelince şunu Tribün Gallio'ya ver.
Give this to tribune Gallio when he does come home.
"Bir askeri Tribünün cesareti hamamlar ve davet salonlarında harcanmamalıdır."
"The courage of a military tribune must not be squandered in baths and banquet halls."
Ömrün yeterse, Tribün, görürsün.
You'll find out, tribune, if you live long enough.
Bu Tribün için.
This is for the tribune.
Buyurun, Tribün, sözümü tuttum.
Here you are, tribune, just as i promised you.
Şimdi hesabı konuşalım.
And now, tribune, there's a little matter of payment.
Tribün çok şakacı.
The tribune has a sense of humor.
Tribün'le anlaşmamız var.
The tribune and i have an agreement.
Tribün, ne yaptın?
Tribune, what have you done?
Tribün, uyan.
Tribune, wake up.
- Bekletilmekten hoşlanmam, Tribün.
- I don't like to be kept waiting, tribune.
Bugün şanslısın, Tribün.
You're lucky today, tribune.
- Sana bir önerim var, Tribün.
- I have a proposition for you, tribune.
- Onu nerede buldun, Tribün?
- Where did you find him, tribune?
- Tribün?
- Tribune?
Tribün Gallio'nun Yahudilerin Kralından aldığı ilk savaş ganimeti.
Tribune Gallio's first battle trophy, for victory over the king of the Jews.
- O bir Tribün.
- He's a tribune.
Tribün Gallio'yu hemen istiyor.
He'll see tribune Gallio at once.
Efendim, Tribün Gallio emriniz üzerine burada.
Sire, tribune Gallio is here as you commanded.
- Hoş geldin, Tribün.
- You are welcome, tribune.
- Otur, Tribün.
- Sit down, tribune.
Söyle, Tribün, orada ne oldu?
Tell me, tribune, what happened out there?
Tribün Gallio, sen bir Roma subayısın.
Tribune Gallio, you are a roman officer.
Tribün Gallio hala orada mı?
Is tribune Gallio still there?
Tribün Gallio, sana kraliyet görevi veriyorum.
Tribune Gallio, i give you an imperial commission.
İsimlerini istiyorum, Tribün.
I want names, tribune.
İsimler, Tribün.
Names, tribune.
Senin hatırına, Tribününü Filistin'den geri getirdim.
For your sake, i brought your tribune back from Palestine.
Tribününe bir şans daha vereceğim.
Your tribune shall have another chance.
Ama Tribün bu büyüyü bozarsa... Büyü mü, sersem?
But if the tribune breaks the spell... spell, you fool?
- Bana Tribün dememeni söylemiştim.
- I warned you not to call me tribune.
Liste için isimler, Tribün - Pardon, tüccar.
Names for your list, tribune - merchant, i mean.