Tubes tradutor Inglês
1,357 parallel translation
Tüm kapıları kaynakla sabitlediler, ulaşımı kestiler.
They've welded shut the air doors, disabled the tubes and the access wells.
Tüm kapıları kapatacağız, tüpleri devre dışı bırakacağız.
We'll weld shut all the air doors, block all the transport tubes.
Nakil tüplerini sabote ettiğinizin ve tüm kapıları kaynakla sabitlediğinizin farkındayız.
We are aware that you have sabotaged the transport tubes and welded the access hatches shut.
Çocuklarda östaki borusu kısadır. Sıvı düzgün bir şekilde atılmaz... ... ve bakteriyel enfeksiyon için bir ortam yaratır.
They have short eustachian tubes and fluid doesn't drain making it perfect for a bacterial infection.
Elimden gelse, tüplerini bağlarım.
I'd tie her tubes myself if I could.
30 torpido tüpü mü?
30 torpedo tubes?
Kesinlikle bu kanallar insanların rahat edeceği şekilde tasarlanmamış.
These tubes certainly weren't designed with creature comfort in mind.
Jeffri tüplerini kontrol ettim, mühürlenmiş.
I checked the Jefferies tubes.
- Tüpler yerleşti!
- Tubes in!
Bunların hepsi ses tüpleri!
These are all voice tubes?
Tüpler birazdan ısınır.
It takes a moment for the tubes to heat up.
Tüp bir ve ikiyi ateşleyin!
Fire tubes one and two!
Tüp üç ve dört hasar gördü.
Tubes three and four are damaged.
Yanık floresanları değiştiriyoruz.
We are fixing the tubes that were burnt.
Büyük oğlum Michael, son haftasını yoğun bakımda... ... tüplere bağlı halde geçirdi.
Michael, my oldest, was in the ICU his whole last week hooked up to all those tubes.
- İki göğüs tüpü ve santral damar yolu.
- Two chest tubes and a central line.
Yine de bu tüpleri laboratuvara yollayacağız.
We still need to send these tubes to the lab.
Jefri kanalları emekleyerek gitmek için çok uzun.
It's a long crawl through the Jefferies tubes.
Turbo asansörler kullanım dışı, bu yüzden Jeffrie tünellerini kullanıyoruz.
[Echoing] Turbolifts are offline, so we've been using the Jeffries tubes.
Burası değişik tüplerle dolu, görünüşe göre yaşam desteği için.
There's all sorts of tubes that look like they're for life support.
Oradaki tüplerde olan hafif yatıştırıcılardan veriyoruz.
We've introduced a light sedative through those tubes.
Kardeşimizi görmek için çuvallaması gerekiyormuş demek.
A chance to see my brother go down the tubes.
Bay Larson, topidocularınıza en iyi beş torpidonuzu yüklettirin.
Mr. Larson, have your torpedo men load the tubes with their four best fish.
Rabbit, bak bakalım tüplerde kaç tane torpidomuz var!
Rabbit, find out how many fish we've got in the tubes!
Tüplerde su var, ama basıncı eşitleyemezsem kapaklar açılmaz.
Tubes are flooded, but I can't open the doors until I'm equalized.
Tüplerdeki basıncı eşitleyemiyorum!
I can't equalize the tubes!
Birinci ve ikinci tüpler hazır.
Tubes one and two.
Üç ve dört numaralı tüpleri hazırlıyorum.
Lining up tubes three and four.
160 metrede, ön torpido tüpünden bir miktar çöp atarız.
At 160 meters, we can shoot out a bunch of junk from the forward tubes.
Rabbit, tüpleri ateşle.
Rabbit, fire the tubes.
- Hortum.
- Got the tubes.
8 kutu alerji kremi.
With eight tubes of antifungal cream.
Üç başka adamdan üç kızı olmuştu. Tüplerini bağlatmıştı... Ve onu dölleyecek bir adam arıyordu.
She... she had 3 daughters with different men, and she had just had her tubes untied and she was looking for a man to inseminate her.
Çok küçüktü... 6 yaşındaydı ve oksijen tüplerinin biri bitiyor, diğeri takılıyordu.
She was tiny... she was six weeks old... and had tubes going in one end and out the other.
Ayrıca hastanede bana pek iş düşmüyor... Tüm o tüpler vesaire. Anlıyorsunuz ya?
Besides, I can't do much at the hospitalTr All those tubes.
Bu esnada Amerika'da, Thomas Alva Edison vakum tüpleriyle deneyler yapmaya başlamış ve 1878 yılında, ilk ticari amaçlı akkor ampülü üretmişti.
Meanwhile, in America, Thomas Alva Edison had begun to experiment with vacuum tubes, producing the first commercial incandescent light bulb in 1878.
Gemi, birden yirmiye kadar savaş bombalarını Erasian capital'in uyarı sistemini için hazırla.
Ship, arm bomb tubes one through twenty for a warning strike outside the Erasian capital.
Birden on'a kadar füze tüpleri.
Missile tubes one through ten.
Buna makine ve tüpler dahil olmayabilir.
That may not include machines and tubes.
Tüpler ve makineler istemediğini söyledi.
She said no tubes or machines.
Bilateral göğüs tüplerine hazırlık.
Set up for bilateral chest tubes.
İki göğüs tüpü ve bir perikardiyosentez.
Two chest tubes and a pericardiocentesis.
Başka tüpler de göreceksiniz, köprücük kemiği altında ve kollarda o tüplerle de ilaçlar veriyorduk.
You will see other tubes under the collarbone and in the arm that we used to give them medicine.
Sağ tarafa göğüs tüpü yerleştir.
Put two chest tubes in on the right.
Hemşireler göğüs tüpü yutturmaz.
Nurses do not sew in chest tubes.
- Göğüs tüpü gerekiyor.
- This guy needs chest tubes.
Onu tüplere, tellere, makinelere bağlayın.
Hook her up to tubes and wires and machines.
Birkaç hafta fazla yaşayacağım diye... ... bir sürü tüplere bağlı, kusa kusa geçirmek istemiyorum.
I don't wanna be hooked up to a bunch of tubes, puking all for the sake of a few extra miserable weeks.
Yani çocuğu olamıyormuş.
And we find out that her tubes or whatever are blocked, so she can't have any kids.
Makam, bunu gösterecek mi?
Mr. Chairman, would the chair expect to have the designate assure this committee... that she would have her tubes tied before she assume office?
Her tarafında tüpler falan.
You know, all those tubes.