Tursu tradutor Inglês
1,107 parallel translation
Şöyle koca bir parça etli, salçalı ve turşu dolu bir tane alabilir miyim?
Can I get a really big chunk of meatloaf with gravy and a couple of pickles?
- Turşu?
- Pickle?
Evet, ayrıca buzdolabında turşu bulunması da acı vermezdi.
Yeah, and it wouldn't hurt to have pickles in your refrigerator either.
Sen de Birdie, pis, adi, turşu kafalı şerefsiz.
You, too, Birdie, old pickle-head motherfucker.
Turşu lazım.
We need pickles.
Turşu ister misin?
pickle relish?
Bayım ; turşu, ketçap ve meze karışımları görüyorum. ve domuz, evet, domuz görüyorum.
Sir, I see pickles and relish and ketchup... and pork, yes, I see pork.
Güzel bir pastırmanın yanında hardal ve turşu da iyidir.
So is a nice pastrami with a little mustard and an Antarean pickle.
Ve bundan böyle insanlara kızarmış turşu hakkında bilgi veremezsin.
- [Gasps] And you can no longer tell people about our fried pickles.
Turşu olur mu?
How about a pickle?
- Turşu yiyebilir miyim?
- Can I eat the pickle?
Biraz turşu alır mısın Jack amca?
May I help you to some pickle, uncle Jack?
Nefesinin turşu kokması iyi bir başlangıç.
The pickle breath is a good start.
... Ve bitiş çizgisinde çocukların sosisleri bulmak için acıdan kıvranmasını sağlayacak harika bir puding, turşu suyu ve deterjandan oluşuyor...
And at the finish line... a scrumptious parfait of pudding, pickle brine and detergent... where a writhing pile of kids will grope blindly for hot dogs!
Bizim turşu suyumuzun Figüran Bob'un gözünü yaktığını.
That's our pickle brine burning Sideshow Mel.
- Bizim bir turşu varilinde yaşadığımızı bir düşünün.
It's like you or I living in a pickle barrel.
Turşu fikri?
Go ahead.
Turşu mu kuruyorsun?
Are you making pickles?
Bu yıl çok turşu kurdum.
I've made a lot of pickles this year
Nasıl olabilir? Yarın ulusal turşu haftası başlıyor.
Tomorrow is the start of the National Pickle Week.
Söyle bana, önde bir turşu fıçısı mı var?
Tell me, is there a pickle barrel out front?
Turşu fıçısı kanundur.
Pickle barrel means the law.
Elma soyduruyorlar, turşu kurduruyorlar, bir şeyler toplatıyorlar.
They've got me paring and pickling and plucking.
Galiba turşu geldi.
I think I got some of your pickle.
Turşu, marul ve kebere.
Pickles, arugula and capers.
Rodgers! Sen ve turşu sikli gidip şu ibneyi bulun!
Rodgers, you and pickle dick here go find that bastard.
Turşu, Marie.
pickle, Marie.
Hareketli süzgeci sayesinde parmakların ıslanmadan içinden turşu alabiliyorsun.
Its easy Iift-up strainer lets you select a pickle without getting your fingers wet.
Turşu falan bulurum artık.
I'll just put out pickles or something.
Sadece turşu.
Just pickle.
Oh, turşu.
Oh, pickles.
Turşu kavanozunun üzerini tüm vücuduyla kapladı.
She did a full-body flex on a pickle jar.
Demek adın turşu anlamına geliyor.
Oh, your name's pickle, huh?
Lane Rewald mı? Lanet olası ayyaş, bir kadeh daha içerse turşu olacak.
Another cocktail, and we'll be able to eat him.
Zaten bu yüzden Mensa toplantılarında açılmamış turşu kavanozu yoktur.
That's why you'll never see an unopened pickle jar at a Mensa meeting.
Turşu kavanozunu açamamak.
Can't open pickle jars.
O daha turşu matrisiyle uğraşırken bu bebekler mağazalarda çoktan yerini almış olacaklar.
These babies will be in the stores... while he's still grappling with the pickle matrix.
Poppy'nin yerine her gidişimizde dondurmamı beklerken turşu suyu isterdim Neil da hamile olup olmadığımı sorardı.
You know, I swear, every single time I go to Poppy's, and I have a pickle while I'm waiting for my ice cream, Neil asks me if I'm pregnant.
Ona "bunu artık o kalın kafana sok, turşu suyunu seviyorum ve ver içeceğim." derdim.
I say to him, "When are you gonna get it through your thick skull?" I love pickles. You put a free bowl in front of me, I eat them. "
Biraz turşu mu?
Come... pickles?
Ya da ki bu benim en sevdiğim şalgam püresi ve turşu koyabilirsiniz.
Or, and this is my favorite, with pureed turnip and a pickle.
- Turşu suyu daha etkili ve güvenlidir.
- Pickle juice is effective and lots safer.
Soda, turşu, cips, çikolatalı pasta her şey devrildi.
The soda, pickles, chips, chocolate cake, everything!
Turşu olmasın!
And no pickles!
- Turşu bulursam, Tanrı yardımcın olsun.
- God help you if I find pickles.
Turşu suyunu uzat.
PASS ME THE PICKLE JUICE.
Bir seferinde kuzenim koca kavanoz turşu suyu içmişti.
YOU KNOW, MY COUSIN... ONCE DRANK AN ENTIRE JAR OF PICKLE JUICE.
Bazen çarşafın arasında turşu parçaları buluyorum.
Well, sometimes I find pickle slices in the sheets.
Ne batasıca turşu bu!
What a bloody pickle this is!
Ne batasıca turşu bu!
Aw, what a bloody pickle this is.
- Ve biraz turşu.
- And some pickles.