Ukalaca tradutor Inglês
77 parallel translation
Böyle ukalaca konuşmaları anlayamıyorum.
I don't understand that talk, smart talk.
Artık, senden ukalaca istemiyorum, Bay Jones.
Now, I'll have no more smart remarks out of you, Mr. Jones.
Bu ukalaca.
That sounds awful.
Kulağa ukalaca gelir.
I sound toffee-nosed.
Ukalaca sorular sorup durdu.
Asking a lot of smart-ass questions.
Okuyucularına ukalaca gelebilir.
That might make me sound pompous to your readers.
Watson sen de gözlemledin mi bilmiyorum ama Albay Ross'un davranışları biraz ukalaca.
Watson, I didn't know whether you observed but Colonel Ross'manner has been somewhat cavalier.
Albert Rozerfeld, Şerif Truman'a ve diğerlerine karşı ukalaca konuşmanız hiç hoşuma gitmiyor!
Albert Rozerfeld, I don't like the way you talk smart about Sheriff Truman or anybody!
Ukalaca evrenin ahlak bekçisi rolü yapman bana o kadar boş geliyor ki, Q.
Your arrogant pretence at being the moral guardians of the universe strikes me as being hollow, Q.
Çünkü, senin ukalaca bir şey söyleyeceğini söylüyor.
-'Cause, Daddy, he says you'll just end up saying something snotty.
Hayır, ukalaca cevaplar alıyorum. Şimdi işinin başına dön.
No, I get smart answers.
Tavrımız hiçbirşey ama ukalaca.
Our attitude is anything but cavalier.
Ukalaca denecek kadar mükemmel.
Pedantically thorough.
Senin şu bayağı, ukalaca şikayetlerini kesmen.
I will, if you'd stop your petty, self-important whining for just one second!
Bu biraz fazla ukalaca değil miydi?
My, aren't we cocky?
Önceden Linux diyemem zannettim ya bu çok megolaman, ukalaca çünkü.
I initially thought that I can't call it Linux publicly, because it is just too egotistical.
Neden öyle ukalaca davrandığını düşünüyorsun?
Why do you think he acts so cocky all the time?
Anladığım kadarıyla sizinkilerin yaptığı biraz daha ukalaca olmuş ve alacağımız intikam buna uygun olmalı.
I feel your parents were a bit more cocky about lying to you and your revenge needs to reflect that.
beni nezarete götürdü.oraya gidince başka bir ismim olup olmadığını sordu bende ukalaca evet bana Patates Salatası. " derler dedim
He takes me to jail. When we get there, he asks me if I have any aliases. And I was just being a smart-ass and said, " Yeah.
Böyle ukalaca konuşmaya devam et bakalım, elbet o mührü kıçına sokmayı bilirim.
Keep up with the smart mouth, and my foot'll be 9 / 10ths of the way up your ass.
Akıllıca davranma demek istedim... ukalaca değil.
I meant to say don't be smart... not a smart-ass.
Yemekler güzeldi, ama restoran ukalaca bir hava taşıyordu.
The food's good, but the restaurant's ambience was a bit stuffy.
Sen sadece etrafta tırnaklarını yapıp, ukalaca yorumlar yaptın.
You just sit around doing your nails and making smart-ass comments.
Ukalaca, "bilmediğin, bir şey biliyorum" numarası.
You-You - You, outsmarted me thinking I know something you don't know stuff.
Bütün o ukalaca sözlerine rağmen, önemsediğini biliyordum.
Despite all your smartass remarks, I knew you gave a damn.
Dinlemeyecek kadar ukalaca kendinize güveniyorsunuz.
Too secure in your smug superiority to listen.
lanet olsun Cooper, ukalaca düşüncelerini kendine sakla.
Damn it, cooper, save the wise-ass remarks.
Ne yani, ukalaca bir cevap yok mu?
What, no smart-ass reply?
Aslında tüm o ukalaca laflarını ve göndermelerini bir kenara bırakırsak o...
You know, once you get past the smart-ass remarks and references that I have to Google to understand... - she's...
Cidden, günlerdir hakkımda ukalaca, alaycı yorumlarda bulunmadın.
Seriously, you haven't made one snarky, wise-ass comment to me in days.
İnatçı ve ukalaca davrandım.
I was stubborn and arrogant.
Daha akıllı birini kullanmalıydılar güzel bir elemanı patronun ofisine gönderirsin o ukalaca onu düzmeye çalışırken bilgisayarındaki yeni fikirleri çalarsın.
Usually the competition's smarter than to send a beautiful temp into the boss's office to snoop around on his fucking computer to try and find fresh ideas.
Biraz ukalaca davrandım, "Bilançolara meraklı mısın"?
It sounded a bit arrogant, "Are you interested in balance sheets"?
- İnsanın ukalaca olmuş diyesi geliyor.
"Pedantic" comes to mind.
Bu biraz ukalaca bir yaklaşım.
It's a little pedantic.
Ukalaca bir şey söylemek için Emerson'u bekliyorum.
I was expecting Emerson to say something snarky.
Bu çok ukalaca bir yanıt.
Well, that's a very cavalier answer.
Bir akşam, yemekte, babam bir çalışanını işten çıkarmak zorunda olduğunu söyledi. Ben de ukalaca dedim ki, "İyi. Kendine bir iş bulabilir, değil mi?"
One night at dinner, my father said that he had to fire an employee and I very cavalierly said, "Well, he'll be able to get a job, won't he?"
Yıllardır, ne zaman bu konuyu göz önüne getirsem hep ukalaca cevap verdin.
Every time I have broached this subject over the years you have responded with some wise-ass comment.
Biliyorum ukalaca olacak ama, orada en iyi olan benim.
I know it sounds awful, but I'm the best one in there.
Ukalaca konuşuyorsun, değil mi?
You got a smart mouth, huh?
Tüm ukalaca cevaplarım tükendi dostum.
I'm about all out of wiseass answers, friend.
Peki sence de bu biraz ukalaca olmadı mı?
- Wow! Don't you think that was a little presumptuous of you?
Bu dediklerinin biraz fazla ukalaca olduğunu düşünmüyor musun?
Don't you think that's just a little bit arrogant?
Sinir bozucu olduğumu her şeye ukalaca karıştığımı da söylersin.
You'll say I'm annoying and I'm too cocksure about everything.
Biliyorsun Claudia, bence biraz ukalaca olacak ama...
You know, Claudia, I just feel it will have to be a bit fuller.
Ama sanatçıların çalışmaları hakkında konuşmasının ukalaca göründüğünü biliyorum. ... bu yüzden burada oturup bir pislik gibi görünmeyeceğim.
But I know what artists sound like when they talk about their work, so I'm not going to sit and sound like a cunt.
- Şimdi bir de ukalaca davranıyorsun.
And you act all high and mighty.
Ukalaca mı davranıyorsun?
Acting all high and mighty?
Ukalaca bir bok bu.
It's lovely.
Ukalaca laflar dışında bir şey yok.
You?