Ulaştı tradutor Inglês
13,651 parallel translation
İnanmakta zorlanıyoru oğlum, küçük bir çoçuğun hayatındaki önemli bir mihenk taşına ulaştı.
My son, I can barely believe it, has reached this most important of milestones in a young boy's life.
En azından bir Gallagher'ın potansiyeline ulaştığını görmek yüreğimi ısıtıyor.
It warms my heart to know that at least one Gallagher has lived up to his genetic potential.
Amcamın bütün kıyı bankacılığı hesaplarına ulaştım.
I just got access to every offshore account my uncle owns.
Merhaba, Tariq Hariri Menajerliğine ulaştınız.
Hello, you've reached tariq hariri management.
O parçaları bana en kısa zamanda ulaştır.
Get those tracks to me as soon as you can.
Aşkım, gücün en üst seviyesine ulaştığında evimizi taşımak için bu kadar çaba sarf etmeyeceksin.
My love, without your powers at their height, to move our home, the exertion.
Anahtar kart geçmişine ulaştım.
I pulled all the history off the key card.
Sizi Lydia'ya ulaştırabilirim.
I can get you to Lydia.
Oradaki Central City Polis Departmanı rehine alma ile ilgili bir acil durum araması aldı,... ama * SWAT ekibi oraya ulaştığında, * ( Özel harekat )... hiç rehine bulamadılar.
The CCPD there... they got a 911 call about a hostage situation, but when the SWAT team got there, there were no hostages.
Ve bana ulaştı mı?
And was I receptive?
Ödülüme ulaştığımda ikinizi de yanımda istiyorum.
I want you both at my side when I claim it.
Güvenlik kameralarına ulaştım, her yer temiz.
Tapped into security cameras. All clear.
Arılar ulaştığında içerideydi herhalde.
She must have already been inside by the time the swarm hit.
- Bu şeyler eşik kütlesine ulaştıkları an... - Oliver Alien'daki John Hurt gibi olacak!
When these things hit critical mass, there's- - it's gonna be like John Hurt in "Alien"!
İnternete ulaştım yani.
I mean, I have Internet.
HIVE'daki ortak arkadaşlarımız diğer ortak arkadaşımız Darhk'ı terk ettiler. Ama kendisi bana ulaştı, senden bahsetti.
Our mutual friends in HIVE have abandoned our other mutual friend Mr. Darhk, but he reached out to me, told me about you.
Bayan Lance, babanıza bir mesaj ulaştırmanızı istiyorum.
Miss Lance, I want you to give your father a message.
Demek istediğim, onlardan biri mükemmel dişleri ve bir eli eksik olan bir adama ulaştı.
I mean, one of them reached out, some guy with perfect teeth and a missing hand.
Malcolm idolü Darhk'a ulaştırmaya çalışacak tabii bunu çoktan yapmadıysa.
Malcolm's gonna try and get the idol to Darhk if he hasn't done it already.
Şimdi elime sıcak bir gelişme ulaştı.
I've just received some breaking news.
Subbu'nun test raporları elimize ulaştı.
Subbu's test reports have arrived.
Adamlarım delillere ulaştı, biraz araştırma yapmışlar.
My guy had evidence, he did some digging.
Pekâlâ. Ray gemiye ulaştığı an hava kilidini ve ekipman odasını kapat Gideon.
Okay, as soon as he's on board, I need you to close the cargo bay and seal the airlock, Gideon.
Kahina Zadi'ye ulaştınız. Şu an cevap veremiyorum. Lütfen mesaj bırakın.
please leave a message ".
İnanılmaz derecede hızlı fordlar aşırı yüksek hızlara ulaştığında . ~,, Ve ön camları kırmak için yeterli hızda atıldı.
When the incredibly fast fords reach peak speeds in excess and thrown with enough velocity to crack the windshields.
Yeraltı Mezarlığı'na ulaşıp, Tanrının Gözü'nü aldılar, ve 1776'ya dönüp Trenton'a tam zamanında ulaştılar.
They made it to the Catacombs, retrieved the Eye of Providence, and return to 1776 just in time to take Trenton.
Ulaştığınızda haber verin.
Transmit when in position.
Yer-uydu bağına ulaştık.
They've got us the uplink.
Christopher Hall'a ulaştınız, lütfen mesaj bırakın.
You've reached Christopher Hall. Please leave a message.
- Clary'nin telefonuna ulaştınız.
- You've reached Clary's phone.
Unuttuğum bir şey varsa ekleyebilir ve en kısa zamanda size ulaştırılmasını sağlarım.
If there's anything I've left off, I can certainly add it to the list. I make sure you receive it promptly.
Biliyorum henüz göremem onu ve mesajımı bile ona ulaştıramadınız, anlıyorum bunu.
I know I'm not allowed to see him yet, and you couldn't even get him my phone message, and... and I understand that.
İlkeller cephaneliğe daha önce ulaştı.
- The Primitives got to the armory first.
Yaptığım tüm seçimleri bir araya toplayınca tek bir şeye ulaştı.
You start adding up all the choices you've been making, they all add up to one thing,
Sen tek bir şeye ulaştın.
You add up to one thing...
Ve öğrendiğiniz şey ikinizin uçmakta özgür olduğu an evliliğinizin stratosfere ulaştığı oluyor.
And what you learn is your marriage only hits the stratosphere when you're both free to fly.
Neyse ki sahil koruma bize ulaştı.
Luckily the coast guard got us out.
Bir kez tepeye ulaştı mı artık akmaya devam edecek.
Once it's started, overall it flows downward.
Amacımız, elimizdeki patlayıcıları güvenli bir şekilde Gyeongseong'a ulaştırmak.
Our target is to bring these explosives safely to Gyeongseong.
Yolda beklenmeyen bir durumla karşılaşsak bile bu kutunun muhakkak surette Gyeongseong'a ulaştırılması gerekiyor.
Even if we face any unexpected event on the way, this box needs to arrive safely to Gyeongseong.
Aşağı nasıl ulaştığını bilmiyorum.
Well, I don't know how it got down there.
- Bu bilgiye nereden ulaştınız?
So how do you know this?
Zirveye ulaştıkları zaman, gökyüzünün rengi ise daha önce hiç görmedikleri bir renktedir.
And when they get to the top, the colors of the sky is like... Like nothing they've ever seen before.
Liam'a ulaştınız.
You've reached Liam.
Indianapolis Büyükşehir Emniyet Müdürlüğü'nde Dedektif Williams'a ulaştınız.
You've reached Detective Williams at the Indianapolis Metropolitan Police Department.
Kocası bize ulaştı.
Her husband got to us.
Ona nasıl ulaştı?
How did he get to her?
- Biraz önce milyona ulaştık.
We just hit a million.
O, bunu herkese ulaştıracaktır.
And he will give it to everybody.
Merhaba, sen Peter'ın hücresini ulaştınız.
Hi, you've reached Peter's cell.
Sana ulaştı.
Got to you.