English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ U ] / Umbrellas

Umbrellas tradutor Inglês

257 parallel translation
Şarkı söylemeye çalıştığında orkestradakiler şemsiyelerini açıyormuş.
I hear when he tries to sing the orchestra puts up umbrellas.
Şemsiyeler.
Umbrellas.
Islak şemsiyeler.
Wet umbrellas.
Yağmur durdu. " " Oyun yeniden başladı ve yaklaşık 50.000 kişilik kalabalık yağmurluklarını ve şemsiyelerini kaldırıp, kendilerini, bütün dünyanın İngiltere ile özdeşleştirdiği bu güzel oyunun zevkine verdiler. "
"Play has been resumed and the crowd of about 50,000 people have discarded their macs and umbrellas and settled down to enjoy the game which to people all over the world more truly represents all that's English than anything else."
Şu şemsiyelerden kurtulun!
Get rid of those umbrellas!
Motteville'de çiftçiler, ördekleri ve şemsiyeleri ile inmişlerdi.
At Motteville the farmers got off with their ducks and umbrellas
Sonra, denize host olarak gittiğimde, insanlar şemsiyeleriyle dürterdi.
And then when I went to sea as a steward, people poking at you with umbrellas.
Şemsiyeleri hiç sevmem.
I'm not fond of umbrellas either.
4000, bi de şu üç şemsiye.
4,000 and you throw in these three umbrellas.
Şemsiyeleri napıcan?
What are all the umbrellas for?
Mario açsana oğlum şu şemsiyeleri Görmüyor musun yağmur yağıyor?
Mario, take out the umbrellas. Can't you see it's raining?
Cherbourg Şemsiyeleri
THE UMBRELLAS OF CHERBOURG
Geneviève, beyefendiye şemsiyelerimizi göster.
Geneviève, show the gentleman the umbrellas :
Şemsiyeler satarız.
We will sell umbrellas :
Hayır, şemsiye satmayız.
No, not umbrellas :
"Cherbourg Şemsiyeleri"
"The Umbrellas of Cherbourg" :
Aynı şemsiyelerini övdüğün gibi övüyorsun onu da.
You praise him as you praise your umbrellas :
Sen öyle de, ama tımarım kesilirse, sadece şemsiye yapabilirim.
So you say, but shorn of my fief, I can only make umbrellas.
Cafcaflı, paytak hainlik dehası.
That pompous waddIing master of foul play maestro of a million criminal umbrellas.
Finks, Morgan, Bluebeard, Quetch, jet şemsiyeler!
Finks, Morgan, Bluebeard, Quetch, the jetpack umbrellas!
Yeterince şemsiye var.
There're enough umbrellas for that.
Şemsiye için güzel bir yer.
A good place for umbrellas.
Bay Tanner, başka kim size şemsiyeleri sordu?
Mr. Tanner, who else has been asking you about umbrellas?
Fakat umarım başka şemsiyeler... şu sıralar uygun bir biçimde nehrin dibini boylamıştır.
But I do hope that certain other umbrellas... have been properly disposed of in the river by now.
İşte bu noktada şemsiyeler işe karıştı.
That's where the umbrellas come in.
Sanırım şemsiyeler benim anlayabileceğim türden şeyler.
I guess umbrellas are the kind of thing that I can understand.
Biliyor musunuz, yağmurlu havada içeri girdiklerinde şemsiyelerle ne yaptıklarını görmek için insanları izliyordum.
You know, I've been watching people to see what they do with umbrellas when they come in out of the rain.
Şemsiyeler arabada.
Umbrellas are in the car.
İki şemsiye amblemi, insanların Yagyu Klanı'nın sıradan üyesi olan Shogun Silah Müfettişi olduğunu sanmalarını sağladı.
That emblem, of Two Umbrellas fools the world into believing you are Shogunate Arms-lnstructors ordinary members of the Yagyu Clan.
VaIizimde annemin kimonosu var, semsiyeIi Çin adamIar.
I got my mom's kimono in my suitcase, Chinaman with umbrellas.
Bankalar güneşli günlerde verdiği şemsiyeyi yağmur yağınca geri alır derler.
Banks will lend you three umbrellas... if it rains.
Önce, şarabın üzerine şemsiye koymadılar, şimdi de yemekten salyangoz çıktı.
First they didn't have umbrellas for the wine, now snails on the food.
Dantel işleri, Yapbozlar, Güneşlikler, Şemsiyeler.
Lace-making and Puzzles, Sunshades and Umbrellas
Şemsiye ha?
Little umbrellas...
İstediğinizi içebilirsiniz. Ama içinde buz, kamış, vişne zeytin, kokteyl şemsiyesi, meyve veya alev olmadığı sürece.
You can have anything you want, as long as it has no ice, straws, cherries, olives, mixer, umbrellas, fruits or flames.
Ohisa, şemsiyeleri getir.
Ohisa, bring the umbrellas.
Kadehlerin tepesine kağıttan şemsiyeler koyarlar... böylece yağmur yağarsa içkin sulanmaz.
They put paper umbrellas sticking out the top, so when it rains, it don't thin out the liquor.
Her biri için minik şemsiyeler ve bir de hindistancevizi şeyi var.
I got little umbrellas for each one, and a little coconut thing.
Şemsiyeler mi?
Umbrellas?
Bu kızı kokteyl bardağında şemsiyenin yanından yudum yudum içeceksin
Yeh'd think she'd be in a cocktail bar sipping'drinks with umbrellas.
Çekim aralarında üzerlerine şemsiye tutuluyordu.
Between takes, they were covered with umbrellas.
Bilmiyorum, ama şemsiye çalma huyum vardır.
I do nothing but steal umbrellas.
Mumlar şemsiyelerin altında Japon feneri gibi görünür.
The candles under the umbrellas glow like Japanese lanterns.
Mumlar şemsiyelerin altında Japon feneri gibi titremektedir.
The candles flicker under umbrellas glowing like Japanese lanterns.
Bir sonraki, şemsiyelerinizi hazır tutsanız iyi olacak...
Up next, you better keep your umbrellas handy...
Hani şu şemsiye ve içkilerin olduğu yere.
You know, where they got umbrellas in the drinks.
Eşek kadar şemsiye kullanırlar o yüzden kaldırımın kenarından yürümek zorunda kalırsın tam o sırada dibinden hızlı bir araba geçer her yerine su sıçratır!
They buy umbrellas that are too big for them you have to walk into the street to get around them and then they drive too close to the curb so that you're sure to get splashed!
Bar 27 metre, sonra kapıdan geçirip... şemsiyelerin üzerinden aşırıp, 27 metre de nehre kadar atması lazım.
30 yards of bar and grill, then must go through the doors, over umbrellas then carry 30 yards of river.
Komedyenliğe başlamadan önce, şemsiye satmıştım.
When I started out as a comedian, I sold umbrellas.
Ben de kendime bir kaç şemsiyeyle yardım ettim.
So I helped myself to a few of the better umbrellas.
- Nasıl?
With umbrellas and crutches?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]