Underwear tradutor Inglês
4,697 parallel translation
Ayrıca hiç giymediğim seksi iç çamaşırlarımın hepsini atmamı istemiyorsan hayatımızın geri kalan süresi boyunca dolabının en alt çekmecesine ihtiyacım olacak.
Also, unless you want me to throw out all of my sexy underwear that I never wear, I'm gonna need the bottom drawer of your dresser for the rest of our lives. Not a problem.
Gerçekte aslında donuyla oturuyordur ve sıcak birasını içiyordur.
In reality, he's probably sitting in his underwear somewhere, drinking warm beer.
Süslü bir ifadeyle iç çamaşırlarını ima etmeye çalışmıyorum.
This is not a fancy term for your underwear.
Evet ama insanları iç çamaşırlarına kadar soymuyorsunuz herhalde, değil mi?
But you have to get people down to their underwear, don't you?
Evet, biz görüşme yaparken. sen onun iç çamaşırı çekmecesine bakmasan..... iyi olur.
Yeah, well, if you don't go through her underwear drawer while we're conducting an interview, you'll be fine.
Onun iç çamaşırı çekmecesine mi baktın?
You went through her underwear drawer? Well, I tell you what, Lucas.
Onun iç çamaşırına dokunmak istemiyorum.
I won't put my hand in his underwear.
Onun iç çamaşırına dokunmak istemiyorum.
I will not put my hand in his underwear.
- İç çamaşırından.
In his underwear.
- Hadi.
- In his underwear.
Termal iç çamaşırı.
Thermal underwear.
İç çamaşırı giyiyorum.
I'm wearing underwear.
Çekmecende 17 iç çamaşırı saydım.
I counted 17 pairs of underwear in your drawer.
Babacığım, Lütfen kız arkadaşına iç çamaşırını geri ver.
( clears throat ) Daddy, please give your girlfriend back her underwear.
Yeni iç çamaşırları ve topuklu ayakkabı almak için ufak bir servet harcadım. İkisi de çok rahatsız edici bu arada ama ne için?
I spent a small fortune on new underwear and heels, both of which are supremely uncomfortable, and for what?
Evimde son kaldığında sütyenimi kahve filtresi olarak kullanmıştın.
Yeah, but the last time you stayed there, you used my underwear as a coffee filter. No.
Bu benim iç çamaşırım mı?
Is this my underwear?
Başka bir erkek olabilme ihtimaline karşı tedirginim. Kendi donunu bile benim odamda bırakan.
I'm upset because I'm worried another man has left his underwear in my bedroom.
Görünüşe göre unutmuş. Biliyorsun iç çamaşırı burada kalmış.
but he clearly didn't because he, you know... he left his underwear behind.
İç çamaşırlarını yırtacağız.
Slash trying on your underwear.
Ben iç çamaşırı giymem.
I don't wear underwear.
İşten geldikten sonra onunla koridorda karşılaşmadan ve garip hissetmeden iç çamaşırımla gezinmek istiyorum.
I wanna be able to come home from work and walk around in my underwear without bumping into her in the hallway and feeling awkward.
"İç çamaşırım yavaş yavaş dönerken, Aşk hayatım taşlarla darma duman oluyor."
"My underwear is on gentle cycle while my love life is being scraped against a rock."
ABD'ye karşı organize terörist saldırıları düzenledi. 2009'daki iç çamaşırlı bombacı ve Times Square'de patlatılmaya çalışılan araba eylemleri dahil olmak üzere.
He advocated organized terror attacks against the United States, including the so-called underwear bomber in 2009 and the attempted car bombing in Times Square last year.
- Benim ondan yaşlı iç çamaşırım var.
I've got underwear older than him.
Herhâlde iç çamaşırınla duvardaki monitörleri izlerken okumaya bayağı bir zaman buluyorsun Bob.
Oh. Got a lot of time to read, Bob, hanging out in your underwear, watching your wall of monitors?
Sana iki takım iç çamaşırı, bir pantolon üç adet gömlek, bir diş fırçası ve deodorant verilecek.
You've been issued two sets of underwear one pair of trousers three changes of shirt a toothbrush and a stick of deodorant.
Bu arada bilgin olsun,... zarif biri olduğumu düşün diye, iç çamaşırı giydim.
Hey, and for the record, I wore underwear tonight so you'd think I was classy.
Yemin ediyorum, o kadar gerildim ki başkasının çamaşırını giymişim.
... And I swear to you, I was so nervous, I think I might have put on somebody else's underwear. - I'm not kidding.
Kurutucudan çıkan o iç çamaşırının yarattığı ferahlığı özleyeceğim.
I'm gonna miss the way your underwear felt fresh from the dryer.
Nolur külot giymediysen o sandalyeye oturma.
Please don't sit on that chair if you're not wearing underwear.
Motosikleti ve birkaç eşyamı almış. Ama iç çamaşırım hâlâ bende. Yani bu avdan pek bir şey kaldıramamış.
- She took the motorcycle, and, uh, a few of my belongings, but I'm still wearing my underwear, so she comes up short-handed in that treasure hunt.
Onun yerine, yaşadığım depresyona bak. Bir tek temiz külotum bile kalmadı, ama içinden zaten temiz külot giysem ne yazar diyorum.
Instead I'm just left with the depression of not having a single clean pair of underwear and no reason to do anything about it.
İç çamaşırı giymiyorum.
I'm not wearing underwear.
Bu ne? Başka karının donunu bana niye yolluyorsun sen?
Why's he sending other women's underwear?
Benim böyle donum mu var ya?
Have I got underwear like this?
- Tabii. İç çamaşırı giyme.
Don't wear underwear.
Ben banyo giysilerimin altına iç çamaşırı giyerim. Hiç iç çamaşırı giymemezlik yapmadım.
Okay, I have never not worn underwear.
- Kim öğlen 3'te iç çamaşırlarıyla gevrek yer ki?
- Who eats cereal at 3 : 00 in their underwear?
Neden Rodney çıplak ve yüzü kusmuk içinde Steve?
Why is Rodney is his underwear and has vomit all over. His face, Steve?
Külotunu buldum Jim. Çekmecene geri koyayım mı?
Got your underwear, Jim.
Daha önce iç çamaşırı ile gezen biri tarafından soyulmamıştım.
Never been robbed by people in their underwear before.
- Hiç. Yola barikat kurdurduk ve şüpheli kadın iç çamaşırı bulduk.
We got roadblocks and suspicious women's underwear.
- Kadın iç çamaşırı vardı.
He had ladies'underwear. What?
- Ne? Normal kadın çamaşırı gibi değil, fahişe iç çamaşırı gibi.
Not like ladies'underwear, like... whore's underwear.
Bu akşam oraya giderim sonra eve gelirim, biraz içer, donulma televizyon izlerim.
I will go tonight and then I'm gonna come home, have a beer, watch TV in my underwear.
Biliyorum, donunu giyip kanapenle buluşacakmışsın diye duydum.
I know, and then I hear you have a date with your couch in your underwear.
Donna dişleriyle bir striptizcinin iç çamaşırını aşırdı.
- Boom! Oh, Donna just ripped off a stripper's underwear with her teeth.
Bugün güzel iç çamaşırımı giymiştim bir de.
I even wore my good underwear today.
İç çamaşırlarının hepsi iyi olmalı.
You should only have good underwear.
Çok kötüsünüz çocuklar.
Man, you look like you could use a change of underwear. Not cool, dudes.