Unify tradutor Inglês
118 parallel translation
Eski bir numara. Bir şeyden, birisinden nefret etmelerini sağlayıp insanları birleştir.
Oh, it's an old trick, to unify people by getting them to hate something or someone.
Zulüm mü, efendim, yoksa insanlığı birleştirme çabası mı?
Tyranny, sir, or an attempt to unify humanity?
Birleştirme?
Unify, sir?
Sen bölüyorsun, ben birleştiriyorum.
You divide, I unify.
Arap kabilelerini birleştirmek çok zordur.
It will not be able to unify the Arab tribes.
Kalplerimiz bir olsun.
Let us unify our hearts.
Buradayız çünkü sınırboyları ülkelerini birleştirmek için. Çünkü endişelenmeden bir ülke kurabilmek için.
We have come to unify the frontier nations, and build peace throughout region.
Aslına bakarsan, alanları birleştirmeye çalışıyorum.
Actually, I'm attempting to unify the fields.
El ele vererek bu ulusu birleştirmek bizim kutsal görevimizdir!
It is our sacred duty to join together and unify this great nation.
Yüce Oramiral. Marki Littenheim'ı yanınızda göremedim?
Still more, the Lohengramm system might become real in the near future and we might have to combine efforts in order to unify the universe under the new Empire.
Avrupa'nın tekrardan birleşmesini sağlayabilecek ve belki de Almanya'nın tekrardan silahlanmasını önleyebilecek tek kişi, o.
- He's the one voice that can unify Europe and perhaps stop Germany re-arming.
Birleşin!
Unify!
Evleri Gowron'a karşı birleştirebilir.
It will allow him to unify the Houses against Gowron.
Dua ediyoruz ki, Yüce Efendimiz Dalay Lama... halkını birleştirmek için başa getirilsin.
We pray that His Holiness, the Dalai Lama will be granted the power to unify his people.
Biz, güneyi alarak Kore'yi birleştirmenin daha iyi olacağına inanıyorduk.
We believed it would be better to liberate the South and to unify Korea.
Otuz sekizinci paralelin öbür tarafından karşı saldırıya geçtiğimizde bizden olan herkes, askerlerimiz ve insanlarımız, Kore yarımadasını tam olarak birleştirmeyi düşünüyorlardı.
When we counter-attacked across the 38th Parallel every one of us, soldiers and people, thought now the drive was on to unify the whole Korean peninsula.
Atalarının, tek bir bayrak altında toplanılıp birlik olunmasıyla ilgili fermanını unuttun mu?
Have you ever forgotten the commandment... of your ancestors to unify all under heaven?
Qin İmparatoru... Atalarının, tek bir bayrak altında toplanılıp birlik olmasıyla ilgili fermanını unuttun mu?
King of Qin... have you forgotten the commandment of your ancestors to unify... all under heaven?
Grand Palace'ın fikir babası Kral Taksin'dir. Kendisi Siyam'ı birleştiren ilk kişidir.
Grand palace born from the mind of King Taksin, first man to unify all Siam.
İbadet sırasında yapılan hareketler, hem bedenen, hem aklen hem de ruhen, aynı anda aynı şekilde olur. Ve hep birlikte başımızı yere değdiririz.
We carry out physical gestures of prayer, in worship, that unify our body and our mind and our soul, all at the same moment of bowing and touching our head to the ground toward that exact centre.
Bizim düsturumuz geri çekilmek değil, birleşmek bölünmek değil bir araya gelmek.
Our law... is not to withdraw, but to join in... not to separate... but to unify.
Kendisinin popülerliği, muhalefeti birleştirip iktidardaki partiyi tehdit edebilir.
His enormous popularity could unify the opposition and threaten the ruling party.
Onun öldürücü ayrılığı bitirmesini umdular. Ayrılık, iki büyük putperest kabile ve onların Yahudi müttefikleri arasındaydı. Yesrib'den bir heyet etkili bir adım atarak...
Hoping he could unify its warring factions which included two major pagan tribes and their Jewish allies a delegation from Yathrib had taken the dramatic step of inviting Muhammad to move to their settlement.
Şu Türkiye'yi birleştirmek için savaşanlardan birisi mi?
Isn't he one of those crazy people who fight to unify Turkey?
Tamerlane bir gün bütün Nietzschean saltanatlarını Drago adıyla birleştirecek. Mesihimiz olarak.
Tamerlane will one day unify the nietzschean prides under drago's name, as our messiah.
herşeyi birden anlayabileceğimiz biçimde, evrenin doğuşundan galaksilerin muhteşem kıvrımlarına kadar tüm bilgilerimizi tek bir prensipte,
About 50 years after Maxwell unified | electricity and magnetism, Einstein was confident | that if he could unify his new theory of gravity with |
Estetiği veya basitliği arayışı bunlardan biri olabilir. Bir diğeri, belki yerçekiminin hızının ışığın hızına eşit olması gibi sadece basit fiziksel bir olaydır. Eğer ikisi de aynı hıza sahiplerse, bu daha derinlerde yatan bir ana prensibe veya simetriye işaret ediyor olabilir.
Today this is the | goal of string theory - to unify our understanding of everything from the birth of the universe to the majestic swirl of galaxies in just one set of principles - | one master equation.
Doğa, kendini 1920'ler ve 1930'lar arasında, başka biçimlerde ortaya koydu ve Einstein'in torbasından çıkardığı çeşitli ve çok güzel gibi görünen oyuncakların artık uygulanabilirliği kalmamıştı.
But really at the level | of individual atoms, gravity is a really | incredibly feeble, tiny force. It would be an uphill | battle for Einstein to unify these two forces of | wildly different strengths.
Bu akşam diğer partilerle birleşeceğiz ve buna bir son vereceğiz.
They will. Tonight we unify the other parties and put an end to Adolf Hitler.
Bu akşam yemeği hepimizin yalnızlığını gidermiş olmalı.
This dinner has to unify our loneliness we both have.
Ülkemizi korumak ve iki Kore'nin birleşmesi. Bütün amacımız bu!
To safeguard our nation, and to unify our homeland, we will unite under a single task.
Nasıl ordu yönetecek ve millet birleştireceksin?
How will you lead the army and unify the nation?
Ben birliktelik kurumunun Altın Ejderiyim... ve kimi birleştireceğime ben karar veririm.
I am the Golden Dragon of Unity, and I decide whom to unify.
Belki onun kadar iyiliksever olmayan biri. Ama insanlarımızı birleştirebilecek birisine.
Someone who may not be as benevolent as he, but... one who can unify our people.
Ama gemilerine saldırırsak onları birleştiririz.
But if we attack their ships, we will unify them.
Bu bizi birleştirecektir..
It will bring us together, unify us.
En başta İskender, merkezî olmayan bu ülkeyi birleştirmek için mücadele etti.
From the beginning, we struggled to unify a land without a center.
Ben en büyüğe bakıyordum. ve şimdi de en küçüğe bakmak istiyorum. Yerçekimi ve kuantum mekaniğinin nasıl birleştirileceğini görmek istiyorum.
I have been looking at the very big, and now I want to look into very small, and see how one may unify gravity and quantum mechanics.
Himiko, Tsuchiana'nın tüm patronlarını çağırdı ve bana "Ibaragi'nin bütün kadın gangsterlerini birleştir!" dedi.
After Himiko called all the bosses from Tsuchiana, and told me "Unify all the female gangs in Ibaragi!"
Ibaragi'yi birleştirmen için sana direk emir mi verdi?
Give you direct orders to unify Ibaragi?
Hikaye şöyle,... Himiko'nun aslında bir kızı var. Kızı onun yolundan gidip,... Japonya'nın bütün gangsterlerini birleştirmek için memleketin her yerinde dövüşerek,... yerel kadın haydutları ortadan kaldırarak aşırı sert kızlar grubunun lideri oldu.
Himiko actually has a daughter, this daughter followed in her footsteps, in order to unify all the gangs in Japan, fighting all over the nation, and has become a leader of a group of ultra tough girls,
Keşke Koreleri birleştirebilseydim!
I wish I could unify Korea!
Ve bu Leonard Cohen şarkıları ile ilgili çok şeyi açıklıyor... böyle insanları biraraya toplayabiliyor.
And it says so much about Leonard Cohen's songs... that can unify people like that.
Antropolog olarak görevim bu insanları birleştiren ögeleri incelemek.
As an anthropologist, I am here to explore elements that unify this group of fans.
Eğer iyi yönetimimiz olsaydı birbirimizi izleme arzusu bizi birleştirir ve yararlı gayeler için çalışmamızı sağlardı.
If we had good leadership our desire to follow each other would unify us and keep us working for useful causes.
Jumong Jolbon'u birleştirip yeni ulusunu kuracaktır.
Jumong will unify Jolbon and build a new nation.
Ve milattan sonra 325 yılında Roma'yı tek bir din altında birleştirmeye karar verdi : Hristiyanlık.
And in 325 Anno Domini, he decided to unify Rome under a single religion, Christianity.
Onların desteği olmadan birleşirsek iki Kore ülkesi de birbirine sarılarak aç ölür.
The two Koreas will hug each other and starve to death, if we unify without their support.
Evet, biz de hala bu ikisini evrensel bir çekim kanunu içerisinde birleştirecek bir teori arıyoruz.
Yeah, and we're still in search of a theory to unify the two in a single explanation of gravity.
Şu beş darbe modelini uyumlu hale getirip, onları bütünleştirebilirsek yine de başarabiliriz.
If only we could harmonise the five impact patterns, and unify them, well, we might yet make it.
BRIAN GREENE :
So this idea that we should be aiming to unify our understanding is inherent, essentially, to the whole way in which this kind of science progresses.