Upir tradutor Inglês
64 parallel translation
O bir upir *.
He's an upir.
Bir upir mi?
An upir?
ve o bir upir değil.
she isn't upir.
Bunu bir upir yapmış olabilir mi?
Could an upir have done it?
Şu son derece uzun Upir dostun nerede bugün?
So, where's your extremely tall upir friend?
- Peter Nicolae'nin Upir'den bu kadar korkmasının sebebini hatırlıyor musun?
- Peter, you remember why Nicolae was so afraid of the upir?
- Upir.
- Upir.
Bir upir var.
There's this upir.
Ne akla hizmet, bir upirle birlikte samimi olup iyi adam-kötü adam muhabbeti yapmaya başladın?
What the fuck are you and an upir having a heart-to-heart about good guys and bad guys for?
Hayat memat meselesi bile olsa kimseye söylemeyeceğin şeyi bir upirin izlemesine izin mi verdin?
! The one thing that you don't ever, ever tell anyone with your feet on hot coals - you only let an upir watch?
Üniformalar başka bir anlama geliyordu ama liderleri vampirdi.
The uniforms were saying one thing but the leader was upir.
Sanırım vampir olabilir.
I think she might be upir.
Gerçekleştirdiğimiz geniş çaplı genetik çalışmaların sonucunda Upir iştahını doyurmak üzere bir tür konsantre besin deposu ortaya çıkarmayı başardık.
The work product from a wide spectrum of genetic experiments we've been conducting, repurposed here as a nutrient concentrate to satiate the upir appetite.
Upir'e dönüşme süreci başlarda oldukça sıkıntılı geçebiliyor.
This thing about becoming upir can be quite disorienting at first.
Normal insanlar gibi duygular yaşaman. - Upir metabolizmasına zıt şekilde iyileşme yeteneğinin azalması...
normal human emotion, the diminishing rate of healing consistent with a non-upir metabolism...
Upir nörotoksininin diğer bir Upir üzerindeki etkileriyle alakalı klinik verimiz yok.
There's no clinical data for the effects of upir neurotoxin on another upir.
Ben Upir'im ve senin annenim.
I am Upir, I am your mother.
Organların ve dokuların kök hücre durumlarına geri dönecek. Teker teker. Sonrasında tekrardan sağlıklı insan organlarına dönüşecekler.
Your organs and tissues will be reverted to stem cell status, one by one, and then re-differentiated into healthy human organs, purged of the bonded retroviral fragments that dictate upir-ism.
Yakında Upir dünyasından ayrılıp insanların dünyasındaki yerini alacaksın.
Soon you will leave the world of upirs to take your place amongst the world of men.
Dr. Pryce, onun Roman'e upirlikten sonsuza dek kurtulması için yardım etmeyi kabul ettiğini bildiğimi bilmiyor.
What the good Dr. Pryce doesn't realize is that I know he has agreed to help Roman rid himself of his upir-ism forever.
Fizyolojik olarak upirliğinden arta kalan her şeyi temizliyor.
He is physiologically expunging all vestiges of his upir-ism.
Upir-ektomi yapılıyor, anlayacağın dilde.
Receiving an upir-ectomy, if you will.
İçtiğiniz plazma çorbası. Dr. Pryce'ın bunu Upir'lerin keyfi için ürettiğini mi sanıyorsunuz?
Plasma broth you've been drinking... you think Dr. Pryce developed it for upir happy hour?
Bugünkü son tedavinden sonra Upir retroviral değerlerin o kadar düşük olacak ki varlığını anlayamayacağız bile.
After your last treatment today, your upir retroviral load will be so low, we won't even be able to detect its presence.
Upir DNA'sı genetik eşlemeye müsait değil.
Upir DNA isn't compatible with the genetic sequencing.
Nesliniz kurumayacak, hâlâ bir Upir.
Your legacy is still secure. He will remain upir.
Upir denen bir şey duydunuz mu hiç?
Have you ever heard of upirs?
Biyolojik ürünler, upir beslenme ve metabolik ihtiyacını karşılamak için özel olarak üretildi.
The biologics were specifically engineered to satiate upir nutritional and metabolic needs.
Tanıdığım tek upir benim.
I'm the only upir I know.
Kız upir.
She's an upir.
Bunca derdimizin içinde sırf upir diye ona güvenmeli misin?
OK... so with everything we've got going on right now, you think you should trust her just because she's an upir?
Göğüs kafesi sökülerek öldürülen ve bu morgun sahibi olan kız da bir upirdi.
The owner of this mortuary, the one who got her chest ripped out, she was upir.
Evimden yaklaşık 10 km ötemde beş upir yaşıyormuş ve ben bunu bilmiyordum.
There was another upir five miles from my house and I never knew.
Ülkedeki morglarda çalışan insanların yarısı zaten upir.
Half the morticians in the country are upir.
Kana olan açlığında azalma olan bir upir.
An upir having difficulty tolerating blood...
Anlamı, "dünyayı upirlerden arındırmak".
Um, making the world upir-free, "
Şundan emin olabiliriz ki PSL patojeni Spivak tarafından oluşturulmuş ve bu patojen tüm upir ırkının yok olmasında başlıca etken olarak öne çıkıyor.
It's abundantly clear that Spivak's development of the LPS pathogen was and is the primary catalyst for the extermination of all upir.
Annenin sana upir doğasını öğretmediğini sanıyordum.
I thought your mom didn't teach you any upir customs.
Yani upirlerin korkulu rüyası.
Omul Negru, the upir boogeyman...
Tanıdığım bir Upir var. Adı Nate.
I have this upir friend, Nate.
- Demek yeni upir sensin.
- So, you're the baby upir.
Kasabamızın yaklaşık % 35'i upirlerden oluşuyor. Sayımını kendim yapmıştım.
Our little burg is about 35 % upir, by my own census.
Doğu Cornwall'da yaşayan bir upir olmak istemiyor gibisin.
Doesn't sound like you want to be an upir living in East Cornwall.
Upir olmanın hediyesi uzun süre boyunca dünyada yaşayabilmek.
The gift of being upir is you get to live in it for a very long time.
Genç bir upirken üzerlerinden beslendiğim onca masum insan için.
All the innocent lives I took feeding in the world when I was a young upir.
- Bir upir için beden bulmanın ne kadar önemli olduğunu anlatamıyorum.
- I cannot stress strongly enough how important it is that you find an upir host.
Hiç upir tanımıyorum ki.
I don't know any upirs.
Upir'lerden hoşlanmıyorum bile.
I don't even like upirs.
Tarife uygun upiri nerden bulacağım?
Where am I gonna find an upir that fits the bill?
Benson'ın tarzı özellikle upir'e idi.
Benson's taste in the ladies ran exclusively to upir.
İronik bir şekilde, Ben'in o korkunç... upir çatışmasıyla alakalı toplanmaya gitmesi gerekiyordu.
Oh, ironically, Ben was supposed to go to Toronto for some sort of emergency conference about this dreadful surge in upir-on-upir violence.