Utanıyor tradutor Inglês
909 parallel translation
Şimdi utanıyor musun?
Ain't you ashamed now? Ain't you?
Benimle görünmekten utanıyor musun?
Are you ashamed to be seen with me?
Beni suçlamıştın, şimdi kendinden utanıyor olmalısın.
There. That ought to make you feel pretty small, accusing me.
O kadar utanıyor ki, karşınıza çıkamadı.
He's so ashamed, he can't see you
Bundan utanıyor musun?
Are you ashamed of it?
Alman olmaktan utanıyor musunuz? "
Are you ashamed of being Germans? "
Senin gibi bir oğlu olduğu için utanıyor olmalı!
She ought to be ashamed, a bad boy like you... You pull down your vest, you billy goat, you.
Jeb'in babasıyla birbirinizi sevmiş olmaktan yoksa utanıyor musun?
You loved his father. Or are you ashamed now to remember how you loved?
Utanıyor olmalıyız.
We oughta be ashamed.
Midem bulanıyor ve utanıyorum.
Sick and ashamed.
Oğlun yüzünü göstermeye utanıyor mu?
Is your boy ashamed to show his face?
- Söylesene, utanıyor musun?
- Tell her. Are you ashamed?
Çok utanıyor kendinden.
- He's really very ashamed of himself.
Yoksa söylemeye utanıyor musunuz?
Or are you ashamed of it?
" Ben utanıyor değilim.
" I am not in the least ashamed.
Zavallı kız evi terketmeye utanıyor.
Poor girl is ashamed to leave the house.
Bu yüzden şimdi de düşündüğün şeyi düşünmekten utanıyorsun. Yanılıyor muyum?
So now you're ashamed of even thinkin'well, what you're thinkin'.
Kendinden utanıyor olmalısın.
You should be ashamed of yourself.
Utanıyor musunuz?
What are you ashamed of?
- Utanıyor musun?
- Ashamed?
Diplomayı buradan aldığı için utanıyor.
He's ashamed to show the diploma he got from here.
Öncesinde Daha çok utanıyor olmalıydın.
You should have been more ashamed before.
Utanıyor musun onlar adına, sevgilim?
Are you ashamed for them, my love?
- Benimle görünmeye utanıyor musun?
- Are you ashamed to be seen with me?
Bir de utanıyormuş gibi davranıyor.
And him acting so embarrassed.
Yoksa ayıp bir isim verdin de şimdi utanıyor musun?
? This is a dirty name and now you averg?
Belki benden utanıyor. O benim sevgili kardeşimdir.
Maybe my dear little brother is ashamed of me.
Utanıyor.
She's ashamed.
Utanıyor musun?
Are you embarrassed?
Makarnacı olmaktan utanıyor musun?
You ashamed of being a wop?
Bir makarnacı olmaktan utanıyor musun? "
You ashamed of being a wop? "
Utanıyor musunuz?
Are you shy or what?
Geride, solda. Hadi, utanıyor musun yoksa?
Left at the back, Come on, or are you ashamed?
Utanıyor...
You should tell him.
Ama utanıyor.
But he is shy.
Karın evden çıktığın için senden utanıyor!
Your wife's too ashamed of you to leave the house!
Senden ve yaşadığımız yerden utanıyor.
He's ashamed of you and where we live.
Annenle evlenmeyi düşündüğüm için utanıyor musun?
You are embarrassed because I thought of marrying your mother?
Birkaç ay sonra, üniforma giymekten utanıyor olacaksın.
In a few months from now, you will be ashamed to wear a uniform.
Profesyonel katil olmaktan utanıyor musun?
Your reward is nothing. Aren't you ashamed as a professional killer?
Aşağılandı, utanıyor.
He's humiliated, ashamed...
Neden utanıyor?
Ashamed of what?
Don Elias utanıyor.
Don Elias is shy.
Yoksa utanıyor mu?
Is he ashamed?
Yorgundum ve elim acıyordu. Possum Amca için utanıyor ve korkuyordum.
I was tired and my hand hurt, and I felt ashamed, and afraid for Uncle Possum.
Utanıyor musun?
Aren't you ashamed?
Onu tanıyorum, sadece utanıyor.
He's just shy.
Şuraya bak, nasıl da bağırıyor, utan! Bu ne gırtlak! Kendimi kötü hissediyorum!
You're screaming like a baby, shame on you!
Ne yani, benden utanıyor musun?
- What, art ashamed of me?
Şu salak Seymour. Sen ne zaman benim odama girsen utanıp kızarıyor.
That half-witted Seymour who is always so tongue-tied and blushing and adoring
Utanıyor musun?
You do?