Vagabond tradutor Inglês
155 parallel translation
Sadece bir berduşum.
I'm just a vagabond.
Üç kağıtçı!
Vagabond!
# Parası olmayan adam, avaredir, berduştur.
A man without money is a vagabond and a rogue.
Şairim ya, zaten berduşum, hırsız olmayı da hemen öğrenirim.
Belng a poet, I'm already a vagabond, and I can learn quickly to be a thief.
Senin üçkağıtların bana işlemez, seni küçük hırsız.
None of your tricks here, you young vagabond.
Serseri kurallarına göre yaşıyorum
Living up to the vagabond code
Ben kötü biriyim. Çocukluğumdan beri bir avareyim. Katilim, suçluyum.
I am evil I've been a vagabond ever since I was a child I'm a murderer, a criminal
Ve bu serseri ile çalışmasına izin vermiyorum.
And she's not allowed to work with this vagabond!
O da öyleydi... yersiz yurtsuzdu.
She was of the same kind, a vagabond.
- Pis serseri.
- Damn vagabond!
Dünyanın en büyük hovardası.
The world's greatest vagabond.
O sadece gezgin bir serseri.
He's only some wandering vagabond.
Central India'da bir yerde. Kömür madeninde çalışıyor, serseri.
Somewhere in Central India, working in some coal mine, the vagabond
- Bir serseri, tarla işçisi?
- A vagabond, a field-worker?
Burada bir serseri var.
A vagabond is here.
O avare de dün gece öldü.
That vagabond died last night.
Yeryüzünde bir kaçak ve yurtsuz olacaksın.
A fugitive and a vagabond shalt thou be in the Earth.
Ve yeryüzünde kaçak ve yurtsuz olacağım ve her kim beni bulursa beni öldürecektir!
And I shall be a fugitive and a vagabond in the Earth... and everyone that findeth me shall slay me!
# Nerede o avare?
Where is he, the vagabond?
Yürüyün gidin siz de, serseri!
Walk on, vagabond!
- Ayaklarım buz kesiyor.
Vagabond! My feet are frozen.
"Meksika kollarını avarelere, yaralanmışlara, kimsesizlere, kahramanlara açtın."
Mexico! You have opened your arms to the vagabond to the wounded, the landless, the hero...
O pis serseriyi nereden buldun?
How did you light on that greasy vagabond?
Bu Vagabond Lotion.
This is Vagabond lotion.
- Vagabond'da katkı yoktur. Koku yoktur. Bir kere sürünce, alkol çabucak uçuyor.
The thing about Vagabond is, it has no bitter-tasting chemicals, so once you apply it, you see, the alcohol evaporates very quickly, leaving a sweet residue on the skin.
O da senin gibi bir serseri.
Another vagabond like you.
- Seni serseri, aşağılık yer elması!
- You vagabond, you vile shrimp!
"... isimli genç kızın Azize ilan edilmesini talep ediyor. "
"... a young girl raped by a vagabond. "
Hayır, ahır serserilerindir!
No, the stable is for the vagabond!
Serseri!
Vagabond!
" Serseri...
" My vagabond...
# Bu serseri ayakkabılar...
These vagabond shoes
Ben artık evi olmayan birisiyim.
I am a vagabond
Burada ne işin var, serseri şey?
What are you doing here? You vagabond!
Bir hırsız ve aylak olmayı kabul ediyor musun?
Do you declare yourself a thief and vagabond?
Zillerden ses gelmeden bunu başarırsan seni aylak ilan ederiz.
Do it without a sound from the bells, and we'll call you a vagabond.
Seni serseri!
You vagabond!
Baikal serserisi geri döndü...
The Baikal vagabond went back
ÇATISIZ KURALSIZ
VAGABOND
Bir evsiz gibi görünüyorsun.
... Indeed. You have the look of the vagabond, monsieur... très, très chic.
Bir berduş gibi yaşamışsınızdır, değil mi?
Yours a vagabond life. In dusty faraway places.
"Sen bir sahtekarsın, seni uyanık!"
"You're a cheat, vagabond."
Vagabond Hotel adında bir yer.
It's a place called the Vagabond Motel.
Elbette bir vagabond olma! disinda,
Except, of course, being a vagabond!
Deli Bill Wellman'ın berduş hayata evsiz gençlere ve onların otoriteyle olan mücadelelerine oldum olası bir ilgisi vardı.
Wild Bill Wellman had a natural feeling for the vagabond life, for the homeless youngsters and their battles with authority.
Seni tutuklamadan önce yıkıl karşımdan, serseri!
Well, begone, vagabond, before I arrest you!
Masalların senin olsun serseri. - Tamamm
You take back your tales, you vagabond.
dolandırıcı, düzenbaz, kumarbaz, serseri.
A swindler, a rotter, gambler, vagabond.
Bir kraliçe ile kralı oynayan çingene arasında çakar kıvılcımı aşkın
It will spark between a queen and the poor vagabond who plays the king.
göçebe avare nasıI istersen öyle adlandır beni
Nomad, vagabond Call me what you will
Bir hırsızsın...
... a thief a vagabond...