Vakti tradutor Inglês
19,419 parallel translation
- Soğuk bira vakti geldi, John.
- Time for a cold one, John.
Tütünü harmanlama vakti bütün çiftliği çok zorlardı ve siyah ya da beyaz herkes çalışırdı. Çünkü tütün yaprakları kıvamındayken çabucak toplanılmalıydı.
When you were bringing in the tobacco, it was a very intense time on the farm and everybody worked, white and black, because it had to be done quickly when the leaves were perfect.
Yemek vakti mi?
[Joon's dad] Mmm-mmm, is it dinner time again?
Sevdiğin kadını kurtarma vakti.
Time to go save the woman you love.
Bebeği bu şekilde almak pek akıllıca değil ne dersin? Sanırım uyku vakti.
It's really not a good idea to pick up a baby like that, and I think it's bedtime.
Gitme vakti geldi.
It's time to go.
Pekâlâ Mini çalışma vakti.
Ok. Mini time to study.
Yolun karşısında oturuyorum da, yemek vakti dolaşırım genelde.
I live across the street. I-i tend to show up around meal time.
Sadede varacaksan bence tam vakti.
Look, if you're leading up to something, now's a good time - to get there.
Hadi Xaiver, halktan biri olmanın vakti geldi.
Come on there, "Xavier," it's time you became one of the people.
Fakat hiç boş vakti olmuyor.
And he's never got time.
İntörnlerin hiç vakti olmaz.
Interns never have any freaking time.
Gündüz vakti pek içmem aslında.
I don't usually drink in the middle of the day.
Gökyüzünden geldi, Ve şimdi onu geri verme vakti.
It came from the sky, and now it's time to give it back.
Bizim için onu yeniden benimseme vakti.
It's time for us to embrace it again.
"Yaptığım yanlışları düzeltmenin vakti geldi..."
"It's high time I set right the wrongs that I did..."
Şafak vakti gündoğumu Ve geceleri yıldızlı gökyüzü!
The sunrise at dawn and the starry sky at night!
Bu tıkanmaya bir isim vermemizin vakti geldi, efendim.
It's time we gave that blockage a name, sir.
Fakat zulayı açmaya vakti olmadıysa...
But if he'd no time to open the cache...
Soygun planlayacak vakti yok, tamam mı?
He didn't have time to plan a heist, okay?
Vakti geldi Alex.
It's time, Alex.
Vakti geldi.
It's time.
Fişi çekme vakti.
( GRUNTS ) Time to pull the plug.
Declan. Bana güvenmenin vakti.
Declan... it's time you started to trust me.
Açılış vakti geldi.
Time to open up.
Yavrum, ilave vakti geldi!
Oh, baby, it's addendum time!
- Yok artık, beni buraya acil bir durum için çağırıyorsun ama kendine yemek söyleyecek vakti mi ayırıyorsun?
You call me down here for an emergency, and then you take the time to order Chinese food?
Sabah vakti ay arkasında kalıyorsa yüzü batıya dönük olmalı.
And with the morning moon behind him, he'd be facing west.
Şu an meşgul, vakti yok.
See what he says. He's very busy. He doesn't have time to...
Ve ayrıImamın vakti geldi.
And the time has come for my departure.
Sonra John Alden'ın vakti geldi, tek başına, Abenaki kampını yerle yeksan etti.
Then there was the time John Alden, single-handed, took out an Abenaki camp.
Dediğim gibi... Gardiyan'ı görme vakti.
Now, like I said... it's time to see the Warden.
Kendimize bir ev bulmanın vakti geldi.
It's time that we found ourselves a home.
Evet. Gece vakti işe mi döndün?
"Yeah." You went back to work tonight?
Şu anlaşmayı konuşmanın vakti geldi.
I think it's time that we talk about a deal.
Burada günün en sevdiğim vakti ne zamandır bilir misin?
You want to know what my favorite time of day is in here? It's right now.
Sanırım seninkini konuşmanın vakti geldi.
I think it's time we talked about yours.
Belki kalanımızın ışığa adım atma vakti gelmiştir.
Maybe it's time for the rest of us to step into the light.
Uyku vakti.
Bed time
O hâlde bu işi bitirme vakti.
Then it's time for this to end.
Belki de benim için.. bir değişiklik yapma vakti gelmiştir.
And I... maybe it's time for, you know... to change it up.
Vakti geldiğinde, tehditlerle zaman kaybetmeyeceğim.
If that time comes, I won't waste time with threats.
Yeni bir sayfa açma vakti.
It is time to turn a page.
Gecenin bir vakti dışarıda dolaşamazsın.
You can't just wander around in the middle of the night.
Gece vakti bir başına odasında mı bıraktın?
You left her sleeping in a room alone at night?
Bir sonraki savaşın vakti geldi!
It's time for the next battle!
- Uyanma vakti.
It's time to wake up.
Hadi, gitme vakti.
Come on, it's time to go.
Tamircilik oynamanın vakti mi şimdi?
Is now the time for me to be playing mechanic?
Vakti geldiğinde Montreal ya da nereye isterse güvenle gitmesini sağlayın.
When the time comes, You provide safe passage to montreal. Or...
Oyun vakti bitti.
Playtime's over.