Vardır tradutor Inglês
63,001 parallel translation
Ve söylemeliyim ki yalnızlık çekmenin türlü şekli vardır.
And let me tell you... there's all kinds of ways to feel lonely.
Belki öbür taraftan bir mesajın bile vardır.
- Maybe there's even a message from beyond.
Belki de vardır.
Maybe it does.
Rick Kurtarıcılar'a kafa tutacaksa her şeyle ilgisi vardır bunun.
If Rick is taking on the Saviors, that is everything.
- Bunun da olma ihtimali vardır dedim.
Uh, odds being what they are...
Orada benden daha güçlü ya da daha akıllı insanlar vardır diyordum.
I thought there were stronger or smarter people there than me.
Sana mutlaka bazı sebeplerden borcum vardır.
I'm certain I owe you for things.
Herkesin bir çıkış yolu vardır.
Everyone has a way out.
Süper kahramanların, gözleri faltaşı gibi açık sıradan birinin onlara eşlik edip, yaptıkları her şey akıllara durgunluk vericiymiş gibi tepki vermesine ihtiyacı vardır.
Superheroes need a wide-eyed unremarkable to tag along and react to everything like it's mind blowing.
Belki başka bir numara vardır dedik.
Maybe there's another number, we're thinking.
Ama eminim acil durum planın vardır, değil mi?
But I'm sure you have contingency plans. Hmm?
Bahse girerim ki burada yarım litre vardır.
I bet you've got half a litre chilled down in here.
Gecenin bir yarısı uyuyamadığım zamanlar vardır.. .. Eleanor Guthrie'nin bana yaptıklarının bedelini ödeyecek.. .. ve bende gerçekten dinlenebilecek miyim diye merak ederim.
There are moments in the dead of night when I can't sleep and I wonder if I will ever be able to truly rest again until I know that Eleanor Guthrie has paid for what she took from me.
Elinde yeterli kaynaklar, bütçe ve tanıdıklar vardır.
He has the resources, the money, the contacts.
Ama en önemlisi bunun sonunu görmek için yeterli egoları vardır.
Most importantly... he has the ego to see this through.
Belki vitamin eksikliği vardır.
Maybe just a vitamin deficiency.
Bilimin şöyle bir özelliği vardır :
_
Herkesin bir rolü vardır.
Everybody's got a role to play.
Herkesin bir ilk günü vardır.
Everybody has a first day.
Bak şimdi, Rusya'da gerçek için iki kelime vardır.
You see, in Russia, there are two words for truth.
Ama aynı zamanda nepravda, gerçek olmayan da vardır.
But there is also nepravda, untruth.
Ama ya alakası vardır ya da yoktur, değil mi?
Well, it either is, or it isn't, isn't it?
Mesela kedilerin bir değeri vardır, çünkü insanları mutlu ederler.
Cats have value, for example, because they provide pleasure to the humans.
Duat'in birçok dünyası vardır.
The Du'at has many worlds.
Bakirelerin avantajları vardır.
Virgins have the advantage.
Hatta akıllıların bile inandıkları bir tür hayal vardır ister tanrılar olsun, ister hayaletler.
Even the smart ones have got some kind of delusion they believe in, whether it's gods or ghosts.
Bunu durdurmaya çalışan bazı iyi insanlarla tanıştım ve umarım başkaları da vardır.
I met some good people who are trying to stop it. I hope there are others.
Belki hâlâ hayatta kalanlar vardır.
Maybe some still left alive.
Senin bir fikrin vardır diye umuyorduk.
We were hoping you may have some ideas.
Dar Adal'ın bile bana arka çıkmışlığı vardır.
Even Dar Adal had my back sometimes.
Haberin vardır.
You must know that.
Yine de her şey hakkında sağlam bir görüşüm vardır bilgi sahibi olmadığım konularda bile.
I give zero fucks about anything, yet I have a strong opinion about everything, even topics I'm not informed on.
Üçüncüde hayır vardır mı?
Third time's a charm?
Ve inanıyorum ki ölmekten ziyade hayatta kalmayı dileyen pek çok Dan vardır.
And there are many Danes, I believe, who want more from life than death.
Hayatta ciddi olmak zorunda olduğun zamanlar vardır.
Come here, little guy. You know Smidvarg?
İki tip radyasyon vardır. - iyonize olan ve olmayan.
There are a couple types of radiation- - non-ionizing and ionizing.
Çok değerli bir stili vardır.
They have a very precise style.
Burada bir çok kahverengi ve kaplan yılanları vardır.
We get a lot of brown and tiger snakes out here.
Hanımın özgür bir saltanatı vardır.
The lady has free reign.
Birçok adım vardır, ama Bay Burton kâfi.
I go by many names, but Mr. Burton is fine.
Ve buradaki herkes bazı hatalar yaptığımı biliyor ama günah ile hata arasında büyük fark vardır.
And everybody here knows I've made my fair share of mistakes, but there is a very big difference between a sin and a mistake.
Belki bir yarını kurtarmak için öteki yarını feda etmenin yolları vardır.
There may be ways of severing oneself in that way... sacrificing one part to save the other.
Böyle zamanlarda, meslektaşlarım ve dostlarım yanımdayken, tiyatro oyunu yazma amacıyla dostça bir araya gelmişken, akıllardan hiç çıkmayan bir soru vardır ortada...
At times like these, surrounded by colleagues and cohorts, gathered in fellowship for the purpose of plotting theater, there's an eternal question that always springs to mind...
Hayır, aslan dolması Bulduğu zaman kendisi Kanser vardı.
No, the lion stuffed itself when it found out it had cancer.
Yani, Eden Valley'de 16 aydır suç içeren bir tane ölüm vardı.
I mean, Eden Valley's had one death by foul play in 16 months.
Vardık sayılır.
Almost there.
Bütün babalarda olan şeyden vardı. 30 sene çorap giydikten sonra tüyler aşınır ya. O yüzden kaval kemiğinden aşağısı tüysüzdü.
He had that thing all dads have after 30 years of wearing socks, where the hair gets worn away, so he's basically bald from the shins down.
İçindeki flaş bellekte emir bekleme listesi vardı. Bellekte saldırıyı başlatacak şifreler vardı.
Inside there was a flash drive containing a list of sleeper cells that Bin-Khalid set up here along with all the codes to trigger their attacks.
Listeye çok fazla göz gezdirmedim ama sanırım 15, 20 emir vardı.
It looked like 15, maybe 20 cells but I didn't have the list for very long.
İçindeki flaş bellekte emir bekleme listesi vardı. Bellekte saldırıyı başlatacak şifreler vardı.
There was a flash drive containing a list of sleeper cells, along with all the codes to trigger their attacks.
Paranın yarısı bizim için hazır olacak Oraya vardığımızda.
Half of the money's gonna be ready for us when we get there.