Vcr tradutor Inglês
432 parallel translation
Şuradaki kameraya bak...
Just look at the VCR back there....
Emin ol kamera şu an oynatmıyor, kayıt ediyor.
Let me assure you the VCR is not on PLAY, it's on RECORD.
Ve bir video kaydedici.
And a VCR recorder.
- Bir şey bulursan yüz dolar ve yepyeni bir video çalar.
Well, if you come across anything, a hundred bucks and a brand-new VCR.
- Evet. Taşınabilir vcr'ım var Sam.
- Yeah. I got a portable VCR, Sam.
Baksana, kaç tane VCR var burada, Jackson?
Yo, how many VCR's we got in there, Jackson?
Üstelik, 30 videoyu da hediye ettiler.
Plus, they left me 30 VCR's as a gift.
Dün sana o videoları getiren adamlar var ya?
Those guys that dropped off the VCR's to you yesterday?
Bu video kayıt cihazını da ve şu televizyonu da.
I have been intimate with that VCR and that Trinitron.
Gördünüz mü, video cihazını çıkarmıştı.
By the way, did you see, she brought out the VCR.
Bir oynatıcı ile video kamerası aldık.
We gave her a VCR and a video camera.
Senin videon bunu karşılar.
Your VCR should cover it. For openers.
Karachi'de hergün diğer amcaların ve kuzenlerin bizim eve gelir, buzdolabını ve videoyu kullanıp viski içerler.
Every day in Karachi... your other uncles and cousins come to our house... for bridge, booze and VCR.
Otel odanıza bir video konuldu.
There's a VCR hooked up in your hotel room.
" Ne bir videom var Ne evim ne de arabam
" I don't own a VCR And a house or a car
Video oynatıcı bile yaptım.
I even built a vcr.
Kendime bir video alıyorum.
I'm getting myself a VCR.
Kapıdan her an girebilir. Koltuğa oturup bir elini pantolonuna diğer elini de bu video reklam kağıdına atacak.
He'll come in that door any minute, sit down on the couch, put one hand down his pants and the other hand here, on this VCR ad.
Kusura bakma Peggy. Fakat neden "Tatlım, ben bir video istiyorum" demiyorsun?
Excuse me, Peggy, but why don't you just say, "Honey, I want a VCR"?
"Neden video lazım bize?" diyecek.
He'll say, " Why do we need a VCR?
Bir müddet sürünmem lazım ve videomu alacağım.
So I'll grovel for a while, and I'll get my VCR.
Peggy bir video istiyor fakat sen hayır diyeceksin diye korkuyor.
Peggy wants a VCR, but she's afraid you'll say no.
Video alamazsın.
You can't have a VCR.
Sen bir video istiyorsun, ben de çaresini biliyorum.
You want a VCR, I have the solution.
Bu günlerde, insanın gerçekten bir videoya ihtiyacı oluyor.
You know, nowadays you really need a VCR.
Ona bir video vererek.
We gave him a VCR.
Benim videom ne olacak?
What about my VCR?
Ve şimdi bir video bile alamıyorum.
And now I'm not even getting a VCR.
Hazır olduğun zaman bana bir video alırsın.
You'll get me a VCR when you're ready.
Bayan Draper, videonuz hazır.
Uh, Mrs. Draper, your vcr is ready.
Deb, bize bir kıyak yap ve bir video getir.
Deb, do us a favor and get a VCR.
Videoteybi 2 saat geriye saracaksın... Ondan sonra ben, kamera yerine, videoteyp görüntüsünü devreye sokacağım.
Gonna run the videotape back two hours... then I'm going to change the monitor from camera to VCR.
Ondan sonra ben, kamera yerine, videoteyp görüntüsünü devreye sokacağım.
then I'm going to change the monitor from camera to VCR.
Senin basit, son model Pioneer videon!
It's your basic top-of-the-line Pioneer VCR.
Video sende kalsın.
Keep the VCR.
Video Grace'tendi, James.
The VCR is from Grace, James.
Sadece video için bile evlenilir.
That VCR alone is worth getting married for.
- Video kasette, Jane Fonda.
- It's Jane Fonda on the VCR.
Video alabilirdim.
I COULD'VE BOUGHT A VCR.
Video nerede?
Where's the VCR?
Bir televizyon, bir müzik seti, bir deri ceket, bir bilgisayar.
Let's see, that's one TV, a stereo, one leather jacket, a VCR, a computer.
Büyük ekran TV, CD player, dört kafalı video...
Big-screen TV, CD players, VCR with four heads...
Videom bile yok...
And I don't even have a VCR- -
Üyelik ile bedava video alacaksın.
You'll get a free VCR with a membership- -
Video Özel Fiyat
VCR Special
Bir video alacağım.
But I'm going for a VCR.
Bir video.
A VCR.
Bunlar Tim ve Bobby, videomu bağIıyorlar.
This is Tim and Bobby, they're hooking up my VCR.
Hayatımda bir erkek olmasını istesem gidip çalıştıramadığım bir video almazdım.
Ever! If I wanted a man in my life, I wouldn't have bought a VCR I can't even work.
Yalnız kalmak istiyorum, video seyretmek, dondurma yemek, uyumak istiyorum.
I want to be alone, I want to watch my VCR, eat ice cream, I want to go to sleep.
Steve, manyak aradı.
We've got our VCR, our blankets, and everything else they could strap to their backs and haul over here.