English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ V ] / Verdict

Verdict tradutor Inglês

2,147 parallel translation
Eee, ne karara vardın?
So, what's the verdict?
Jürideki bayanlar ve baylar bir karara vardınız mı?
Ladies and gentlemen of the jury, have you reached a verdict?
Başkan hanım ; lütfen kararı okuyun.
Madam Foreman, please read the verdict.
"Suçludur." hükmünden sonra eyalet hapishanesine gönderilmek üzere hücresinde beklerken boğuldu.
Strangled... in his holding cell... waiting for transport to state prison after the guilty verdict.
Daha önce karar açıklanmadan hiç duraksamamıştı.
She even hesitated before pronouncing the verdict.
- Ama sonucunda karar aynıydı.
- Yeah. But in the end, her verdict was the same.
Kararınız nedir.
What's the verdict?
Lisbeth ile ilgili olaylar da böyle şekillendi.
Lisbeth is released pending the verdict.
Richter-Mullis için karar nedir?
So, what's the verdict on Richter-Mullis?
Jürinin kararına göre ;
Well, the verdict is in :
Cezan çoktan kesildi.
The verdict is already in.
Hükmü verirken bir çocuğu sürgüne gönderiyormuşum gibi bir his vardı içimde.
When the verdict announced I had a feeling... Like that condemns child.
Sekiz gün yargılamadan sonra, jürinin karara varması sadece dokuz dakika sürdü.
After eight days of trial, the jury took only nine minutes to deliver its verdict.
Jüri üyeleri, bir karar vardınız mı?
Members of the jury, have you reached a verdict?
Karar benim.
- This is my verdict.
Palm Springs'te şey için...
It will set aside the verdict cons in Mason Trucking Ocean Park. You're kidding!
Jüri bir hükme vardı mı?
Has the jury reached a verdict?
Jüri kararı çabuk belli oldu.
The verdict was swift.
Ne düşünüyorsun peki?
And the verdict?
Ne mi düşünüyorum?
Verdict?
Yargımız nedir?
So, what's the verdict?
Seninki ne?
What's the verdict?
Bu karar Nancy'yi geri getirmeyecek. Hiçbir şey geri getiremez.
This verdict isn't going to bring Nancy back.
İşin görünüşü ve lehimize olan bir kararın bir tane kötü jüri ile çöpe gidebileceğini göz önünde bulundurarak... 2 numaralıyı çıkartmak ve yerine yedek jüri atamak için durumu mazeret olarak kullanalım.
We just think that based on appearances and the fact that it takes one bad juror to toss out a favorable verdict, we should use that as pretext to bump Juror Number 2 and put in the alternate.
Hakime haber yollamışlar. Bugün karara varabilirler.
They sent word to the judge, may have a verdict by today.
Jüri heyeti kararını verdi.
The jury has reached a verdict.
Çıkan problemi çözene kadar, kararı saklı tutacağım.
I'm holding that verdict until we settle an issue that has arisen.
Açıkça Bayan Lockhart'ın elinde sağlam bir şey yok ve açıklanmadan önce kararı baltalamak istiyor.
Clearly, Ms. Lockhart has nothing solid and she's trying to torpedo this verdict before it comes in.
Şimdi hepimiz mahkeme salonuna döneceğiz ve hepimiz karara razı geleceğiz.
Now, we are all going back into that courtroom, and we are all living with this verdict.
Jüri heyetindeki baylar ve bayanlar, karara vardınız mı?
Ladies and gentlemen of the jury, have you reached a verdict?
Kararınız nedir?
And what is your verdict?
Burada olduğun süre boyunca görüştüğün tüm insanların listesini almam lazım.
This woman hung herself over the verdict.
Bu kadın, jüri kararını kendini asarak infaz etmiş.
This woman hung herself over the verdict.
- İki gün içinde sonuç çıkar. - Sen de kalsın.
Verdict in two days.
- Jüri müzakereye başladıktan sonra, hükümleri değişmez.
Once the jury starts deliberating, the verdict stands.
Sayın jüri sözcüsü bir karara vardınız mı?
Madam Foreperson, have you reached a verdict?
Jürinin kararı nedir?
So what's the verdict?
Fakat mahkeme kararına kadar...
But until the verdict...
Asıl hükümde belirtildiği gibi, davalı ve Pearson tuvalete girdi ve onlardan biri, bir anda kurbanı bıçakladı, fakat her iki taraf da cinayetten birbirini sorumlu tuttu, asıl bakılması gereken şey gerçeğe uygunluk ve ifadelerin güvenilirliğidir.
As noted in the original verdict, the defendant and Pearson entered the compact restroom and one of them stabbed the victim in a split second, and one of them stabbed the victim in a split second, but since both parties hold each other accountable for the murder, but since both parties hold each other accountable for the murder, it is essential to look into the authenticity and reliability of their testimonies.
Bu nedenle, asıl hüküm bozulacak ve dava Yüksek Mahkeme'ye yollanacaktır.
Therefore, the original verdict will be overturned and the case will be sent to the Supreme Court.
Nasıl?
Verdict?
Jüri üyeleri henüz karara varamadınız mı?
Members of the jury, have you reached a verdict?
Jüri bir karara vardı mı?
Has the iury reached a verdict?
Kararınızı mahkemeye açıklar mısınız?
Would you please tell the court your verdict?
En son Yüce Divan kararı Al Gore'u vazgeçmeye itti.
The final supreme court verdict has persuaded al gore to give up.
Kevorkian'a verilen "suçsuz" hükmünün onun yasaklı olduğu gerçeğini değiştirmediği hatırlatırım.
I remind kevorkian this "not guilty" verdict Does not change the fact that we still have a ban in effect.
Bu arada, bugün yarın kitabınla ilgili haber alacağını ama haber kötü olursa üzülmemeni söyledi.
By the way, she said you would hear about your book any day now, but not to be upset if the verdict was negative.
Jüri bir karara vardı mı?
Has the jury reached a verdict upon which you are all agreed?
Doktor, sonuç ne?
Yes doctor, what is the verdict?
Angela adına... bu davada Onun suçlu olduğuna... karar verecek yeteneğinizin olduğuna tüm kalbimle - inanıyorum.
On Angela's behalf... I have complete confidence in your ability... to render the only just verdict possible in this case... a verdict of guilty.
Karardan önce mi?
Before the verdict?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]