Vermez tradutor Inglês
5,749 parallel translation
Burada Tanrı bile vermez sana para.
God blesses for free ; It's lies
Pastadan bir parça yemek, hiç bir zarar vermez, sadece insanı ishal eder.
Trying a cake, will give it nothing but diarrhoea.
Isınma masraflarından milyonlar tasarruf eder ve çevreye zarar vermez. Böylece dünyayı daha iyi bir yer haline getirir.
HumanHeater is a microwave technology that can heat the surface of a person's skin instead, potentially saving millions in heating costs and helping the environment, thereby making the world a better place.
Bu ona insanlarımı hırpalama hakkı vermez.
That doesn't give him the right to shake down my people.
Nakit parayı verir vermez transfer yapılacak.
Soon as you give the cash, the transfer will be done.
Komutan Chandler böyle bir şeye asla izin vermez.
Captain Chandler would never allow such a thing.
Belki de vermez.
Maybe not.
Tutukevinde beni kurtarman... benim kadınımı becerme hakkını vermez.
Do you think because I saved that center, could have sex with my wife?
Spencer, Ilaria gelmeden üsten ayrılmamıza asla izin vermez.
Spencer will never allow us to leave the base before ilaria arrives.
Bana izin vermez misin?
You won't let me?
Fakat İncil tam tarihler vermez bu yüzden Ussher Eski Ahit'te tarih kayıtlarıyla örtüşen bir olay aradı.
But the Bible does not give exact years, so Ussher searched for an event in the Old Testament that corresponded to a known historical date.
Umarım vermez.
I hope not.
Onlarca yıl sonra oğlanın yeni en yakın arkadaşı her şeyi öğrenir ve asla bunu unutmasına izin vermez.
Decades later, boy's new best friend finds out about the whole thing and never lets him live it down.
Buna kendim karar vermez miyim?
Don't you think I can decide that for myself?
İkinci kez ayrılmana izin vermez.
He won't let you leave twice.
Seninle konuştuğunda inanmıyor olacaksın çünkü Francis'in her şeye bir bir cevabı vardır ve sana olan aşkından asla taviz vermez.
You won't when he's done with you, because Francis is reasonable in all things, but he is relentless in his love for you.
Kimse 2,000 dolar vermez.
Nobody pays 2,000.
Bir karıncaya bile zarar vermez.
Not a nasty bone in his body.
Gitmesine izin vermez.
She won't let go.
Kulüp vermez, ama üyelerden biri belki verebilir.
The club won't, no, but one of its members might.
Bu artık demode olmuş olan sanayi kökenlerine ait olan bilgilerdir. Kimse, bunlara önem vermez.
It is knowledge of industrial origin, that is no longer viable,
Patron işaret verir vermez.
As soon as El Jefe give us the word.
Tepki vermez, soğukkanlıdır.
She doesn't wear socks, she has awesome legs.
Bu bize çalışmak için bir şey vermez.
This doesn't give us a lot to work with.
Hakim izin vermez.
The judge won't grant it.
Ama o izin vermez.
But she'll never let'em.
Bekle, diğerinin kafasına da zarar vermez mi?
Wait, won't that just ruin the head on that one?
Vermem çünkü ben bir yetişkinim. Yetişkinler haraç vermez, akıllı şey.
No, I don't, because I'm an adult and adults don't pay tolls, genius.
Evlat edindirme servisi izin belgesi olmadan o bilgileri vermez.
Well, the adoption agency won't give that information out without a warrant.
Evet fakat bu salginin virüsü hataya ve riske yer vermez
Yes, but the pandemic virus is error-free.
Ve Kaptan bunu size asla vermez!
And the captain will never give it up.
Ancak iyi bir arkadaş yaprak üfleyici süpürgesini dört ay boyunca süren yaprak dökümü zamanında bir kere olsun geri vermez mi?
But would a "good friend" not return a leaf blower for four months during the leafy season?
Abby, Wayne sana hiç zarar vermez?
Abby, does Wayne ever hurt you?
Henry buna asla izin vermez.
Henry will never permit it.
Vatikan Bash'ın meşrulaştığı haberini verir vermez, ikiniz evleneceksiniz.
Once the vatican sends word that bash is legitimized, You two will be married.
Audrey bana zarar vermene izin vermez.
Audrey won't let you hurt me.
Hayır, büro sana izin vermez.
No, the Bureau is not gonna let you.
Gitmeme izin vermez.
You don't understand.
Dr. Granger'ın itibarını geri vermez belki ama yatırımcılarınızı rahatlatır ve iyi bir doktorun çalışmalarını hızlandırabilir.
Might not be the same as having Dr. Granger back to clear his name, but it should reassure your investors and expedite the vetting of the good doctor's work.
Bu sana burada fırtına gibi esip, istasyonumu bok etme hakkını vermez.
That doesn't give you license to breeze in here and take a dump on my station.
Tekrar sahneye çıkmak için canınızı vermez miydiniz yani?
I mean, weren't you dying to get back out there?
Kendiliğinden değil ama insanlar genelde bunu yapınca haber vermez.
Not per se, but people don't usually give notice when they do that.
Bertie'ye zarar vermez mi?
Wouldn't hurt Bertie?
- Irzu ölmeme izin vermez.
Irzu won't let me die.
Ona sorsam bana vermez.
He won't give it to me if I ask him.
Bana zarar vermez.
She will not harm me.
Amerika'da bunlara önem vermez misiniz?
Do you not hold these things dear in America?
İyi aday seçimi kaybeder çünkü insanların yarısı oy vermez.
A good candidate loses election because half of the people don't vote.
Ne yaparsan yap hiç kimse iyi olmana izin vermez.
No matter how hard you try no one lets you change for good.
Parayı verir vermez, malların nerede olduğunu söyleyeceğim.
Hmm.
Zarar vermez. "
It couldn't hurt. "