Viable tradutor Inglês
989 parallel translation
Bu ideal bir toplum olmayabilir, ama yaşanabilir.
Captain, this may not be an ideal society, but it is a viable one.
Stalingrad'ın direneceği mümkün göründüğünde generalleri filme alındı.
When it seemed viable that Estalingrado if aguentasse, its generals had been filmed.
"Yabancı hammaddelere erişiminiz olabilir ancak onları kontrol edemezsiniz."
From there they have access, but not control on raw materials to have a viable economy. "
Fransa hala varlığını sürdürebilecek bir bölge.
That France is still a viable territory.
Şu anda geçerli olacak başka bir bakış açısı yok Crane.
Crane, at this point there's no other viable perspective.
İnsan deneyiminin buğusunun birleştiriyorum pratik ve mantıklı bir anlayışa
I coalesce the vapor of human experience into a viable and logical comprehension.
Gördüğünüz gibi Bay Horman, saklanma teorisi polis ve asker için geçerli. Saçma.
So, you see, Mr. Horman, the hiding theory seems to be the most viable, at least for the present.
Hayır, hayatın anlamını açıklamak için... uygulanabilir bir hipotez bulmaya çalışırsınız.
No, it's more of an attempt to construct a viable hypothesis to explain the meaning of life.
Ben de kendimi harika hissediyorum ve beni böyle hızlı ve becerikli bir operasyonla üst seviyeye çıkaranlara teşekkürlerimi sunuyorum. " Neden böyle yalan söylüyorlar?
TV : "I feel myself superb as well, and I would like to thank the operation team of this installation for such a fast and proficient bringing me to a viable condition."
Paranın yerini, iş karşılığı ödül olarak verilen... ya da ceza olarak verilmeyen gıda aldı.
The only viable currency is food, given as reward for work or withheld as punishment.
Birer sevgili gibilerdi tıpkı çölde ulaşılamaz bir yerde gibilerdi.
like, a partner in this service station in the desert that was never really viable.
Ayrıca bir yandan kendilerini bağımsız insanlar olarak sunmaya çalışıyorlardı.
And, on the other hand, they were trying to present themselves as viable human beings
Geçerli bir genetik temel oluşturmak için 30 çift yeterli.
30 couples are enough to create a viable genetic base.
Senin için tek geçerli yöntem geri çekilme.
In your case... the withdrawal method is the only viable alternative.
Biliyorsunuz, kovulmayı yönetimin insan kaynakları bölümünden... işten çıkarma yapması ve bir çok insanın artık iş gücü kaynağının bir parçası olmayışı.
You know, fired, management wanted to curtail redundancies in the human resources area, so many people are no longer viable members of the workforce.
Davacının bu mahkeme önünde sağlam bir davası yok.
The plaintiff has put no viable case before this court.
Rehine değişimi akla en uygun tanım sanırım.
I think an exchange of hostages is the only viable scenario.
Benim size tavsiyem, doğal ortam da kendi kendine çoğalabilen bir avcı türü bulmanız ve syphalloidlerin varlığını sürdürebilme olasılığının yaratılabilmesi için finansal desteğin devam ettirmenizdir.
I recommend the continuation of funding in order to locate a naturally existing self-replicating predator species until, and unless the syphalloids prove more viable.
Şimdi küçük bir kredi istedim, bana "ekonomik açıdan rantabl değil" dediler.
When I asked them for a loan, a small loan they told me that I was not "economically viable."
Bu, bay rantabl olmalı!
He must be economically viable!
Ekonomik açıdan rantabl bir kişi, işte böyle olmalı!
That's what an economically viable person looks like!
Rantabl değilmişim.
I was not economically viable.
Ekonomik açıdan rantabl değilseniz, başınıza bu gelir!
This is what happens if you're not economically viable!
Ekonomik açıdan rantabl değildim.
I'm not economically viable.
Pekçok cyborg parçasını elde etmek kolay ama uygun bir sentetik yedeği yoksa insan omurgası bambaşka bir konu.
You see, most cyborg parts are easy to obtain, but without a viable synthetic replacement, the human spinal column is a different matter.
- Görünür bir DNA yoktur, dişlerde bile.
- No viable DNA, not even in the teeth.
Canlı her embriyon için de 50.000 daha vereceğiz.
On delivery, $ 50,000 more for each viable embryo.
Unutma, canlı olmaları lazım.
Remember, viable embryos.
Ölü mü? Tamam, bir parça alalım ve yaşayan bölüm var mı bakalım.
All right I want to do a frozen section right away, see if we still get a viable ovary here.
Yaşamadığını nereden biliyorsunuz?
How do you know it's not still viable?
Arabanız japon markası ama, Amerikan yapımı ise bağımsız bir otomobil endüstrimiz varmış gibi davranarak bunu desteklemek için 3 ü tuşlayın.
If your car is Japanese, but made in America in a patronizing attempt to pretend we have a viable automobile industry press 3.
Beni etkisiz hale getirmek tek çözüm.
Deactivating me is the only viable solution.
Benim ilgilendiğim Kanada halkının belli bir bölümünün sahip olduğu bazı haklardır bayım :
My concern is the sensibilities of a certain distinct and viable part of Canadian society- -
Gerçekten, bu seçeneğin tutarlı olduğunu sanmıyorum.
I really don't think that option is viable.
Sadece adama ve mesaiye mal olduğu için değil... Aynı zamanda bir yıldır, tek bir şüpheli bile ele geçiremediğimiz için.
Not only because it's costly in terms of man hours, but also because it hasn't produced a single viable suspect in a year.
Ona, yalan söyledim mi Mantıklı bir seçenek gibi görünüyor.
Tell him I lied? - It seems like a viable option.
Fakat, TV kanallarının ilgisini çekecek ve bana ve kanala, 70 Bölümü aşan TV programlarına sıçrama yapma imkanı sağlayacak bir fırsattı. Elbette, alternatif olmamakla birlikte. Bu şovu kanalın yapımcılarına satmak için çok yalvardım.
But hey, it was a grant that would have enabled... the station and myself to make the leap into syndication-viable programming... leaving me, of course, with no choice... but to peddle this show to the network execs and beg for a job.
Mike Tyson, kendisi dışında ağır sıklet üstünlüğü sağlayabilecek olası bir iddiaya sahip son adama meydan okuyor...
Mike Tyson is challenging the last man other than himself with any viable claim to heavyweight pre-eminence :
Küçük denememin ispatladığı gibi... Grazer 1 çalışıyor... ve sonuçlar elde edebiliyoruz.
As my demonstration just proved Grazer 1 is viable and can produce results.
Bu, kamyonun bulunabileceği alanın yarıçapını veriyor.
This should give us a viable radius of the truck's location.
- Sadece bir kurban bulunabilmiş,... fakat kadının vücudu otopsi yapılamayacak kadar parçalanmış.
- Only one of the victims was found, but her body was too decomposed to perform a viable autopsy.
İkinci yükleme projesinin planları hala uygulanabilir.
The plans for the second installation project are still viable.
Takdire değer tek mucize sizin çalıştığınızdır.
It's not until we've done all we can to cause a miracle that it becomes viable.
C-Systems... artık uygulanabilir bir sistem değil.
C-Systems... no longer a viable entity.
Yırtıcı kuşa uygun bir hedef olmak için çok korunaklı.
It's much too fortified to be a viable target for a bird-of-prey.
Uygulanabilir bir seçenek mi?
Is that a viable option?
Derin uzay görevinde ki Vulkanlar'a uygulanabilir bir alternatif olabilir.
This could be a viable alternative for space-faring Vulcans.
Sizden ayrıca Fineman'in Adelstein'a karşı ve Medavoy'un Gendler'a açtığı davalara da kısaca bir göz atmanızı istiyoruz.
I'd ask you to review our brief, particularly Fineman versus Adelstein. Same-sex harassment cases are clearly viable in the Commonwealth.
Tıpkı o gibi yaşayacak durumda, sağlıklı.
He's just as viable, just as healthy.
Yaşayabilecek bir cenin, dokuz aylık.
- A viable fetus, nine months in term.
Bütün bunlara bir de hukuksal bir savunmayı ekle.
The argument's viable, legally.