Vibe tradutor Inglês
1,624 parallel translation
Aradığın ortam bu değildir herhalde.
So I don't think it's the vibe you're looking for.
O adamdan bir ırz düşmanı seri katil olacağına dair titreşimler almıyor musun?
- You don't get a serial rapist vibe off of him?
Sadece bir arkadaş toplanması. Rahat bir eğlence hissi vermek istiyorum.
Just a gathering of friends, I want to keep the vibe
- Pek gün ışığı karnaval heyecanını almıyorum
Nuh-uh. Not really getting the sunshine carnival vibe.
Kartlar öyle göstermiyor. Burada iyi ataların titreşimlerini alamıyorum.
You don't get the good ancestor vibe up here.
Buhswick'e gidiyorum bu gece bir hareketlilik olacak.
I'm about to head out to Bushwick, get a vibe on the space tonight.
Pat Benatar'imsi eski tarz bir şeyler giymeyi düşünüyordum...
I was thinking of going for a retro Pat Benatar-ish vibe- -
Mickey daha benim tarzım gibi gelmişti.
Mickey felt more like my vibe.
Hala önceden kalma duyguya takılmışım.
I was still riding the vibe from earlier.
PJ ve titreşimler!
PJ and the Vibe!
Ama grubun adı PJ ve Titreşimler.
But the band is called PJ and the vibe.
Yani, titreşimler konuşamazmı?
So what, the Vibe doesn't get a say?
Ben... ben titreşimim.
I... I'm the vibe.
Oh, titreşimimi anladın demek, ha?
Oh, so you got my vibe, huh?
Bir şey mi seziyorsun?
Are you getting a vibe?
Bu konuda bir şeyler seziyorum.
I got a vibe about this thing.
Seksi kütüphaneci havası var.
She's got a sexy-librarian vibe going.
O şekilde olmuyor, çok kötü bir histir.
You don't want that. It's a bad vibe.
Mahallede coşku patlaması yaratıyor.
It makes for a fun vibe in the neighbourhood.
Maviyse daha genel bir türe ait bir renktir.
Blue has kind of a general-population vibe.
Sende Dr. Huxtable durumları var.
You got a whole Dr. Huxtable vibe coming off of you.
Etrafa herkesle arkadaş olmak istiyorum diye bir titreşim falan mı yayıyorum?
Do I give off a vibe that I want to be friends with everyone?
Evet, senin yaptığın tam da bu.
Yeah, that's your vibe.
Burada tuhaf bir durum var ama ben görmemiş gibi yapacağım.
You know, there's sort of a weird vibe here, but I'm just gonna plow through it.
- Kyle'da öyle bir şey hissetin mi?
You get that kind of vibe off Kyle?
Ken'den iyi elektrik almadım.
I'm just not getting a good vibe from Ken.
O senin gibi mırın kırın etmezdi.
I don't get the vibe that you do.
- Aramızda bir şey var sanıyordum.
- I thought we had a vibe.
Senin yeni caziben iki ucu keskin kılıç gibi. Aynı Mickey Rourke'un beni öldürmeye çalıştığı cinsten.
- Your new vibe is a double-edged sword... much like the kind Mickey Rourke tried to kill me with.
Garip bir dalgalanmaydı.
Just got a weird vibe.
Havasında değildi.
His vibe is just off.
Aslında, pantolonunda kedi tüyü var evlilik yüzüğün yok ve annenle yaşadığının izlenimini veriyorsun.
Actually, it was the cat hair on your pants, lack of wedding ring and your general live-with-mom vibe.
Buradaki heyecanla nereye gittiğini anlıyorum fakat içinde testere ve korkunç görünen aletler olan bir kutuya ihtiyacın var.
I get where you're going with the whole vibe here, but you need a cart with some scary pliers and a saw.
Tüm partiyi etkisi altına alan İlginç bi akım farkettin mi?
Have you noticed a weird vibe taking a hold of this party?
Etrafa ciddi "ilişki" enerjisi saçıyormuşsun gibi geliyor.
You know, I-it feels like you're putting out A real, uh, relationship-y vibe.
- Bilmiyorum öyle hissediyorum.
I mean, I don't know. There's a vibe.
Bazen birisi hakkında bir titreşim alırsınız.
Sometimes you just get a vibe about someone.
Final duygusu yaratıyorum.
Just giving things a finale vibe.
Peki bu nasıl?
Well, how's this for a finale vibe?
Daha çok spin-off duygusu gibi ama kabul etmelisin.
More of a spin - off vibe, but you should do it.
Biraz önce önemli bir psişik titreşim aldım.
I just had a major psychic vibe.
Güçlü, kıskanç, kinci ruh titreşimi alıyorum.
I'm getting a strong, jealous, spiteful spirit vibe here.
- Aramızdaki elektriği bitirmesine izin vermeyeceğiz, değil mi?
Not gonna let that kill our vibe, are we?
O kızlardan garip bir elektrik alıyorum.
I get a weird vibe from those girls.
- Bir şey mi seziyorsun?
You getting a vibe?
Çok kötü hissetmeye başladım.
I'm starting to get a really... Bad vibe.
Buranın kadınlarından şöyle havalı genç bir avukat ayarlamak istersen kalman gerekmez yani.
You don't have to stay, you know. I mean, if you want to lay some cool young lawyer vibe on one of the local ladies...
Onunla ilk tanıştığımda bir tuhaflık hissetmiştim.
I got a weird vibe the first moment I met him.
Hayır, asıl merak ettiğim, hiç biraz deli olabileceği hissine kapıldın mı?
What I was wondering is, have you ever gotten the vibe that he might be a little crazy?
Hayır, senin deli olduğun hissine kapıldım.
No, I think the vibe I picked up is you're crazy.
İçimde böyle bir his var.
Because I'm getting a vibe.