Vince tradutor Inglês
6,115 parallel translation
"Vince"?
"Vince"?
Vince.
Vince.
3-9'da da yeterince iyi iş yapıyor Vince.
He's doing just fine in the Three-Nine, Vince.
Bir silahın, rozetin ve aklında intikam almak var Vince.
You got a a gun and a badge and revenge on your mind, Vince.
Vince Madrid ile konuşuyordun.
You were talking to Vince Madrid.
Ama sonra gözüm açıldı... Bir keresinde telefonu kaldırdım ve onun Vince ile para hakkında tartıştığını duydum.
But then my radar was up, and one time, I picked up the phone and I heard him arguing with Vince about that money.
Vince Madrid mi?
Vince Madrid?
Vince, Tim'i incitmez.
Vince wouldn't hurt Tim.
Ve Vince Madrid ile para hakkında tartışması.
And arguing over money with Vince Madrid.
Eklemek istediğin bir şey var mı, Vince?
Anything you care to add, Vince?
- Vince D'Amato.
Vince D'Amato.
Vince bakarsan Kathleen Rahibe Teresa.
Vince makes Kathleen sound like Mother Teresa.
Bay D ya da Vince o gece Kathleen ile görüştüğünü biliyor muydu?
Did, uh, Mr. D, or Vince, know that you, uh, were seeing Kathleen that night?
Vince'i arayıp o gece onun omzunda ağladın mı?
Joe, did you call Vince and cry on his shoulder that night?
Bu da Vince'e, Kathleen'in din değiştirmesi hakkında kadının ölümünden önce konuşmuş olamaz demek.
Which means he didn't tell Vince about Kathleen's conversion before her death.
Vince'in motifi de böylece gitti.
So there goes motive for Vince.
Kathleen, Vince'e İslam'a geçtiğini kendi söylemediyse.
Unless Kathleen told Vince about the conversion to Islam herself.
- Hayır, eğer Vince D'Amato'nun günahlarını itiraf etmesini sağlarsak hazırlarız.
No, we can make the case- - if we can get Vince D'Amato to confess to his sins.
Sanırım Vince daha farklı düşünürdü.
I think Vince would beg to differ.
Vince geldiğin için teşekkürler.
Vince... thanks for coming.
Jane dairesini satmadığı sürece öyle bir paraya sahip olamaz.
Vince, Jane doesn't have that kind of money unless she sells her condo.
Bak James, kuzenim Vince atlı askerdir.
Okay, listen, James, my cousin Vince is a Mountie.
Sana Vince'i veriyorum.
I am giving you Vince.
Vince'i kaçırdın.
Vince... off the table.
Vince ve Dave mi?
Vince and Dave?
Vincent nasıl olur da...
How could Vince possibly track...
Bakıyorum sadece. - Vince için büyük boy kahve.
I'm just looking.
- Ben alırım.
Large house for vince.
- Merhaba, Vince.
- [clatter] Hello, Vince.
Paranı kabul edemem, Vince.
I can't take your money, Vince.
Ayrıca Vince hep sigara molası için kaytarır.
And Vince is always slipping out for a smoke break.
Pekala, Vince'i izliyorum.
All right, I got Vince.
Onurlu bir adam olduğunu duydum Vince.
I hear you're a man of honor, Vince.
Sana Vince diyebilir miyim?
May I call you Vince?
Otursana Vince.
Have a seat, Vince.
Sonunda evine gelebilmemiz çok güzel Vincent.
It's nice to finally see your house Vince.
- Neden sen anlatmıyorsun, Vince?
- Well, why don't you tell him?
Ben Vince.
I need a favor.
Kapı Vince. Audrey'nin dışarı çıkması gereken kapı.
It's the door, Vince, the one that Audrey's supposed to come out of.
Vince'le buluşmuştur.
Probably meeting Vince.
Vince, Rodney'in patronu gibiydi.
Yeah, Vince is, um... he's, uh, like Rodney's boss.
Yani Rodney'in mallarını tedarik eden Vince'ti?
So Vince is Rodney's supplier?
Bu Vince'in bir soyadı var mı?
Does this Vince have a last name?
Vince Webb.
Vince Webb.
Siz Vince Webb'le tanışmış mıydınız?
Have you met this Vince Webb?
Ve Vince onu vurdu, tamam mı?
Look, Vince... Vince shot him, okay?
Görünüşe göre Vince Webb bir uyuşturucu üreticisiymiş.
This Vince Webb sounds like a drug supplier.
Kurbanın rehberinde Vince Webb'in sadece telefon numarasını bulabildim.
I found a phone number for Vince Webb on the victim's cell, but that's it.
Başka birine dönüşmeden önce Vince Webb'i bulmamız lazım.
We've got to find Vince Webb before he becomes somebody else.
Ne kadar süre tanıyacağız, Vince? Bir sebebi var.
- How long are we gonna give him?
Merhaba, Reggie.
Hey, Reggie, it's Vince.