Vıcı tradutor Inglês
2,397 parallel translation
Hani şu vıcıklı sarı şeyi, vıcıklı kırmızı şeyi kahverengi vıcıklı şeyi, hatta vıcıklı ve topaklı olan her şeyi.
You know, the yellow goopy stuff and the red goopy stuff And the brown lumpy stuff, and all your goobies and lumpies would be gone.
- Gary, şu vıcık vıcık olanı aldım... - Bunu istiyorum.
Gary, I got the slushy thing...
Moskovalı DJ'ler vıcı vıcı yaparken, Moskovalı yavrular da ıh ıh diyecek.
DJs from Moscow will spin some great music.. and all the Moscow pussy cats will be running wild!
Cıvıldama. - Evet.
Are winches.
- Timsahlar cıvıldar mı?
Crocodiles chew?
O parti ne kadar cıvıltılıydı biliyor musun?
Do you know how tweeted that party was?
Cıvık cıvık konuşma.
Don't talk soft.
Sen "Götyalayıcı" mıydın yoksa "Kıvırcık Sik" miydin?
Are you "Buttmunch" or "Sassypants"?
Esprine bayıldım.
I love a good v.C. Joke.
Peki, Dr. Zimmerman öz geçmişinize göre en son üç yıl önce bir yerde çalışmışsınız.
So, Dr. Zimmerman... According to your C.V., your last employment reference was three years ago.
Sonra kıvırcık saçlarım çıktı.
I did. Then I grew my curly hairs.
Bilirsin, akıcı sıvıların çıkmasını önlemek için bir çeşit harç görevi görür.
It acts as a kind of a grout... to prevent the expulsion... of any, uh, you know, ancillary fluids.
Ventriküler prematüre atımlar geçiriyor.
He's having P.V.C.'s and a lot of'em!
H.I.V pozitif çıktı.
Tested positive for h.I.V.
İkimiz de HIV pozitif çıktık.
We are both h.I.V. Positive.
Ne oluyor? Bu küçük aşçı, belediye başkanına cıvık yumurtaları servis etmem için beni oraya gönderdi.
This little pipsqueak cook sent me out there to serve runny eggs to the mayor!
Adam cıvık bok gibi.
He's like some freelance butthole scab.
Karbon frenler çalışırken önden çıkan kıvılcımları görebilirsiniz.
You can actually see sparks coming out of the front as those carbon brakes are working.
Arı gibi vızıldayarak, çıngıraklı pantolon giyerek öylece içeri giremezsin.
You can't just walk in, humming'the bee gees, wearing bell-bottom pants.
- Şimdi alt ana toplardamarı düzelteceğiz.
Here you go, doctor. - Uh, now we're gonna fix the I.V.C.
Sıvı torbasını çıkarttım.
You what?
Onu biraz yumuşatmak için onunla konuşur musun, ben de hastamı tekrar radyolojiye götürüp sıvı torbasını taktırabileyim o da olay çıkartmasın? Tamam, onunla konuşurum.
Can you please just talk to him, smooth things over, so that when I go to take my patient back to radiology and get his drain put back in, he doesn't make a scene?
Eğer bu adam ona tekrar sıvı torbası takmazsa gerçekten acil bir durum çıkabilir.
Well, there might be a medical emergency if you don't get that drain back in your guy.
Eğer ameliyat sonrası sıvı torbasını beş değil de üç günde çıkarırsak fistül oluşumlarını % 30 aşağı çekebiliriz.
- Hey! Um, if we remove the drain on day three instead of day five, we can reduce the formation of fistulas by 30 %.
Eli çıkarmaması gerektiği halde hastanın sıvı torbasını çıkardı ben de onu raporlamayı düşünüyordum çünkü bunu yapmaması gerekiyordu ama yaptı.
See, uh, Eli took out a drain when he wasn't supposed to, and I was gonna write him up because he can't do that, but he did.
Ameliyat sonrası sıvı torbalarının hepsi ben aksini söylemedikçe üç günde çıkartılıyor.
I want all post-op drains removed on day three from now on unless I tell you otherwise.
Şimdi, bu aracın 420 beygir gücüne sahip 4.7-litrelik v-8 motoru var, muhteşem ses çıkarıyor, fakat 1.650kg çekiyor, ki bu da ufak bir araba için muazzam bir ağırlık.
Now, this has a 4.7-liter v-8 that puts out 420 horsepower, which sounds great, but it's pulling 3,600 pounds along with it, which is a huge amount of weight for a car this small.
Bir tür Vortex makinesi geliştirdi, Başka bir deyişle suni kasırga yaratıcısı... vortex hareketleri ve dönüşüm hareketlerinin, su ve cıva gibi sıvılarla depolanabildiği bir sistem...
Schauberger, he developed a type of vortex engine... artificial tornado, as it were... where vortex activity and gyroscopic activity could be harnessed with liquids such as water or Mercury.
Havalandırma dolabının önünden geçiyordum ki bir cıvıltı duydum.
I were just walking passed the airing cupboard and I heard it cheeping.
Beyler sizin yanıcı sıvıyı bagaja koyabilme lüksünüz var.
You guys have the luxury of having all of that flammable liquid contained in a trunk.
Sabah kalkıp kuşların cıvıltısını duyabilirsiniz.
And get up in the morning and you hear the birds calling out.
Lugh mızrağını çıkartacak, mızrak kükreyecek ve sonra içinden ateş kıvılcımları çıkacak, ve düşman saflarını yerle bir edecekti.
When battle was near, Lugh would draw out his spear, and it roared, and then flashes of fire came out of it, and it tore through the ranks of the enemy.
Vınlama ve ışıldama daha iyidir.. .. bir cızırdama ve patlamaya göre. yada daha kötüsü, bir zzz-zap ve ker-chow!
A whoosh and a twinkle is a lot better than a sizzle and a splat, or even worse, a zzz-zap and ker-chow!
Çok cıvık veya katı bir yumurta yersem tüm günüm berbat geçer.
An egg that's too soft ortoo hard ruins my day.
İstersen bir ara dışarı falan çıkalım... beraber...
If ya really feel proud'v me... Ya could do som'thin'fo'me lik go out on a dat'or som'thin'.
Çabuk, çabuk!
Dude bett'r let go'v her! C'mon!
Cıvıtmaya hazır mısın?
Hey, pal. You ready to cut loose?
Kuşların cıvıltısını, ağaçların hışırtısını,... arabaların, trenlerin sesini.
Tori no saezuri klgl no zawameki chikatetsu ya kuruma no noizu The chirps of birds, stirring of the trees, noises of the subway and cars
Elinden çıkaracağın vakit bileğini kıvır ve döndürerek fırlat.
When you throw it, turn your wrist up and whip it.
Aynı kişiliğe sahibiz bu yüzden kıvılcım çıkıyor.
We have the same personality, so it makes sparkles.
- Küçük bir kıvılcım çıktı.
You see that? It looked like a little flash of light.
Şifre, kuş cıvıltısı.
Passwords roundelay.
Beyin kıvılcımının tadını çıkar.
Enjoy the brain sparkle.
Günde yaklaşık üç kez s-e-v-i-ş-i-r-d-i-k.
We used to f-u-c-k like three times a day.
Tüm sıvılar, jeller, aerosollerin plastik bir torbaya konulması gerek sonra da bilgisayarını çantandan çıkarıp, makineden geçireceğiz.
So all liquids, gels, aerosols must be placed in a Ziploc, and then your computer, we take out of the case and run through the machine.
Beyni çıkarıp dahice yapılmış bir silindirin içinde sıvıda yüzdürüyorlar.
They surgically extract the brain and suspend it in a fluid-filled cylinder they have ingeniously engineered.
İspinozların çok güzel. Onların cıvıItılarıyla uyanmak çok hoş.
Your finches are beautiful, it's so nice waking up to their singing.
Kuşlar neden bugün cıvıIdamıyor?
Why aren't the birds singing today?
C-A-N-L-I.
♪ L-i-v-e.
Umutsuzca onu elimizle kaldırmaya çalıştık - çünkü metaller kıvılcım çıkarıyordu.
We tried desperately to pry him out with our hands - since metal tools could spark.
Bir kıvılcım çıkartmak için şu kayaya İsviçre çakımla vuracağım derdim ama Dave onu elimden almıştı.
I will create a spark by striking this rock with my Swiss Army knife, which Dave took from me.