Wallflower tradutor Inglês
84 parallel translation
Gençken ilk dansında yaldızlı sandalyede oturursun gözlerin yere bakar içinde dansa kaldırılmama korkusu vardır.
When you're young... at your first dance... and you're sitting on a small gilt chair... with your eyes lowered... terrified that you'll be a Wallflower.
Dansa kaldırılmayan kızlar gibisin.
You sound like the party wallflower.
Yanlış çünkü dansa kaldırılmayanlar kız olur.
Wrong, a wallflower is a girl. That's a feminine gender.
Erkekler için olanına ne deniyor bilmiyorum sen biliyor musun?
I don't know what the masculine is for wallflower, do you?
Dansa kaldırılmayan kızın zıttı.
Antithesis of wallflower, that is.
# Güzel bir kızı, kenar süsünü değil #
A pretty girl, not a wallflower
Kendi işlerin hiç yok. Can sıkıcı bir herifsin, o kadar.
You're not interested in anything, since you're a totally boring wallflower.
Şebboy * gibi.
A wallflower.
Patron, bu duvar kağıdını ne yapalım?
Hey, Judge, what should we do with the wallflower?
Tanrı aşkına Lilly, bu duvarçiçeğini bana atmanın tek nedeni, Myra'dan hoşlanmaman.
For Christ's sake, Lilly, you're just throwing that wallflower at me'cause you don't like Myra
Emekli bir park memuru.
A retired meter maid. Areal wallflower.
Laurie'ye seni ölüm üstünde bir çiçek olmaktan korumasını söyledim.
I told Laurie to keep you from being a wallflower upon penalty of death.
Evet. Küçük yalnız kız.
Oh, yes, the little wallflower.
ayrıca sıradan ve donuk.
A wallflower.
Kır çiçeği, sarı şebboy.
A wild flower and a wallflower.
- Tutuk erkek numarası nereden çıktı?
- What's with the wallflower act?
Utangaç biri değilsin.
You're not a wallflower.
Kenar süsü gibi görünsen de, aslında sen bu örgütün Meyer Lansky'sisin. - Ben Meyer Lansky değilim.
Now, you, you might be the wallflower, but you're obviously the Meyer Lansky behind this organization.
- Duvar çiçeği, evet.
- The wallflower.
Partide dansa kaldırılmayan kadınlar gibi dikiliyorsun, kimbilir neyi bekliyorsun.
Standing there like a wallflower, waiting for who knows what!
Baskın olmadığını, ezik olduğunu söyledi.
That you were not the dominant one. That you're a wallflower.
Babam bir robot, annemde bir şebboy ve yıllardır kardeşim hakkında konuşmuyorlar.
My father is a robot, my mother is a wallflower, and they haven't talked about my sister in years.
Yanlış hatırlamıyorsam kurban utangaç, kendi halinde bir tipti. Evet.
If I remember right, the victim was a real wallflower type, minding her own business.
Yabancı bir gezegende bile bir sap var.
Even on an alien world, a wallflower.
Put gibi çökerek hayat geçmez.
Doesn't pay to be a wallflower.
Kesinlikle diğer cisimlerden farklı.
Definitely not a wallflower.
Gündüzleri yalnız kadın, geceleri siber ünlü diyelim.
Wallflower by day, cyber-celebrity by night.
Selam, kızlar, Manhattan'ın en aşmış diskosuna oturun diye gelmedik, tamam mı?
Hi, ladies, we did not come to the most exclusive club in manhattan for you to play wallflower, okay?
Sen beni kıskanıyorsun, yaşlı cadı!
You're just jealous, you old wallflower.
Herkesin onu kenar süsü olarak gördüğünü söyledi. O da yeniden başlayıp yıldız olacaktı.
Said everyone thought she was a wallflower, so she was gonna start over and be a star.
Kaldırsana şu yamuk kıçını.
Get off your wallflower ass.
Burada oturup duracak mısın?
On the dance floor, wallflower!
GüçIü ve gururlu bir kadını, kendinden nefret eden bir eziğe çevirdin.
You reduced a strong, proud woman into a self-loathing wallflower.
Çünkü müvekkilim bunu hak etmiyor. 45 kiloluk sesi soluğu çıkmayan bir çocuk o.
Because my client doesn't deserve it... he's a 98-pound wallflower.
O... bilirsin, bir çeşit salon çiçeği gibidir.
He... He's kind of a wallflower, you know?
Hadi, sarı şebboy.
Come on, wallflower.
Sonsuz bir protokole itaat eden bir seremoniye tanıktım.
No doubt I had a place in this dizzying roundelay, but for now I was content to sit and watch, like a wallflower at a dance.
Sıradan duvar çiçeği
Pure wallflower.
Sen bizden birisin.
You're a wallflower.
Onu en son gördüğümde biraz içine kapanıktı.
She was a bit of a wallflower when I last knew her.
Hayır, seni tanımadan önce, ben kenarda kalmış ürkek bir kadındım.
No, no, before I met you, I was a mousy wallflower.
Kendisine yemek pişirecek ve şakalarına gülecek bir şebboy arıyorsa gitsin başka yerde arasın.
If he wants some little quiet wallflower to cook him dinner and laugh at his jokes, he can go look somewhere else for that.
Ledo da alttan almazdı.
Ledo : no wallflower.
- İçine kapanık. - İçine kapanık?
It's supposed to be Wallflower.
- 2'nci kişiliğinin kendin için ne düşündüğünü yansıtması gerekmez mi?
Wallflower? Your alter ego's supposed to reflect how you feel about yourself, right?
Ama ilk önce, Marley Rose, artık içine kapanık değilsin.
But first things first. Marley Rose, you are Wallflower no more.
En ünlü hükümdarları da pek de mütevazi biri değildi.
And their most famous ruler wasn't exactly a wallflower either.
Fas'a sıkıcı annen ve hödük kardeşlerini davet ettim.
For Morocco along with your mum and brothers, I invited the wallflower and that hick of hers.
Kızlar, eskiden kenarda bekleyen birini dinleyin.
Girls, take it from a former wallflower myself.
Saksı olmak için derse ihtiyacım yok.
I don't need classes to be a wallflower.
Utangacı oynama.
Don't play the wallflower.