Washer tradutor Inglês
476 parallel translation
Atını bulan benim ama beni çamaşırcı kadın yaptılar!
I was the one who found the gold and they make me their washer woman!
- Aynı zamanda bu dükkanın sahibi, solunuzdaki barın sahibi ve önünüzdeki lüks otelin ve restoranın... aşçıbaşısı ve şişe yıkayıcısıdır kendisi.
- Also the owner of this general store, proprietor of the bar on your left and chief cook and bottle-washer of this luxurious hotel and restaurant you see before you.
Ben daha 2 ile 2'yi toplayamam... araba yıkayıcısı burada bu gece beni arar... ve bana kabinin arka koltuğunda kan bulduğunu söyler.
I never would have put 2 and 2 together... the car washer here calls me tonight... and tells me he found blood drops on the backseat of my cab.
"Aşçım, hemşirem, muhasebecim, bulaşıkçım ol."
"Be my cook, nurse, accountant, bottle washer."
Düğün hediyesi olarak sana buzdolabı ya da çamaşır makinası ya da istediğin herhangi bir ev aletini alacağım.
For a wedding present I'll get you a deep-freeze or an electric washer or any other major appliance you want :
Cinayet sırasında İskoçya'da olduğuna yemin ediyor, fakat sadece orada olmadığına inanmamızı gerektirecek nedenlerimiz var, araba yıkayıcısı olarak garajınızda çalışmış.
He swears he was in Scotland at the time of the murder, but we've got reason to believe he was not only here, he was employed as a car washer in your garage.
Önüne gelen ilk yabancıya aşık olacak. Postacıya, muslukçuya, temizlikçiye.
I'll make her fall for someone, the first stranger that walks in on her the mailman, the plumber, the window washer.
Deterjan alacak param kalmadı senin pantolonların yüzünden.
I didn't buy a washer foryour pants!
Ondan sonra gitmiş herkese benim o parayla çamaşır makinası aldığımı söylemiş.
So she tells everyone I bought a washer with it
" Hemen yanında otomatik çamaşır yıkama ve kurutma makinesi, renkler asorti...
Right next to that, an automatic washer and dryer, all in matching colors.
Cam silen biri emniyet kemeri koptuğu için 61. kattan düşüyor!
A window washer, 61st floor. The safety belt broke, and...
Cam silen kişinin adı Jones'tu.
The window washer's name was Jones.
Bir hamamda kesecilik yapıyor.
He's a back washer in a bathhouse.
Artık kimsenin iş vermek istemediği örgücü kadınlar, kapıcılar, temizlikçi kadınlar.
Knitting-women, concierges and washer-women with no one to employ them any more.
Dadı, özel öğretmen, baş aşçı ve bulaşıkçı, her şey.
Nursemaid, private tutor, chief cook and bottle-washer, everything.
- Bulaşık makinesi de buraya lütfen.
- The dish washer here, please.
Staten Island'da birisine poliçe gösteriyordum ve 90 dolara güzel bir bulaşık makinası vardı.
Oh, yeah, I did think about that. I was just selling a policy to someone out on Staten Island, and he had a beautiful washer for $ 90, and he sort of implied that if I didn't buy the washer, he wouldn't take the policy, he'd buy it from Prudential.
Tatlım! İkinci el bulaşık makinası istemiyorum.
Oh, honey, I don't want a secondhand washer.
Bir keresinde temizlikçi çocuğun içindeydi.
Once in a washer boy.
Norge otomatik çamaşır makinesi,
Norge auto-built washer,
Kasımda bir conta değiştirttin... iki hafta suyumuz akmadı!
You got him in to change a washer in November and we didn't have any running water for two weeks!
Onu çamaşır makinesine atsam yeri yani!
I ought to put her in the washer!
Bir ev, buzdolabı, bulaşık makinesi, çamaşır makinesi, kurutma makinesi, TV, müzik seti, motosiklet, otomobil var.
Got a house, fridge, dishwasher, washer / dryer, TV, stereo, motorcycle, car.
Evde, bulaşık makinesinde...
It's at home, in the dish washer...
Doo, bazen birkaç tahtanın eksik olduğunu düşünüyorum.
Doo, sometimes I think you got a washer missing in your brain.
- Bu bir çamaşır makinesi değil mi?
- Isn't this a washer?
Kafası ayrılıp balon gibi uzaklara süzülmüş.
Yesterday we had a window washer whose head just floated away like a balloon.
Cam silicisinin kesilen kafası gibi mi?
Like a window washer with his head cut off?
Yani tıpkı golf toplarının adaletsizliği gibi.
Like, I mean... take the injustice of the golf ball washer.
Bodrumda yıkama ve kurutma makinası var.
There's a washer and dryer in the basement.
N'olur makineye atma.
Don't throw it in the washer.
Duvar saati, bulaşık makinesi ya da yepyeni bir araba.
A wall clock, matching washer and dryer, or a brand-new car!
Bir beşiğim ve bir çamaşır makinem var.
i'm happy. i've got my cot, my washer / dryer combo, and i'm talking to socks.
- Mesela bulaşıklara yardım edebilirsin, bulaşık makinasına onları yerleştirebilirsin...
Well no, but you could help fold loudry, load the dish washer,
Carmen, neden bu ıslak şeyleri çamaşır makinesine atmıyorsun?
Carmen, why don't you take some of these wet things into the washer, okay?
" Bir çamaşır makinası ve kurutucu
" A washer and a dryer
Bayanlar onda çamaşır yıkayabilirler.
A kind of washer.
"Slip this washer" - -
"SLIP THIS WASHER" - -
" Slip disc washer'c'over handlebar sprocket.
" SLIP DISC WASHER'C'OVER HANDLEBAR SPROCKET.
Büyükanne Moses arkada Jack üzerinde çalışıyor, cam temizleyici.
Grandma Mo is in the back working on Jack the window washer.
Bir daha alışverişe çıkarsanız bir kurutma makinesi alabilir mi?
Next time you two go shopping, could you pick us up a washer-drier...
Belki, biz çamaşır ve kurutma makinesi kazanırız.
Yeah. Maybe we could win a washer / dryer.
Hediyemiz çamaşır makinesi.
which is a washer / dryer!
- Bak, bundan bıktım artık. Sen bir baş yöneticisin ve cam temizleyicisi bile şirket hakkında senden fazla fikir sahibi.
You're a senior vice president... and the window washer knows more about this company than you do.
Bazen zevk almak için tek yapabileceğim şey, kurutma sırasında çamaşır makinesine yaslanmak.
I get pleasure by leaning against the washer during the spin cycle.
Conta bozulmuş.
The washer's rotted.
Dışarı çıkıp antibiyotik ve conta alacağım.
I'm going out to buy some antibiotics, and a washer.
- Conta mı?
- A washer?
Musluğun contasını değiştirdim, böylece kendini kötü hissetmeyecek.
I changed her washer for her, so she didn't look stupid. - Oh, that's a good girl.
Banliyödeki bir kadın evli sıradan bir kadın kocasından çamaşır makinesi ve kurutucu seti almasını ister.
a woman in the suburbs, a regular woman... Is married to her husband, and she wants him to buy her a washer and dryer set...
Lütfen çamaşır makinesine.
Carmen, listen to me, please, Carmen. Please, in the washer.