English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ W ] / Weaknesses

Weaknesses tradutor Inglês

856 parallel translation
Derek, geri planda kalmış, zayıf olan, dönüşmenin onlara yardım edebileceği çocukları topluyordu bunu onlar için bir kurtuluş yolu olarak görüyordu.
Derek recruits kids who can be helped by this, who all have weaknesses, and who are all being pushed. He sees it as a way out for them.
Bir zayıflık buldun mu?
Did you find any weaknesses?
Doğuştan gelen bir hastalığımın olmadığını düşünüyorum.
I believe I have no congenital weaknesses.
Bazı kahramanlar zayıftır.
Many heroes has weaknesses.
Nöbet geçirmesinin sebebi fiziksel zayıflık değil.
Her attacks don't spring from any physical weaknesses.
Seninde hataların ve zaafların var.
YOU HAVE FAULTS AND WEAKNESSES.
Hemşehrisi olan insanların zaaflarını istismar ederek geçimini sağlamaya hakkı olduğunu sanmıyorum.
I do not consider he has the right to make a livelihood by exploiting the weaknesses of his fellow men.
Eminim hepimiz, zayıflıklarımıza ve hatalarımıza... dikkat çekmenizden dersler çıkardık, efendim.
I'm sure we all appreciate having our little faults and weaknesses pointed out to us, sir.
Ölümcüllerin de kendilerini yok ettirici zayıf noktaları vardır.
If they're mortal, they have mortal weaknesses.
- Zayıf noktalarını araştıracağız.
- We'll search out their weaknesses.
Ona zayıflıklarını hatırlatmak yerine yeteneklerini överek ona güç veririm.
I'll give him confidence by rejoicing in his talents instead of reminding him of his weaknesses.
Zayıflıkları çekici ve tatlı göründü.
His weaknesses seemed touching and sweet.
Benim gibi yalnız yaşayan bir kadın, kendi zayıflıklarından vazgeçemez.
Women like me who live alone, can not afford to give in to their weaknesses.
- Takezo bir erkek, birçok zaafı olan. - Hayır.
Takezo is a man, with a man's weaknesses.
Bu onun, zayıflığı demektir.
This is meaning his... weaknesses.
- Zayıf noktaları var.
- They have their weaknesses.
Kendini zaaflarıma ve arzularıma feda etmesi.
Her self-sacrifice to my little weaknesses and desires.
Özellikle de insanın karısı izliyorken...
Can't have your loving wife seeing your weaknesses.
Firavun bizim zayıflığımızı ve gücümüzü biliyor.
Pharaoh is aware of our weaknesses and our strength.
Eğer O'na katılmış olsaydım zayıflığını kolayca bulabilirdim.
If I had joined forces with him I could've found his weaknesses more easily.
İnsanlığın bütün zayıflıklarına hizmet veren çok büyük kârı olan işin içinde olacağız.
We're gonna be in the big, profitable business of catering for all human weaknesses.
İnsanların zayıflıklarından kendine pay çıkarmayı düşünüyorsan orada dur.
Oh, if you get an itch for any of those human weaknesses yourself, just holler.
Eğer değişmiş olsaydı, başka "zayıf yanlar" onu takip ederdi.
If it were changed, other "weaknesses" would follow.
Bu sadece bizim korkularımız ve zayıflığımız, aynı zamanda büyük tutkularımız.
It's not only our fears and weaknesses, it's also our greatest desires.
Yabancı düşman bizi yoketmeye çalışıyor bizim aptallıklarımız ve zayıflıklarımız sayesinde.
The alien enemy is trying to destroy us with our stupidity and our weaknesses.
Zayıflıkları olan bir insanın geçimini üstlenmeye hazır değilim.
I'm not ready for a whole human, complete with weaknesses...
Buna inanmayacaksın ama alkol ve kadınlar benim zayıf noktalarım.
You won't believe this, but alcohol and women are my weaknesses.
İki tane zaafın var gibi görünüyor :
You have two weaknesses :
Şimdi bizi bir duvarda tutarken ötekinin zayıf yerlerini arıyor.
This way, he probes for weaknesses on the one wall while he keeps the other pinned down.
Zaaflarına çanak tuttun. Neden peki?
And catered to his weaknesses.
Hepimizin zaafları var.
We each have our weaknesses.
Aynı zaaflara?
Same weaknesses?
Eğlenmek zaaflarımdan biridir.
Enjoying myself is one of my weaknesses.
Şimdi onların zayıflıklarını biliyoruz.
Now we'll know their weaknesses.
Bu da bir insan evladı. Kendince zafiyetleri var.
This is a human being, with weaknesses and failings of his kind.
Zayıflık, korku, hata yok, sadece bir amaca yönelmiş olma duygusu.
No weaknesses, perfectly disciplined. No vices, no fears, no faults. Just a sense of purpose.
Ama Dr McCoy'da insani bir çok zayıflık var - duygusal, yumuşak.
Dr McCoy has a plenitude of human weaknesses - sentimental, soft.
Zayıflığımızı fırsat bilerek kendi köylerini kurana değin, insanları dağıttı.
It took advantage of our weaknesses. It divided the people and destroyed the village.
Ve insan zayıflıklarına karşı da.
and human weaknesses.
Zaaflarını ve zayıflıklarını fark ettim.
I recognize your frailties, your weaknesses.
Hepimizin zayıf yönleri vardır.
Well, we all have our little weaknesses.
Hiçbir zaafı ve zayıf yanı yok.
He has no weaknesses and no flaws.
Şu anda onları gözlemleyip zayıf noktalarını bulalım ve saldıralım.
What I wanna do now is scout them out, find their weaknesses and attack. - Do you drink whisky?
Asla açığa çıkmaması gereken küçük hastalıklar, zayıflıklar.
Little sicknesses, weaknesses, which should never be exposed.
Özür dilerim, zayıflıklarından birini unuttum.
I'm sorry, I forgot one of your weaknesses.
Böylelikle senin de zayıf yönlerinin olduğunu anladım.
So you do have weaknesses?
Kusursuz ve insanların zaaflarından münezzeh bir yaşam.
Life that is perfect and more free from the weaknesses of man.
Nasıl yapabilirim usta? Yalnızca bir adamın gücüne ve zayıflıklarına sahipken?
How can I, master having only the strength of a man and the weaknesses?
Tüm zayıflıklarımı ardımda bıraktım.
I've left behind all my weaknesses.
Sanatçının arkasında bıraktığı şey, zayıflıkları değildir zayıflıkları değil, eserleridir.
What remains of an artist is not his weaknesses, which may shock you, but his work.
Onun da aynı zayıflıkları vardı.
He had all the same weaknesses.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]