Weeny tradutor Inglês
117 parallel translation
Ama bu taraftan - bu taraftan bakınca ufacık da olsa Max'i andırıyor.
But from here - from here she looks a teeny-weeny bit like Max.
Bu arada, canım, isteyerek kabalık ettiğimi düşünme ama sen, Bay de Winter'ın dişinin kovuğuna kaçardın ancak.
By the way, my dear, don't think that I mean to be unkind, but you were just a teeny, weeny bit forward with Mr. de Winter.
Küçücük minicik.
Teeny-weeny!
Birazcık daha.
Teeny-weeny bit.
Ufacık, küçücük adımlarla çıkın.
Teeny-weeny steps, now.
Unutmayın ufacık, küçücük bir kalp krizi geçirdiniz.
Remember we had a teeny-weeny heart attack.
- O zaman mini minnacık bir yudum içip bu örnek yaşantına biraz renk katmaya ne dersin?
- Well, how would you like to spice up your exemplary life by just slipping a teeny-weeny bit?
- Mini minnacık mı?
- A teeny-weeny bit?
Anne Korkarım yine içkiyi fazla kaçırdım.
Mumsey I'm afraid I had a teeny-weeny bit too much to drink.
Ama her zaman içkiyi fazla kaçırmışımdır zaten.
But then again, I always have a teeny-weeny bit too much to drink.
Genç hanım herhalde Cladius Neron'un küçücük bir öpücüğünü reddetmezsiniz, değil mi?
Claudius Nero a teeny weeny kiss?
- Sadece arabalarının marş düzeneğine konmuş küçük bir bomba. 58'de Bovon'a koydurduğunuzdan bile küçük.
Just a teeny-weeny one... wired into the ignition on their car. It's smaller than the one you had me plant on Beauveaux in'58.
Topu topu bir haftacık evladım.
One teeny-weeny week, my boy.
Hathaway'in başında ufacık tefecik bir bomba vardır...
That there is just a little, teeny-weeny bomb in Hathaway's head.
Beş parça var. En büyüğüyle başla en küçüğünü de sona bırak.
There are five pieces well, start with the biggest and end with the teeny-weeny one
Orada bahsettiğin gibi küçük işler yapmaya müsait bir yer yoktur, Shonkin Sag'da da yoktur.
There ain't a teeny-weeny implement business in Big Sandy, and not in Shonkin Sag neither.
Başlarındaki minik şapkaya biçim veren, ipek ve çiçekleri birleştiren güllerle bitiriyoruz.
Finishing with roses to match the confection of flowers and silk on her head, forming a teeny-weeny hat.
Çakıltaşı mı?
Want a teeny-weeny spade?
Sadece birazcık, minicik, bir parçacık.
Just a tenny weeny little bit.
Sana mini minicik bir ipucu vereyim, bil bakalım hangisi.
I'll give you a teeny-weeny little clue as to which one.
Boş televizyon kutusundan çıkarak başlayıp mini minnacık bir selpak kutusuyla bitiriyordu.
She starts out with an empty TV shipping carton, and then she ends up with a little teeny-weeny Kleenex box right over...
Minik bir sorunumuz var.
We got a teeny-weeny problem.
"Ayakları bu kadar büyük olan bir adamın nasıl olurda çıtı pıtı mini minnacık küçücük bir..."
"How could a man with such big feet have such a teeny-weeny, tiny, little itsy...?"
Bir keresinde minnacık lekesi olan donumu yanlışlıkla yere düşürdüm.
I dropped my underwear on the floor one time, had a teeny-weeny little skid mark in it.
- Bir iki damla bir şey.
- A teeny-weeny drop.
Ufak tefek bir şey olabilir ama bu gerçek, işin aslı bu.
It may be a teeny-weeny thing, but that's the real, real truth.
Yiyecek ve minik hamamböceklerinin olduğu türden.
The kind with food and teeny-weeny cockroaches.
Küçük küçük, miniminnacık problemler.
Itty-bitty, teeny-weeny problems.
Ya da Josh gibi sağlıksız ve anormal insanlara ; ya da Jimmy Steinway gibi ufacık tefecik içi dolu turşucuk insanlara.
Are too big for people with normal, healthy-size personalities like Alice or abnormal, healthy-sized personalities like Josh or itsy-bitsy, teeny-weeny, polka-dot-bikini-size personalities like Jimmy Steinway.
Bana ufak - tefek kısa bir şey verdin.
You gave me, like, this little teeny-weeny winkie.
Takıma girdin. O vampiri minik, güçsüz bir vampirmiş gibi fırlat.
You threwthat vampire like he was a teeny-weeny little vampire.
Bakın ne kadar da ufacığım!
Look how teeny-weeny I am!
Bu kadar ufacık birşey nasıl insanlara zarar verebilir?
How could anything this teeny-weeny hurt anybody?
Tüm öğleden sonrası içine koyacağım şeyleri kıymak ve doğramakla meşguldüm.
I've been mincing and chopping things into teeny weeny pieces all afternoon.
Canım belki sadece azıcık, birazcık.
Oh perhaps just a teeny weeny little bit.
Tamam, minnacık bir detayı atlamışım.
So I left out one teeny-weeny detail.
Tıpkı mini minnacık küçük Ray Charles gibiydin.
YOU WERE LIKE A TEENY-WEENY, WHITE RAY CHARLES.
O kaba-saba mamuta ihtiyacımız yok, değil mi?
We don't need that meany-weeny mammoth, do we?
Fıstığımız çok tatlı minik bir fıstık olacak.
Teeny's going to have a teeny-weeny Teeny.
Bayan Kahn'ın fournier kangreni hakkında küçük bir sorum olacaktı.
Is this a good time? I have a teeny-weeny question about Mrs Kahn's necrotizing fasciitis.
Ama şimdi, Tanrıya şükür ki, bu bilmeceyi çözmemde yardımcı oldun ; çünkü "küçücük bir sorum var" diyen cırtlak sesini duyduğum an kanın kulaklarımdan fışkırmasını engellemek için içimde bulunan her şeyi alıp götürdün.
But now, thank God, you've helped to solve that riddle, because the instant I heard your shrill voice whining about a "teeny-weeny problem," it took every ounce of self-restraint I had to keep blood from shooting out my ears.
Minik Kızlar Sörf Yarışması.
The Teeny-Weeny Wahine Contest.
Buradaki sadece mini minnacık bir kol.
This is only a tiny-weeny column here.
Ama gerçekten, minicik bir detayı unutuverdin diye herkes sana aptal muamelesi yapar.
[Bridget] Honestly, you forget just one teeny, weeny detail and everyone treats you like an idiot.
Fakat hesaba katmadığımız minik bir şey var.
Except for one teeny-weeny little thing we forgot to count on.
Ufak kazıyıcı.
Teeny-weeny scrapper.
Küçük müçük değil.
Teeny-weeny nothin'.
Acaba ben de minicik bir...
Could I maybe just have a teeny-weeny...
Sadece iki tane mini minnacık önerim var.
I just have two teeny-weeny suggestions for changes.
Büyük büyük Yaşlı minicik, itsy-bitsy bebek korkuyor olduğunu.
The great big Elder is afraid of the teeny-weeny, itsy-bitsy baby.
Minnacık, küçücük bir koğuştayım.
Some teeny-weeny little ward.