Whatever tradutor Inglês
80,426 parallel translation
Ne isterse yap, dedin.
You said whatever she wanted.
Ne yaparsanız yapın, çemberi bozmayın.
Whatever you do, do not break the circle.
O yüzden siz ne isterseniz yapın, ben sadece burada oturup cezamı çekmek istiyorum.
So you all can do whatever you want, but I just wanna sit here and serve my time.
Artık ne istersek alıyoruz.
We get whatever we want now.
Klonopin veririm. Ya da burada hangi tarihi geçmiş çakma versiyonu varsa onu. Bir süre uyuşursun, kendini iyi hissedersin.
I can give you some Klonopin, or whatever expired off-brand shit version they have here, and, uh, you know, you'll feel good and numb for a while, but then you'll spill a glass of water or trip on your shoelace,
Buna kaç para ödüyorlarsa kazıklanıyorlar.
Whatever they're paying for this crap, they're getting ripped off.
Olaf'ın planı her neyse onu durdurmamız şart.
Whatever Count Olaf's scheme is, we have to stop it.
NYPD'ye istediğini söyle, ama eğer seni bir daha yakalarsam... seni içeri tıkacağım.
Tell the NYPD whatever you want, but if I catch you again, I will bring you in.
Aranızda olan şey.. önemli değil, tamam mı?
Whatever happened between you guys, it doesn't matter, okay?
Geminin enerjisini kesen şey her neyse kuantum birleştiricimize de aynı şeyi yapmış olmalı.
Whatever fried the ship must've done the same thing to our Quantum Splicer, like an EMP.
- Legion Rip'e her ne yaptıysa onu geri almalıyız.
Whatever the Legion's done to Rip, we gotta get him back.
Her neyse, seninle tartışmaktan yoruldum.
Whatever, I'm tired of arguing with you. I'm just gonna take a nap.
Legion seni kuklaları haline getirmek için her ne yaptıysa...
Whatever the Legion's done to turn you into their puppet, you...
Pekala, mutlu Noeller, iyi tatiller ve zaman çizgisinin dışındakiler ne diyorsa ondan.
All right, Merry Christmas, Happy Holidays, and whatever people say who exist outside the timeline.
Amaya, ne pahasına olursa olsun JSA kurallarını takip ettiğini biliyorum ama bu durum gerçekten çok kötü.
Amaya, I know you're following JSA protocol at whatever cost, but this is seriously screwed up.
Ve belki de bunu keşfetmek bu her neyse artık o kadar da kötü bir fikir değildir.
And... maybe exploring this... whatever this is, is not the worst idea.
Guardiancılık felan yaparsın diye düşündüm.
Thought you might be off Guardian-ing or whatever.
- Önemli değil.
- Yeah, whatever.
Ve şimdiye kadar, filmlerde kız genellikle erkeği her ne salak şey yapmışsa affediyor.
And by now, in the movie, the girl usually forgives the guy for whatever dumb thing he's done.
Her ne aptalca şey yapmışsa, eminim kendine has sebepleri vardır.
Whatever idiotic thing he's done, I'm sure... He has his reasons.
Ve sizleri her neyle uğraşıyorsanız onunla bırakayım.
And let you guys get up to whatever you've got going on.
Bu randevu boyunca oğlumla aranda her ne bağlantı bulduğunu düşünüyorsan bir yalandı.
Whatever connection you think you've found with my son during this tryst is a lie.
Her ne duyuracaklarsa herkesin isteyeceği sıradaki büyük şey olacak.
Whatever they announce is gonna be the next big thing that everyone wants.
Onlara ne istersek yaptırabiliyorduk.
We could make them do whatever we wanted.
Bundan sonra ne olursa olsun, bir daha asla kendinden şüphe etmemeni istiyorum.
Whatever happens next, I want you to remember never to doubt yourself again.
Bana nasıl bakarsan bak ben hala senin annenim.
Whatever you think of me, I'm still your mother.
Ama lütfen geçmişte her ne olduysa bırak geçmişte kalsın.
But whatever happened in our past, I'm asking you to leave it there.
" Nereyi vurursanız vurun. Ama kalbimi değil.
" Whatever you do, not in my heart.
Ne olursa olsun, bunda senin de payın var.
Whatever happens, you share in it.
Gidip sana kahve, yeşil çay, esmer pirinçli yeşil çay veya...
I can run down and get you one... or a green tea, genmaicha, or whatever you might...
Ben gelir... - İşini bölmeyeyim dedim.
I didn't want to interrupt whatever you were doing.
Hayatında her ne oluyorsa bizden uzağa park et.
Whatever else is going on in your life, park it.
Her ne peşindeysen, hiçbir şey bulamayacaksın, çünkü bir şey yok.
Whatever you think you're looking for, there's nothing to find.
Her ne arıyorsan hiçbir şey bulamayacaksın.
Whatever you think you're looking for, there's nothing to find.
Ne yapman gerekiyorsa onu yap.
Whatever you have to do.
Gereken tüm malzeme ve personel sağlansın.
Whatever materials and personnel they need in addition to what they have, give them.
Evet, 30 küsur yıllık arkadaşımın telefonuma bakacak vakit bulamaması biraz gururuma dokunuyor.
I mean, yeah, it's a little embarrassing that my friend of 30-whatever years didn't have time to pick up the phone.
Ama burada, Washington'da, etrafta ıvır zıvır ne bulursak kullanmak zorundayız.
But, of course, here in Washington, we have to use whatever garbage we find lying around.
İnsan gözünün önündekini kullanıp işini halledecek kadar akıllı değilse...
If a man is not smart enough to be able to use whatever is in front of him and still make it work... well, then...
Ne gerekiyorsa yapılacak.
Whatever you need.
Söylediğiniz vasiyet,.... şuandan itibaren geçersizdir.
Whatever were the provisions of the will, they are suspended.
Ne olursa olsun, Niklaus serbest kalana kadar durmayın.
Whatever happens, don't stop until Niklaus is free.
Karşı karşıya olduğumuz her ne ise, bizim olduğu kadar onun da sorunu.
Whatever we're up against, it's as much his problem as is it ours.
Yani, o artık her kimse, müttefiğimiz değil.
So, whatever he is now, he's no ally.
Evine girebilir, ihtiyacımız olanı çalabilir,
We can enter his home, steal whatever we need,
Önüme getirmeye çalıştığın nasıl bir belaysa... o olmadan da önümde çok fazla var, Elijah.
I got a lot on my plate, Elijah, without whatever trouble you're trying to bring my way.
- Her ne olmamı istersen o olacağım, Vincent Griffith.
- I do. - I'll be whatever you want me to be, Vincent Griffith.
Bu şey sana her ne vaat ettiyse,
Whatever this thing promised you,
Neyse ne.
Whatever.
Nasıl istersen.
Whatever you want.
Her ne istiyorsan yapmaya hazırım.
Whatever it is, I'm ready.