Whips tradutor Inglês
284 parallel translation
Eğer güvertede parçalanırsa boştaki uç kırbaç gibi dolanacaktır ; bu çok zarar verebilir, insanları öldürebilir.
If it parts on deck, loose end whips around, it could cause a lot of damage, kills people.
Kırbaç cezası alan suçlunun fiziksel cezası için.. araçlarının nakliyesi ile Valilere örneklerle ilgili olarak, kamçılar, özel kayışlar ve sıcak demirle dağlama.. gibi unsurların kullanımı ile ilgili klavuz.
Regarding the shipping to the provincial governors of samples of the instruments for the corporal punishment of the criminals such as whips, lashes, special belts and hot irons for branding as well as the manuals for the use of the above-metioned.
Kırbaç kullanmalarına izin vermemiz büyük bir hataydı.
We made a great mistake when we let them use their whips.
Bu canavar babamın zamanından kalma bir efsane mi... yoksa omlet çırpan bir ev kadınının... dile dolamaları mı olduğunu varsaymalıyım?
Is it the old legendary monster of my father's time... or am I supposed to have whipped one up... as a housewife whips up an omelette?
Bu düşüncedir uzun yaşamayı cehennem eden. Kim dayanabilir zamanın kırbacına?
There's the respect that makes calamity of so long life, for who would bear the whips and scorns of time, the oppressor's wrong, the proud man's contumely,
Kuvvet?
Whips?
Baker topu alıyor, sopayla sahadaki ikinci adama fırlatıyor.
Baker gets the ball, whips it to the second baseman.
Seni kollarından astırıp, kırbaçla derini yüzdürebilirdim.
I could have you flayed with whips and hang you up by your thumbs.
Nöbetçiler dansçıların etrafını sarıyorlar. Silahlar ve vantilatör kayışından yapılma kamçılar taşıyorlar.
The sentries surround the dancers, they carry the guns, and the whips - ( made out of Fan Belts ).
Onu takip edeceğiz sağrısını kamçılayarak hareket etmesini sağlayacağız.
We will follow it and flick its haunches with whips to encourage it to keep moving.
Zamanın kırbacına, zorbanın kahrına kim katlanabilir?
" For who would bear the whips and scorns of time?
Aslında yer çekimiyle ilgili ama krema da karıştırıyor.
It's specific gravity, but it whips cream too.
Krema da karıştırıyormuş.
It whips cream too.
Sana akide şekeri ya da meyan kökü şekeri ikram edebilirim.
I can offer you, uh, rock candy and licorice whips.
Basının bu hali kamuoyunu kamçılıyor.
Press coverage whips public opinion into a frenzy.
Kırbaçlarla bir düello!
A duel with whips.
Kamçılarından koruyun kendinizi!
Defend yourselves from their whips!
- Kırbaçlar.
- Whips.
Aradan sonra tüm okul sorumluları odama gelsin.
I want to see all whips in my study after break.
Sosis kafalı İstasyon Şefi gelinceye kadar yumruklar ve kamçılar havada uçuşuyordu.
The fists and whips were flying until the Stationmaster, called'the Sausage Head', arrived.
Kırbaç kullanan çok az savaşçı vardır
There's only a few who use whips
- Bilirsiniz işte kamçı veya deri çizme.
- Yes, like whips or leather boots.
Ve o hikayeyi anlatırken... sizler de aklınızın bir köşesinde... kırbaçları, kızgın demirleri düşünün.
And while he's telling it the rest of you keep whips red-hot irons in the back of your minds.
Kırbaç, urgan, zincir ya da o tür fetiş saçmalıklar yok.
No whips, ropes, chains, or none of those fetish freaks.
Yüce İsa'yı yanlış anladınız. O İsa ki... ellerine çiviler çakıldı, kırbaçlarla sırtı parçalandı, ve bu da yetmedi...
You hav e misunderstood our Lord Jesus with nails driv en into his hands, whips cutting his back,
- Çok kötü dövüyor.
He whips so hard!
Zindanlar, zincirler, kamçılar... daha kötüleri kulağıma geldi.
I heard of dungeons, chains, whips... even worse.
Lağımlar kırılarak etrafa fışkıracak.
The sewers must have cracked around like whips.
Senin gibilerin kırbaçlardan... çizmelerden hoşlandığını duymuştum.
I've heard about guys like you reading those books. Whips and boots and things. But an ax?
... "Los látigos Mexico" olabilirsiniz. Bunun için kırbaç kullanmanız gerekir.
Or "Los latiguerros Mexico" that has to do with whips.
Bilal, kırbaçla şu hayvanı.
Bilal, whips it.
Ama beni işin başına koydun, ve benden başka kimse zencilerimi kamçılayamaz!
But you put me in charge here and nobody whips my niggers but me!
Kırbaçları.
Whips.
Şayet onların ışın kamçılarını tatmak istemezsen.
If you don't want the taste of the burning of their energy whips too.
Bir tanesi vardı, benim odasına gelmemi istemişti, her yer kırbaç ve benzeri şeylerle doluydu.
I knew of one caller, wanted me to come to a room he had, full of whips and such.
Kırbaç mı?
- Whips? - Mm!
Müsaadenizle Bakanım, programınızı Parti Denetçinizin ofisine götüreceğim.
Would you excuse me. Minister I must take the schedules down to the Whips Office.
Amerika'nın güneyindeki bu kanyonlarda rüzgar uğultuyla esiyor, ve bunu bizden başka duyan yok.
The wind whips through the canyons here in the American Southwest and there's no one to hear it but us.
Bir süre sonra, atlı arabalar ve sürücüleri ortaya çıktı, kırbaçlarını şaklatarak gidiyorlardı.
A little later, there were coaches the horses prancing, the coachmen cracking their whips.
Üc portakal suyu.
Three Orange Whips.
Ve Koltuk değneği aldı... Mr. Kimseyden ve kulübeye vardığımızda yanımızda insanlar, çocuğun annesine seslendi
Then... he bought a crutch for the boy from Mr. Kinsey. And then when we got to the cottage, he whips off his cap and says to the boy's mother,
Kocaman memeli, siyah deri korse, kırbaç.
Women with big tits, leather corsets and brandishing whips.
Kırbacım.
My whips.
Kırbaçları vardı.
He had these whips.
- Kırbaçlıya dikkat edin.
- Watch for the whips.
İnsanlar, kaçaklar, yaratıklar, hepsini istenilen duruma getiriyor.
Humans, runaways, aliens, he whips them all into shape.
Masaya bağlanmış bir adam ve ellerinde kırbaşlar var. İkisi de yarı çıplak.
He's tied down to this table and they've got whips and they're all semi-nude.
Çekilirsem, başkası gelir ve bu budalayı pataklayabilir.
I pull out, somebody else steps in and whips this chump.
Saygı duymalı hayata. Çünkü budur felaketleri yaşanır kılan. Yoksa kim katlanabilir zamanın kırbacına?
There's the respect that makes calamity of so long life... for who would bear the whips and scorns of time... the law's delay... the insolence of office... and the spurns that patient merit of the unworthy take... when he himself might his quietus make with a bare bodkin?
Parti Denetçisinin yanına gitti.
He's gone over to the Whips Office.
Bazılarının ellerinde kamçılar vardı.
Some carried whips.