Winks tradutor Inglês
130 parallel translation
Düşününce, biraz şekerleme fena olmaz.
Coming to think of it, forty winks wouldnt be bad.
Gözünü kırparsa, gözünden zımbala.
Bust him in the eye, Alvin, if he winks at you.
- Biraz kestirebilirim.
- Pardon me, if I take forty winks?
Bir erkek yaramazlık yapınca herkes göz yumar.
A boy sows a wild oat or two, the world winks.
- Biraz uyumaya çalışıyorum, o kadar.
- I'm trying to get a few winks.
- Para zıplatma oynar mısınız?
- Do you play tiddly-winks?
Babam için iyi uyuma fırsatı olur.
It'll give Papa a few extra winks of sleep.
Göz kırpıp, dedi : Doğru insanları tanıyorsun, puana ihtiyacın yok.
He winks and says, "You know the right people, you don't need points."
Sana göz kırpıyor ve sen de onu takip ediyorsun.
She winks at you. You follow her.
Belki yarış boyunca birkaç kez gözünü kırpma şansın olabilir.
Maybe you can catch a few winks during the race.
Birazcık şekerleme yapıyor sadece.
He's just catching forty winks.
Karım içki şişesiyle tuvalette ve bana göz kırpıyor.
My wife's in the can with a liquor bottle and she winks at me.
Bana göz kırpıyor!
Winks at me!
Şekerleme yapıyordum.
Forty winks.
Yeteri kadar yüksek yoğunluğa ulaşmış yıldızlar sönükleşir ve.. ... arkalarında sadece kendi çekim kuvvetlerini bırakarak evrende yok olurlar.
At high enough density, the star winks out and vanishes from our universe leaving only its gravity behind.
- Ama göz de kırptı.
- Yeah, but he winks too.
Adamın biri bana göz kırpsa üç aylık olurum.
A man winks at me and I'm three months along.
Kızıl saçlı, sürekli gülümseyen ve göz kırpan mı?
Redhead with a nice smile who always winks?
O herkese göz kırpar.
He winks at everyone.
Eve gidip biraz kestirmeliydim.
I should have gone home and gotten 40 winks.
Görüyor musunuz, bana göz ediyor.
Come winks me.
Akşam karanlığında samanlıkta göz kırparak kabaca seğirtiyorsun.
in the hay at dusk with any filthy scamp that winks an eye.
Sevgili kabul ettiğimi belirtmek için bu sene etraftakilere birkaç mesaj gönderdim. Geleceklerdir. Gelmezler mi anne?
No, but this year, I threw around a few winks, let it be known I'm accepting Valentines, so they should be rolling in.
Savaşın ortasında 40 emir birden verirdi.
Used to take forty winks in the middle of a battle.
Uyumak üzere mi, toplantıya mı gidiyor?
Now, is he going to a meeting, or is he catching 40 winks?
Ben biraz kestireyim.
Time for a few more winks.
Ben kayıt odasında biraz dinleneyim
I'm going to grab forty winks in the rec room.
Belki, size gülümsüyor ara sıra size göz kırpıyor ve sizi bir erkek gibi hissettiriyor olabilir.
She winks her eyes at you occasionally... and you may feel like the man.
Ben biraz kestireyim de...
I'm gonna go catch a few winks before I- -
Kestirmek isterseniz 4'de kimse yok.
Nobody's in 4 if you want to get a few winks.
Kendilerince yorum yapıyorlar göz kırpmalarında, baş sallamalarında da gizli bir anlam varmış gibi geliyor herkese olmayacak şeyler ama akla gelmesi bile kötü.
They aim at it and botch the words up fit to their own thoughts which, as her winks and nods and gestures yield them indeed would make one think there might be thought though nothing sure, yet much unhappily.
Biraz uyusanız nasıl olur?
What do you say we get you 40 winks?
Ticarette kendi stoklarına sevgi stoklayan kendisiyle ilgili insanlar, yanlış taşkınlık ve gözetme ile değer ve haysiyet satın alanlar.
Self-interested people who make piety their stock in trade. Who buy merit and dignity with winks and false gushing.
Ondan Mulder'ın bir kaç arkadaşını aramasını istedim.
I grabbed a few winks. I asked him to contact some friends of Mulder's.
Futbol terimleri kullanmak, göz kırpmak, dirseğinle dürtmek yok.
No football metaphors, no winks and nudges.
Ve sonra göz kırpıyor.
and then winks at him.
Sonra, ben yukarı çııyorum, birkaç göz kırpma yakalıyorum sesden kalkıyorum, işe gidiyorum, eve geliyorum...
Then I go upstairs, catch a few winks get up at the crack, go to work, come home....
Ben Dinky Winks. Bu güzel yerin sahibiyim.
I'm Dinky Winks, owner of this fine establishment.
Winks.
Winks, that is.
Reid'lerin evinde öyle nezaket icabı kimseye göz kırpılmaz.
There are no gratuitous winks in the Reid household.
Kırpıyor
He winks
Dinky Winks!
Dinky Winks!
Gece 03.00 gibi yanlış bir yola sapmışım. Biraz kestirsem iyi olurdu.
Took a wrong turn about 3.00 a.m. I just needed 40 winks.
Şirketin yılbaşı partisinde arkadaşlarımın kocalarına biri göz kırpsa evde kıskanç olurlar.
My girlfriends at home get jealous... if somebody winks at their husband at the company Christmas party.
Aslında, ben kestirmeyi severim.
Actually, I love my forty winks
Adı, "40 Göz Kırpışı." Kısaca özetleyecek olursam,
It's called "40 winks." In a nutshell, three contestants, three beds.
Aşırı göz kırpan çiçekçi kadın, ya da üç sene sonra üçüncü dünya ülkelerinde damak düzeltmekten geri dönen plastik cerrah.
You can count on an ever-changing roster of new faces, whether it's the new flower lady who winks too much or the plastic surgeon who's returned after spending 3 years fixing cleft palates in third world countries.
Patsy gelene kadar içeride biraz kestireceğim ben.
I think I'm gonna grab 40 winks till Patsy gets here.
Şuraya kıvrılır ve biraz gözümü dinlendirip şafak söktüğünde giderim.
I'll just roll up out here, grab 40 winks and I'll ride out at first light.
Merkez'in bizim patavatsızlıklarımızı kontrol edeceği Karnaval yakında gerçekleşecek.
It will soon be the time of Carnevale when authority winks at our indiscretions.
Evet, 40 lahza derine.
Yeah, 40 winks deep.