Workspace tradutor Inglês
101 parallel translation
Düzenli bir işin eksikliğini gidermek için... #... son dakika atakları.
All pathetic bulwarks against the endless void of the workspace.
Bu kök slash boşluk'workspace', slash, boşluk,'çöplük', boşluk
It's root, slash, period,'workspace', slash, period,'garbage', period.
Çalışma bölgemizin olduğu 12. subjunksiyonun 9-2 bölüme 12. altkavşağın, 9-2 parmaklıklarına
Grid nine - two of subjunction 12- - our very own workspace.
- Yüzey teknisyeniniz, Çinli. - Kamboçyalı.
Your Chinese workspace technician.
İşyerinde pek çok gizli tehlike vardır, Ve biz bugün bu tehlikelerin neler olduğunu birlikte öğreneceğiz.
There are many hidden dangers in the workspace and we're going to find out what those dangers are together.
- Çalışma yerinin kamerasını hazırladık.
- We made your workspace camera-ready.
- Benim çalışma yerim?
- My workspace?
Terry'nin yeri burasıydı.
Well, this was Terry's workspace.
Çalışma alanımda su baskını.
Goddamn flood in my workspace.
Başarılardan bahsetmişken, çalışma odamı keneler için ilaçlamayı düşünüyorlar.
Hey, speaking of achievers, they're thinking of spraying your old man's workspace for ticks.
Benim masamda olması canımı sıkmıştı.
It bothered me she was in my workspace.
Çalışma alanın biraz dağınık.
Your workspace is a little sparse.
İsterseniz işyerimizde bizi görmeye gelebilirsiniz.
You're welcome to come see us in our workspace, if you like.
Düzenli bir çalışma alanından hoşlanıyorum.
I enjoy a clutter-free workspace.
Toplantı salonunu geçici çalışma alanı olarak kullanabilirsin.
You can use the conference room as a temporary workspace. Yes!
- Orası bir çalışma alanı.
Okay, I take it back. It's a workspace.
Geçici çalışma alanı olarak orayı kullanabilirsin.
Temporary workspace. You can use it.
- "Çalışma alanı" diyor.
- It says "workspace."
- O zaman neden "çalışma alanı" yazdın?
If it's the same thing, then why did you write "workspace"?
- Çalışma alanı olduğunu sanıyordum.
I thought it was a workspace, Dwight. Okay.
- Çalışma alanı.
Workspace.
Çalışmalarıma yoğunlaşabilmem için uygun bir çalışma ortamı.
Provides a good safe workspace for me to focus on my studies.
Burası sizin yeni çalışma alanınız Hickey.
Here's your new workspace, Hickey.
Ve bu da sana çalışma masası ve telefon veriyor.
And that entitles you to a workspace and a phone.
Çalıştığı yeri işkence odası olarak kullanıyormuş.
He used his workspace as a torture room.
Senin dosyalarının benim masamda ne işi var?
Why is your pile in my workspace?
Beraber oturdukları yerdeki bir poster yüzünden çıkan bir karmaşa.
There's just a little dispute over a poster in their workspace.
Bu çalışma alanı.
This workspace.
Birimim için savcılıkta iyi bir yer.
- I need decent workspace for my unit.
- Üçgen? - 3 kritik bölgeyi bağlayan çalışma alanı... lavabo, fırın ve mutfak tezgahı...
- -The workspace that connects the three critical areas- - sink, stove and prep.
Çok verimli bir çalışma alanı, öyle değil mi?
This is a very efficient workspace, don't you think?
Çalıştığım yerde hamile kadınların olması hoşuma gitmez.
I do not like pregnant women in my workspace.
Burada hem çalışıyorum, hem de ev sayılır, onun gibi işte.
You know, this is sort of a workspace / home combo thingy, thing.
Erin ve Coco'nun atölyesine bir daha uğrayalım bakalım.
Time to take another visit to Erin and Coco's workspace.
" " Haritayı bulmak için, çalışma odasına git.
" " To find the map, Go into the workspace.
Çalışma alanını temiz tutmalısın.
Yeah, you know, you should really keep that workspace clean.
Çalışma alanını temizledim, ona yiyecek götürdüm, ateş yaktım!
Kept her workspace clean, brought her food, stoked the fire!
Sarışın ve 30'larındaki kadınları öldürüyor, ve bunu ev, ofis gibi güvende hissettikleri yerlerde yapıyor.
He kills women, blonde women, in their 30s, and he kills them where they feel safe... in their homes, - in their workspace...
çalışma alanı bulaşma protokolleri, pozitifli hasta laboratuarları araştırmaları, iğne uçlarına tepkileri de içeren kan alım prosedürleri.
All right, protocols for workspace contamination. Follow-ups with patients with positive labs. Blood draw procedures that include responses to needle sticks.
Şuradaki çalışma alanını kullanabilirsin.
You can, uh, use the whole workspace over there.
Tabii ki hayır! Sadece yaptıkları işe saygı duyuyorum.
Listen, I'm just respectful of their workspace.
- İşe saygılı davranıyordun.
You're being respectful of her workspace.
Şimdi hepiniz bitirdiğinize göre, sonuçlarınızı kağıda yazıp çalışma masanızı temizleyin.
Well, now that you're all done, write up your results and clean your workspace.
Çifte cinayeti çözer çözmez, sizinle çalışma alanınızı
I'll be happy to discuss your workspace with you, commander,
Evet, burayı çalışma alanına çevirmeyi düşünmüştüm. Benim durumumda bu, atış talimi demekti.
Yeah, I thought about turning the room into some sort of workspace, but in my case that meant target practice.
- Senin calisacak yerin var zaten.
You already have a workspace.
Zaten bir çalışma alanı.
You already have a workspace.
Burası benim iş alanım o yüzden attırmayın bak.
This is my workspace and I don't want you spraying all over... -... all my inventions.
Okulu kirleten mor piyanolar görüyorum ve kendi iş ortamımı kontrol edemiyor gibi görünürsem zayıf biri olarak algılanırım.
There are purple pianos polluting this school, and I will seem weak if it appears I cannot control my own workspace.
Güvende ve emniyette hissetmen için darmadağın bir çalışma alanı.
Cluttered workspace to make you feel cocooned and safe.
Yalnızca biraz Angostura içkisine ve çalışma alanına ihtiyacım var.
I just need some angostura bitters, and a decent workspace...