English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ Y ] / Yargıçlar

Yargıçlar tradutor Inglês

635 parallel translation
"Franz Heinemann'ın" Almanya'nın Geçmişinde Ayinler ve Haklar " kitabından engizisyon yargıçlarının iş üzerindeki fotoğraflarını inceleyebiliriz.
In "Rites and Rights in the German Past" by Franz Heinemann, we can observe pictures of inquisition judges at work.
Eğer boğulursa, yargıçlar sanık masum olduğu için Tanrı'ya şükrederler.
If she sinks, the judges thank God for her innocence.
Ve şehir meydanındaki odun yığınında bir infaz daha gerçekleştikten sonra yargıçlar başka bir şehrin yolunu tutarlar.
And one pyre after another burns in the town square, until the judges will one day move on to the next town.
Cadıların cinneti ruhsal bir vebaya benzer, yargıçların gittiği her yeri harap eder.
The witch madness, like a spiritual plague, ravages wherever these judges go.
Yargıçların soruları ve Jeanne'ın cevaplarından oluşan tüm metinler.
the judges'questions and Jeanne's own answers have been meticulously recorded
Ve onun şaşırtıcı dramına tanıklık edebiliyoruz. Ortodoks teologlar ve güçlü yargıçlar karşısında, kendisini savunan, genç ve dindar bir kadının dramına...
and we are witnesses to a poignant drama - a young, faithful woman fighting alone against a band of blind theologians and skilled jurists.
Bırakalım da, buna yargıçlar karar versin, öyle değil mi?
I think I will let the judges decide that.
Yargıçları bulun!
Go and fetch the judges!
Mac Keefer, Sullivan'a neden 100 bin dolar ödedi? Savcılar, yargıçlar ve polis idaresine karşı elindeki politik silah ne?
Why did the notorious Mac Keefer pay Sullivan $ 100,000 in cash and what political sword does he hold over the trembling hands of district attorneys, judges and police officials?
Beyler, yargıçlar Fransız olacak, jüri Fransız olacak... mahkemedeki herkes Fransız olacak.
Gentlemen, the judge will be French, the jury will be French... everybody in the courtroom will be French.
İşte bunun için yargıçlar var.
That's what we've got judges for.
Saha yargıçlarının yaptığı resmi açıklamaya göre az önce koşulan yarışta 7 numaralı Diablo diskalifiye edilmiştir.
The judges have the following official announcement to make : ... in the race which has just been run number 7 Diablo, has been disqualified.
Yargıçlar da delirmiştir, polisler de.
Judges have gone mad and so have policemen.
- Yargıçlar işten başını kaldıramıyor.
The judges are buried in work.
Yargıçlar olmalı.
That must be the judges.
Bu rahiplerin ve yargıçların işi... ve onların işlerini yapmaya başlarsak onlar da bizden nefret edeceklerdir.
Priests and judges are in charge of that work, and if we start doing their work, they will hate us too.
Majestelerinin yargıçlarından biriyle böyle konuşmaya nasıl cüret edersin?
How dare you speak to one of His Majesty's judges like that, silly woman?
Artık yargıçların bizleriz ve bize cevap vermelisin.
We are your judges now and you must answer us!
Ama yargıçlarım olacak konumda değilsiniz.
But you are not fitted to be my judges.
Yargıçlar olarak bizi seni zincire vuruyoruz, çünkü kaçma cüretini gösterdin.
We, your judges, keep you chained because you've attempted to escape.
Yargıçlarım olduğunu söylüyorsunuz.
You say that you are my judges.
Söylediklerinden dolayı yargıçların seni ayıpladığı şeyleri geri alacak mısın, almayacak mısın?
Will you or will you not revoke all the acts to which your voices drove you and which where your judges have condemned?
Suçlarından dönmüşsün fakat biz yargıçlar imzaladığımız fermanla Joan, yani genellikle Bâkire olarak bilinen seni yalancı vahiy bildirimi konusunda suçlu bulduk.
You've returned to your crimes, therefore we the judges same decree that you, Joan, commonly called the maid, have been on the subject of your pretended divine revelations.
Yargıçlar nerde?
Where are the judges?
Yargıçlar bu tarz itirafları her gün pencereden dışarı atıyor.
Judges throw that sort of confession out the window every day.
Yargıçlarım hakkında hüküm verdi.
My judges have pronounced sentence upon you.
Ağlayanlar bile vardı, yargıçlar bile ağlıyorlardı.
Some of them cried, even the judges
Senato üyeleri ve yargıçlar, saatte 9.25 $.
A congressman and a judge are $ 9.25 an hour.
Altı avukat tutarım, yargıçları rüşvetlerim, ama boşanmam!
I'll get six lawyers, I'll bribe judges, but no divorce!
Yargıçları çağırın!
Summon the judges!
Yargıçları bilirsin, hiç zamanları yoktur. Hem seçimlerde iyice yaklaştı.
The judge's been busy, what with elections coming.
Bu dünyanın görkemli tanrılarına ve büyük kaptanlarına karşı kendi inandığı doğrulardan sapmayanlara senatörlerin ve yargıçların cüppelerinin altındaki bütün günahları ortaya çıkartıp yok edenlere, şan olsun!
Delight is to him... who, against the proud gods and commodores of this earth... stands forth his own inexorable self... who destroys all sin though he pluck it out... from under the robes of senators and judges!
Yargıçların öngörüsü olmadan, Kral affederse ne olur?
What good is the King's mercy without the foresight of judges?
Sanığı suçlu bulmanız halinde, yargıçlar heyeti merhamet tavsiyesi için meşgul olmayacak.
In the event that you find the accused guilty, the bench will not entertain a recommendation for mercy.
Dinleyin. " Dinledi yargıçların okuduğu hükmü,
" She had listened while the judges read,
Oh, o halde sen onun yargıçlara son sözlerini bilmiyorsun, o yargıçlar ki, onu sedece ölüme mahkum edecek olan bir gurup soyludan oluşmaktaydı.
Oh, then you're not familiar with his last words to his judges, a panel of Athenian noblemen who had just sentenced him to death.
- Galilei'nin yargıçları...
- Galilei's judges...
Galilei'nin yargıçları onun teleskobuna bakmadılar.
Galilei's judges wouldn't look in his telescope.
Beni yargıçlar tutukladı da.
Judges interest me.
Bütün yargıçlar birbirine benzer.
One judge is quite like another.
Yargıçlar buna tahammül edemez.
You sell used cars. The judges can't stand that.
Ama en kötüsü yargıçlar.
And judges are even worse
Yargıçları seçecek, hayır derneklerine yardımda bulunacak, operaları finanse edeceğim.
We're gonna elect judges, contribute to charities, finance operas.
Yargıçları tanıyor musunuz? Düşmanı tanımak gerek değil mi?
With whom else should I associate... if not with men of my own profession.
Yüksek mahkeme yargıçları buraya gelir mi?
You mean you've got high court judges coming here to see you?
Yüksek mahkeme yargıçları kendilerini iyi saklıyorlar.
Boy, the higher officials certainly keep themselves well hidden.
- Bu en küçük yargıçların bile en küçüğü. - Elbette öyle.
Among the judges that's the lowest of the low.
Yargıçlar ona resim yaptırır, çok nüfuzlu birisidir...
They all come to his studio to sit for their portraits. Nobody has more influence with the judges than Titorelli.
" Bu nedenle, ey yarğıçlar, ölüm konusunda neşeli olun,
" Wherefore, O judges, be of good cheer about death,
Ve O uluslar arasında yargıçlık yapacak birçok insana dersini verecek Kılıçlarını saban demiri olarak dövecekler ve mızraklarını kanca demiri yapacaklar...
And He shall judge among the nations... and shall rebuke many people... and they shall beat their swords into plowshares... and their spears into pruning hooks.
Biz en önemsiz yargıçları tanırız.
Naturally the judges I know all belong to the lowest rate.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]