Yasemin tradutor Inglês
435 parallel translation
Gardenyalar, yasemin ve kamelya.
Gardenias, pikake, and camellia.
Yasemin kokan sıcak rüzgarda beklemekten ve terlemekten başka ne yapılabilirdi?
What to do in a hot wind, smelling of jasmine except wait and sweat and prime the body to sweat more?
- "Yasemin kullanır." demişti.
- "She wears jasmine," he said.
Sonra birden hafif bir yasemin kokusu duydum.
Then, suddenly, I got a whiff of jasmine.
Dayaktan bayılmadan önce bir yasemin kokusu geldiğini hatırladım.
I remember there was a whiff of jasmine before I was knocked out.
Yasemin.
Jasmine.
Saçında yasemin kokusu varmış.
Had the smell of jasmine in her hair.
Martinelli'nin odasındaki yasemin kokusu yoğundur.
The smell of jasmine is strong in Martinelli's office.
Gece açan yasemin, ülkenin bu tarafında her yerde yetişir.
Night-blooming jasmine grows all through this part of the country.
Çok güzel, yasemin kokuları var.
It is lovely, the scent of jasmine.
Elinin titremesi yasemin dallarından kayarak bana kadar geliyor.
whether you will unhold the passion of you trembling.
Gözler için siyah sürme... alnı süsleyen güzellik benekleri için kırmızı toz... küçük, şirin şişelerde parfümler ve yasemin çiçeği...
Black mai for the eyes... red powder for beauty spots gracing the forehead... tiny bottles of perfumed oils andjasmine.
Yasemin kokusunun başını döndüreceği erkeklerden değil sanırım.
Why, I guess he's just not the type that goes for jasmine perfume.
# - Yasemin Washington.
- Jasmine Washington
Bu gerçek yasemin çayı.
You know something? That's real jasmine tea.
Yasemin çayı.
Jasmine tea.
Yasemin değil.
Jasmine does not.
Yasemin ve hanimeli.
Jasmine and honeysuckle.
Her zaman yasemin.
Still jasmine.
Benim yasemin çayını sevdiğimi de söylemiş olmalı. - Yasemin çayı efendim.
She probably also told you that I'm partial to jasmine tea.
- Yasemin.
Jasmine.
Bana Suriye'den elma Amman'dan şeftali, Halep'ten yasemin Mısır'dan limon kuru üzüm, mersin, papatya nar, beyaz güller minik tatlılar, hindistan cevizli halka kurabiyeler, şekerler kısa pastalar, puf pastalar şeker ve tütsü kehribar, misk ve bal mumu al.
Give me apples from Syria, peaches from Amman, jasmine from Aleppo, lemons from Egypt, sultanas, myrtle, camomile, pomegranates, white roses, little pastries, nutmeg ring cakes, sweets, short pastry, puff pastry, sugar and incense, amber, musk and candle wax.
bir kız küçük kutudan yasemin çayı al.
It`s a girl. Take the jasmine tea in the little can.
- yasemin çayını severim
- I Iike jasmine tea.
Bu yasemin.
This is jasmine.
Ama dediğine göre, üstlerinde ağır bir yasemin kokusu varmış.
But she said they smelled strongly of jasmine oil.
Yasemin yağı mı?
Jasmine oil?
Titrediğini hissediyorum, elinin titremesi bana kadar geliyor... -... yasemin dallarından kayarak.
I can feel the shaking of your hand come down along... this jasmine strand.
Şeyhimin mürekkebi her zaman yasemin kokar.
The master's ink always smells of jasmine.
Cholon'un dar sokaklarında... çorbayla kızarmış et... ve yasemin, toz, kömür ateşi kokuları içinde... bir Çin kasabasının kokusunda.
It's in Cholon... in the alleyways of Cholon... in the smell of soup, roast meat... jasmine, dust, charcoal fire... in the smell of the Chinese town.
Yasemin!
Jasmine!
Yasemin mesele sadece yasa değil.
Jasmine, it's not only this law.
Ama, Yasemin, sen bir prensessin.
But, Jasmine, you're a princess.
Yasemin bir koca seçmeyi reddediyor.
Jasmine refuses to choose a husband.
Prenses Yasemin.
Princess Jasmine.
Yasemin?
Jasmine?
Yasemin...
Jasmine...
Şimdi, Yasemin, şu talip işine dönecek olursak... Yasemin?
Now, Jasmine, getting back to this suitor business...
Ama Yasemin bütün o taliplerden nefret etti.
But Jasmine hated all those suitors.
Şansımız varsa, Yasemin'le evlenmek zorunda kalmazsın böylece.
If we're lucky, you won't have to marry Jasmine after all.
Yasemin bunu beğenecek.
Jasmine will like this one.
Kesinlikle eminim ki, ben de Prenses Yasemin'i beğeneceğim.
And I'm pretty sure I'll like Princess Jasmine.
Yasemin'in iyiliği için araya girmek zorundayım.
I must intercede on Jasmine's behalf.
Yasemin'e sakinleşmesi için biraz zaman tanıyın.
Just give Jasmine time to cool down.
Yasemin, onunla konuşmama bile izin vermez.
Jasmine won't even let me talk to her.
Yasemin, aslında bir lağım faresi olduğumu öğrenecek olursa hâlime güler.
If Jasmine found out I was really some crummy street rat, she'd laugh at me.
Prenses Yasemin?
Princess Jasmine?
Eee, Prenses Yasemin?
Uh, Princess Jasmine?
- Yasemin, özür dilerim.
- Jasmine, I'm sorry.
Yasemin?
Jasmine.
- Olmalısın da, Yasemin.
- You should be, Jasmine.