Yazmış tradutor Inglês
6,095 parallel translation
Aslında, George Lucas yazmış.
Actually, George Lucas wrote this one.
- Kızın adı Lina. Dans etme ve eve para gönderme üzerine yazmış.
Girl's name is lina, and she's writing about dancing and sending money home.
Kız korkmuş ve yalnız. Ailesine kişisel bir mektup yazmış.
She was scared and lonely, and she wrote a personal letter home to her family.
- BlueBell'i en alta yazmışlar.
They put BlueBell last, man. That's right.
Soruşturmayı yapan dedektifler kumar borcundan dolayı olduğunu düşünmüşler ama göçmen bir Fars, blogunda ölümünün politik bir suikast olduğunu yazmış.
Same as Julian Afkhami. Detectives who were investigating thought that he was killed over gambling debts... but a blog written by a Persian émigré maintained that his death was a political assassination.
Laura böyle yazmış.
Laura wrote that.
Bir sürü makaleler yazmış.
She wrote a lot of articles.
Esaret altında yazmış olması mümkün.
It's possible they were written under pretense.
Princeton'da birinci sınıftayken... Anne Frank'in Günlüğü'nün... Anne'i elektirkli bir el süpürgesinin canlandırdığı versiyonunu yazmıştım.
Well, my freshman year at Princeton, I wrote a version of The Diary of Anne Frank, where Anne was played by an upright Oreck vacuum cleaner.
- Bu raporu kim yazmış?
Who wrote that report?
Cahili yanlış yazmış.
Look at that... misspelled illiterate.
"Düşünceli" yi, "Düşüncesiz" yazmış.
She spelled "considerate" as "inconsiderate"
"Katlanılır" ı, "Katlanılamaz." yazmış.
and "tolerable" as "intolerable."
Birileri yanlış yazmış olmalı.
Somebody must have written it wrong.
Kartı Latince yazmış.
He wrote the card in Latin.
Sence annem Angie'nin katledilişini günlüğüne yazmış mıdır?
- Wait. Do you think my mom put Angie's murder in her journal?
- Bunu kim yazmış?
- Who wrote this?
Arkadaşı Simon Bricker'i tanıtmak için yazmış.
He wrote to introduce his friend Simon Bricker.
- Ayrıca şunu da yazmış.. Hayatın için endişe ettiğin dönemde...
- She also wrote to me of a time when you feared for your life.
Eğer haklıysam, eski analistimiz sırlarını görünmez mürekkep ile kollarına yazmış, ve öldükten kısa bir süre sonra, biri morga girip, o sırları almak için bedenini parçalamış.
If I'm right, our former analyst inscribed secrets onto his arms in invisible ink, then shortly after his death, someone broke into the morgue, dismembered him in order to obtain those secrets.
"Rüzgâra Karşıyı" arabada kakasını yaparken yazmış mesela.
"Against the Wind" was him pooping'out of a car.
Bayan D bu emaili şehirden kaçtığı gece yazmış, ama asla göndermemiş.
Mrs. D wrote that email the night that she escaped town, but she never sent it.
Bunu kime yazmış olabilir?
Who would she have written that to?
Bayan D kaybolduğu gün bu e-postayı yazmış ama göndermemiş.
Mrs. D wrote that email the night that she skipped town, but she never sent it.
Tarih damgasına göre annen karakolda görüldükten iki saat sonra bunu yazmış.
That time stamp means that your mother wrote that 2 hours after the last time anybody saw her at that police station.
Bayan DiLaurentis bunu öldüğü gece karakoldan dönünce yazmış.
Mrs. DiLaurentis wrote this the night that she died after she got back from the police station.
Sitede biyografin var. 3. sınıf psikoloji öğrencisi olduğunu yazmışsın.
Well, on the web page there's a bio. You say you're a third-year psych major.
Sonra Dillon Spor Salonu'nun karşısında oturduğunu ve bir gün spor yapmaya başlayacağını yazmışsın.
And later you say you live across from Dillon Gym and one of these days you're gonna start working out.
Örneğin, bugün gazetecilik yapan bir vatandaş Jimmy Kimmel'in dün gece West Hollywood Soho House'da açık şekilde sarhoş göründüğünü yazmış.
For instance, in a post today a citizen journalist tells us that Jimmy Kimmel was visibly intoxicated last night - at the Soho House in West Hollywood.
En azından kampanyacılara notları yazmış adamı çağırabilirdin.
At the very least you could get the guy who wrote the talking points.
Ondan bir şeyler satın almak istediğini söylemiş, ama "sazan" yazmış balık ismi gibi.
She told him that she wanted to purchase something from him, except she wrote "perches," like the fish.
Karım mı yazmış bunu?
Did my wife-write that to you?
Seni nereye yazmış bak.
See where he's got you billed?
Tarih böyle bir şeyi yazmış mıdır sence?
Has that ever happened in the history of ever?
Francis, sağ çıkamayabileceğini yazmış.
Francis, she writes that she may not survive.
- Öyle yazmış.
- That's what he says.
Onu "Lady Macbeth" olarak yazmış olman pek bir tuhaftı.
You know, it's odd that he wrote her as "Lady Macbeth."
Kardeşim sana mektup mu yazmış?
My sister wrote you a letter?
İlişki durumuna bekar yazmış.
Status single.
Paulie G. ona sakso çektiğin bir sahne mi yazmış?
Paulie G. Wrote a scene where you blow him?
İddiasına varım, kızdan kurtulmak için öteki aile yazmış bizim isimlerimizi.
I bet that other family put our names down in order to get rid of her.
- Çizelgenizde öyle yazmıyor.
That's not in your chart.
Hayır, doğru yazmış.
No, she didn't.
- Eğer kalemin yazmıyorsa... şurada çok havalı bir kalem var.
- Well, there's a very fancy pen over there if yours isn't working.
- Vasiyette böyle yazmıyor.
- That's not in the will.
Üzerinde isim yazmıyor ama Camden Town'dan gelmiş.
There's no name on it but it comes from Camden Town.
- Tabelada öyle yazmıyor.
That's not what the sign says.
Ama sicil kaydınızda yazmıyor.
But it's not on your permanent record.
Sanırım olay şöyle olmalı CIA'de çalıştığım orada yazmıyor, çünkü gizli bilgi.
Oh, you know what it must be? My CIA work isn't on there because it's classified.
Annen öldüğü gece yazmış.
Your mother wrote this the night that she died.
O izinde ellerini cebime atabileceğin yazmıyorsa kendini yasa dışı arama ve gasp suçu hakkında bir konuşmanın içinde bulursun.
Unless that warrant says you can stick your hand in my pockets, you're gonna find yourself in a conversation about illegal search and seizure.