Yazıyorum tradutor Inglês
4,288 parallel translation
Irak'ta geçen bir kitap yazıyorum.
I'm writing a book set in Iraq.
Sana bir doz antibiyotik yazıyorum, bulaşıcı bir hastalık olduğu için, insanlarla yakın temastan kaçın.
I'm going to give you a shot of antibiotics to help, but it's very contagious, so avoid close contact with others.
Mesajlarımı telefona konuşarak yazıyorum da.
I-I've been speaking my texts lately.
Hayali bir tanıdığa yeni kulaklıklarımın ne kadar harika olduğunu anlatan bir mektup yazıyorum.
I'm writing a letter to a fictitious acquaintance telling her how great my new headphones are.
Çiçekçime çok sert üsluplu bir mail yazıyorum.
I'm writing a strongly-worded e-mail to my florist.
Çeki kime yazıyorum?
Um, who do I make the check out to?
Melissa Young hakkında bir yazı yazıyorum.
I'm writing a piece about Melissa Young.
Silahın Namlusu Partisi hakkında bir kitap yazıyorum.
I'm writing a book on the Gun Barrel Party.
Belki kitap yazıyorum?
Maybe I'm writing a book?
Yengeçlerin üzerine yazıyorum.
Writing on crabs.
Sürekli mesaj yazıyorum ama telefonun diğer ucunda kimse yok.
I'm constantly texting, and there's no one at the other end.
" Sevgili Lily. Bu mektubu yazıyorum çünkü bir hata yapıp...
See, " dear Lily, I'm writing because I made a mistake
Aslında bir kitap yazıyorum.
Actually, I'm writing a book.
Penisilin için bir reçete yazıyorum.
I'm writing you a prescription for penicillin.
Tony Gillingham'a mektup yazıyorum.
I was writing to Tony Gillingham.
Ama şuraya yazıyorum, onu da yapar.
But mark my words. He will.
Peki, Gizli Noel Baba çekişimize sizi, Red'i, Norma'yı, Gina'yı ve Alex'i yazıyorum.
Okay, so, for Secret Santa, I've got you guys, Red, Norma, Gina, I'm putting Alex in.
" O kadar tahrik oldum ki bu mektubu zar zor yazıyorum.
" I can barely write this letter I get so turned on.
Buraya yazıyorum, Delta Küpleri bunun cezasını çekeceksiniz!
Mark my words, Delta Cubes, you'll pay for this!
Endişelerini bir kenara yazıyorum.
Your concerns... are duly noted.
Sana bir şarkı yazıyorum.
So I wrote you a song.
" Sevgili Brick, ne kadar üzgün olduğumu sana anlatamam, bu yüzden onun yerine bu notu yazıyorum.
( sighs ) "Dearest Brick, " I can't tell you how sorry " I am, which is why
Bu geceki açıklamamı yazıyorum.
I'm writing my statement for tonight.
Not defterime yazıyorum.
I'm checking my datebook.
Sensiz o kadar yalnızım ki geceleri uykusuzum günlüğüme senin hakkında yazıyorum ve şövalemde senin resimlerini yapıyorum.
And I'm so lonely without you. I just lay awake at night, and I just write about you in my journal, and I paint pictures of you on my easel.
Robin'e evlilik yeminimi yazıyorum ama çok derin ve büyüleyici olsun istiyorum.
I'm writing my vows to robin, But I want them to be profound and inspiring,
Size tekrardan Blues efsanesi Kanayan Diş Murphy'e yaptığınız holografik istismarı kınamak için yazıyorum.
'Once again, I write protesting your holographic exploitation...'of blues icon Bleeding Gums Murphy.
Muhtarla Jiao Shengli'yi şikâyet etmek için disiplin kuruluna yazıyorum.
I am writing to the disciplinary committee... to file a complaint against the boss and Jiao Shengli.
- Bunu da borcuna yazıyorum.
- I'm adding this to your tab.
Ben de yazıyorum.
I write too.
- Ben gerçekten yazıyorum ama.
- Oh, I really do write.
Simli kalemimle, günlüğüme tekrar tekrar "Oliver'ı seviyorum" yazıyorum.
I'm scribbling in my diary with my sparkly pen "I love Oliver" over and over again.
California'daki banka soyguncuları hakkında bir kere okuduğum bir yazıyı hatırlıyorum.
You know, I remember reading this article one time... All right, now kick it over! ... about the bank robbers out in California.
Şey, Kenneth'e bir şey satmaya çalış, mesela, ne bileyim, bir dişçi yazıhanesiyle ilgili bir program arsız hijyenistin şöyle şeyler dediği... " 30'uma basıyorum...
Well, so pitch something to Kenneth, like, I don't know, a show about a dentist's office where the sassy hygienist says things like,
Bir yerel hekim hakkında kısa yazı hazırlıyorum.
I'm doing a piece on a local surgeon.
Umarım, hakkımızda yazılıp çizilenler için... İnanamıyorum.
Now I hope that this puts an end to any specu... unbelievable.
Şimdi, bana bak, şu an seninle konuşuyorum ve yeni kriptolama yazılımının mimarisini tasarlıyorum.
Now, look at me, I am talking to you and I am designing the architecture for new encryption software.
Şarkı yazıyorum.
♪ Tell me what went wrong, baby ♪
Bak, yaz boyunca beni tekrar aramamanı anlıyorum.
So look, I get why you haven't called me back all summer.
Yeğenim Christopher'a Machiavelli tarafından yazılan "Prens" kitabımın kopyasını bırakıyorum.
"To my nephew Christopher, " I leave my copy of'The Prince'by Machiavelli.
Şu an sadece komik şekilli harflerle yazılmış komik isimli yemeklere bakıyorum.
Well, I'm just staring at funny-named foods with funny-shaped letters.
Bana yazmasını bekleyeceğim, el yazısını tanıyorum.
I'll expect her to write and I'll know her hand.
Geçen geceki gibi, Miles hakkında Wallace'in çoğunluk görüşünü yazıyordum,... sonra ne yapıyorum ben diye düşündüm.
You know, like last night, I was writing Wallace's majority opinion on Miles, and I thought, what am I doing?
Varsayıyorsunuz ki, sizin gibi, ben de romantik olarak ilişkim olan birini tanıyor ve anlıyorum, ama ne yazık ki, ben siz değilim.
You assume that, like you, I know and understand the person I'm romantically involved with, but... unfortunately, I'm not you.
- Bir piyes yazıyorum.
I'm writing a play.
Gerisini okuyamıyorum. Ama size şunu diyebilirim ki bu John Dee'nin yazısı.
The rest I cannot read, but I can tell you it is the script of John Dee.
Bir yerde, bir şekilde, inanıyorum ki bu konuşmanın yazıIdığı kişi bu kelimeleri duymuş durumda ve kızına bakarak gülümsüyor.
YOU KNOW, SOMEWHERE, SOMEHOW, I DO BELIEVE THAT THE MAN THIS SPEECH WAS WRITTEN FOR HAS HEARD THESE WORDS
Jenny, bu notun yarısının nasıl olup da yanlış yazılabildğini anlamıyorum git bir yazım denetiminden geçir.
Jenny, I don't understand how half this memo could be misspelled... just run it through a spell-check.
Bu yazıyı gerçekten senin yazdığına inanamıyorum.
No. I can't believe you wrote all those things.
- Yorum yaz.
Post a comment.
Yazını okumaya can atıyorum.
'Looking forward to reading you.'