Yemeyeceğim tradutor Inglês
609 parallel translation
- Kal-chi, hadi ye. - Yemeyeceğim.
Hey, Galchi, eat.
Ben yemeyeceğim.
We're not eating.
Uzun bir süre. 8'e kadar yemek yemeyeceğim.
A long while. I'm not dining till 8 : 00.
8'e kadar da yemeyeceğim.
I'm not dining until 8 : 00.
Bu arada, akşam yemeği evde yemeyeceğim.
And by the way, I shan't be dining at home tonight.
Kesinlikle yarın Londra'da seninle öğle yemeği yemeyeceğim ve şimdi de iyi geceler dileyeceğim.
I most certainly shall not have luncheon with you in London tomorrow... and I shall say good night now.
Bir hücrede oturup kafayı yemeyeceğim.
I'll never sit in a cell and go stir crazy.
- Yemeyeceğim.
- I won't do it.
Yemek yemeyeceğim.
Oh, I won't have any lunch.
Geri götürebilirsin, bir lokma bile yemeyeceğim.
Take it back to the kitchen. I won't eat a bite.
Hayır yemeyeceğim!
No, I'm not!
Fazla yemeyeceğim Charles.
Only time for a snack, Charles.
Şimdi yemeyeceğim.
No, I'm not going to eat now.
Joe, sen yemezsen ben de yemeyeceğim.
Joe, I'm not going to eat If you don't eat.
Yemeyeceğim.
I won't eat it
- Yemeyeceğim.
- l won't eat.
Bu akşam yemek yemeyeceğim.
Hmm. I will not sup tonight.
Bu çamuru yemeyeceğim.
I ain't gonna eat this slop.
Akşam yemeği yemeyeceğim.
Going without dinner.
Evde yemeyeceğim.
I won't be home for dinner.
Gaz yapan fasulyeden yemeyeceğim.
I'm not having any gas-causing beans.
Yemeyeceğim!
No!
Yemeyeceğim.
I won't eat
Vallahi bir daha dana eti yemeyeceğim.
I promise that I'll never eat veal again.
Üzgünüm, ben bir şey yemeyeceğim.
- I'm sorry, I couldn't eat a thing.
Gübreyi kürekle atacağım, Taras, ama onu yemeyeceğim.
I will shovel manure, Taras, but I will not eat it.
Yarına kadar yemek yemeyeceğim.
I shall not eat again until tomorrow.
Bu akşam yemeyeceğim.
I'll give dinner a miss tonight.
- Öğle yemeğinizi burada yemez misiniz? - Hayır, burada yemeyeceğim.
will you lunch here?
- Seninle yemeyeceğim.
- I'm not eating with you.
- Açarım ama yemeyeceğim.
- I'll uncover it, but I won't eat it.
Yemek falan yemeyeceğim!
I'm not having any dinner!
Ben yemeyeceğim.
We're having dinner with them tomorrow night.
- Elini yemeyeceğim ki.
- Ain't gonna eat his hand.
Yemeyeceğim işte!
I won't eat, I won't!
Ben yemeyeceğim.
I won't...
Beni bir gün yemeğe davet edersen kesinlikle içinde yumurta olan bir şey yemeyeceğim.
If you ever invited me to dinner, I sure wouldn't order an omelette!
Senin gibi konuşan biriyle yemeyeceğim.
I'm not gonna eat with somebody that talks to me the way you do.
Sağ ol yemeyeceğim.
Thanks, I won't eat. You won't eat?
"Sınıfta yemek yemeyeceğim." yaz.
"I will not eat in class."
Söz veriyorum, "F" ile başlayan hiçbir yemeği yemeyeceğim.
I won't eat any food that begins with the letter "F," like chicken for instance.
- Yemeyeceğim.
- I won't eat.
- Asla domuz eti yemeyeceğim.
- Won't never eat pig meat.
Onu yemeyeceğim! Senin yediğini görmeden tek bir ısırık bile almayacağım!
I won't eat it until you eat it first.
Bir şekilde? O tabaktakini yemeyeceğim, sorduğunuz buysa. Durun!
I'm not eating that one, if that's what you mean.
Yemeyeceğim?
I've got to eat the food?
Onu yemeyeceğim, merak etme.
I'm not going to eat him.
Yemeyeceğim!
I won't eat!
Yemeyeceğim.
I won't eat.
Bu akşam akşam yemegini yemeyecegim ve erken dönecegim
I'm going to skip dinner tonight and turn in early.
Bir daha asla balık yemeyeceğim.
Certainly not eels.