English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ Y ] / Yeri gelmişken

Yeri gelmişken tradutor Inglês

369 parallel translation
Yeri gelmişken şunu açıklığa kavuşturayım.
I'm going to tell you this because I think it would be best to set things straight.
Yeri gelmişken, belki bize kısaca kendinizden bahsedersiniz.
Speaking of that, perhaps now you'll tell us... a little bit about who you are.
Yeri gelmişken, 20 doları peşin almam gerekiyor.
- A cigarette?
Yeri gelmişken, ülkedeki en iyi adam.
Incidentally, the best man in the country.
Yeri gelmişken, aşkım, benim şarkıdan ne haber?
By the way, darling, how's my song coming?
Yeri gelmişken, onları kendi paramla satın aldım. Bana 55 sent borcun var.
Sure, I bought with my money and I should 55 cents.
- Yeri gelmişken şefin oğlun için ne dediğini biliyor musun?
- By the way... do you know what the chief says about your son?
Yeri gelmişken belirteyim, bu itiş roketin etrafındaki havadan oldukça bağımsızdır.
That kick is independent of the air around the rocket.
Yeri gelmişken ; Sukeyemon haber verdi kız kardeşime para vereceğini söylemişsin.
Speaking of which, Sukeyemon told me you'd offered my sister some capital.
Yeri gelmişken, Bir mektup aldım burada.
Holy smoke, I'm really on the boil! I got the mail here.
Oh, yeri gelmişken, bana bir iyilik daha yapar mısın?
Oh, incidentally, will you do me one more favor?
Yeri gelmişken, Bay Donaldson, geçimin için ne yapıyorsun?
By the way, Mr. Donaldson, what do you do for a living?
Yeri gelmişken, kendine biraz daha şarap doldur.
Incidentally, do pour yourself some more wine.
Oh, yeri gelmişken, Bay Martin, bu daire boş mu?
Oh, by the way, Mr. Martin, is this flat occupied?
Yeri gelmişken, para ağacımın beni kötü etkilediğini düşündüm ve onu sattım.
By the way, I thought my money tree was a bad influence on me. So I sold it.
Oh, yeri gelmişken, Warren'ları akşam yemeğine çağırdım.
Oh, by the way, I asked the Warrens over for dinner.
Yeri gelmişken, beni kim önerdi?
By the way, who recommended me?
Yeri gelmişken, siz muhtemelen benim Alfred Hitchcock olduğumu düşünüyorsunuz.
By the way, you probably think I'm Alfred Hitchcock.
Yeri gelmişken,
By the way,
Yeri gelmişken, Çavuş, buna ne ad veriyorsun?
Incidentally, Sergeant, what do you call this thing?
Oh, yeri gelmişken.
Oh, by the way.
Yeri gelmişken, Kamera mağazası işini iyi başardığın, bence.
By the way, I thought you handled that camera-store job very intelligently.
Yeri gelmişken söyleyeyim, tenisi daha eğlenceli kılacak bir cihaz icat ediyorum.
By the way, I'm inventing a device that should make tennis much more enjoyable.
Yeri gelmişken, son reklam kültürel değişimin bir parçası olarak Rusya'ya gönderildi.
By the way, that last commercial was one which was sent to Russia as part of a cultural exchange.
Yeri gelmişken, daha fazlasını hak edebilirsin, fakat saymanın defterleri kontrol etme fırsatı oluncaya değin bunu bilemeyiz.
Incidentally, you may be entitled to more, but we won't know that until the accountant has a chance to check over the books.
Oh, yeri gelmişken, sadece tüp gitti.
Oh, by the way, it's just a tube.
Yeri gelmişken, programımıza "Be senin..."
Incidentally, we call our program
Yeri gelmişken, tatilde ufaklık ne olacak?
And what about our kid during vacation?
Hazır yeri gelmişken, Max, Bayan Bertholt ile ilgili makaleni çok beğendim.
Incidentally, Max, I admired your article on Mrs Bertholt very much.
- Yeri gelmişken efendim.
By the way, sir.
Yeri gelmişken, paranı aldığında başka bir şey yapacaksın.
By the way, when you get your money, get her another operation.
Sana ben göz kulak olacağım Perico. Yeri gelmişken şunu da söyleyeyim.
I'll take care of you Perico, I thought I'd tell you this now that I have the chance.
Yeri gelmişken, geri döndü, kentte bulunuyor, onunla konuştum, bana mavi keçi derisinden eldivenlerle birlikte mavi yün bir giysi giydiğini söyledi.
She's back in town, by the way And I spoke to her, and, uh, she told me your wife was wearing a blue wool dress with blue kid gloves
Oh, yeri gelmişken, giderken ışıkları söndür.
Oh, by the way, when you leave, turn out the light
Yeri gelmişken, tebrikler.
By the way, congratulations
Yeri gelmişken, sizin cerrahi teknikleriniz geri kalmış bilgisayarlarınızda nasıl çalışıyor?
By the way, how do your surgical techniques work on retarded computers?
Yeri gelmişken onun için de sağolun.
Thank you, by the way.
Yeri gelmişken, tüm bu bahaneler son derece güvenilmezdir.
Though all these subterfuges are very unreliable.
Asıl yeri gelmişken, siz bütün madenciler rezil insanlarsınız.
Speaking of which all you mine-owners are a despicable lot.
Yeri gelmişken dövmeli bölge yazın vücudu soğutmaz.
Yet the tattooed area won't cool the body in the summer.
Yeri gelmişken...
By the way...
Yeri gelmişken, efendim, atışınıza karışmadan önce,
By the way, sir, before I interfere with your swing,
Yeri gelmişken, o sarmaşık zehiri idi.
Incidentally, that was poison ivy.
Oh, yeri gelmişken, öğle yemeği zamanında da otelden sıvıştığını gördüm.
Oh, incidentally, I saw you slip out of the hotel at lunchtime too.
Yeri gelmişken, Güvenlik Şefi olarak görev yaptığınıza göre,
By the way, now that you're the acting Security Chief,
Yeri gelmişken, Bandajı kontrol ettim.
By the way, I checked out the wrapper.
Yeri gelmişken, gelen iki ziyaretçiyle ilgili olarak...
By the way, regarding the ttwo visitors we just had...
Bu arada yeri gelmişken uyguladığın metotlardan hoşlanmıyorum.
Speaking of which, I don't much like your methods.
Ki, yeri gelmişken, tanıdığım her kadından daha iyi yapıyorsun.
Which, by the way, you do better than any woman I've known.
Yeri gelmişken, öyle abartıldığı gibi bir yer değil.
Highly overrated by the way.
Yeri gelmişken... babanın hesaplarını inceliyordum.
Incidentally...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]