Yerim tradutor Inglês
6,258 parallel translation
Gidecek hiçbir yerim yok çünkü kendi halkım beni öldürmeye çalışıyor.
I've got nowhere to go because my own people are trying to kill me.
Başka birinin bedenindeyim, kendi halkım beni öldürmeye çalıştığı için gidecek hiçbir yerim yok.
I'm in somebody else's body. I've got nowhere to go, my people are trying to kill me.
- Kendi yerim var.
I have my own place.
Her zaman kocamla yerim.
I eat it with my husband all the time.
- Olur, yerim.
Thank you.
Gidecek başka yerim yok.
I've nowhere else to go.
Gidecek başka bir yerim olsa giderdim ve teyzemi de yanımda götürürdüm.
If I had somewhere else to go, I would and I would take my aunt with me.
Evliliğim dağılıyordu, gidecek yerim yoktu ; böylece ev arkadaşı olduk. Kızımı da götürdüm.
As my marriage was breaking down, and I was really stuck without anywhere to go, we became roommates, and I brought my daughter over.
Eğer kafayı yersen, ben de yerim.
Well, if you're going crazy, I'm going crazy.
Hey, dinle, uyku tulumumda biraz ekstra boş yerim var.
Hey, listen, I got a little extra room in my sleeping bag.
Başka gidecek yerim yok.
I had nowhere else to go.
George's County'de, gözlerden uzak bir bölgede kalınabilecek yerim var.
I got a place up in prince George's county, off the grid.
Yemek yerim, uyurum ve hayat kurtarırım.
I eat, and I sleep, and I save lives.
Beş dakika içinde gelmezsen, senin sandviçini de yerim.
You ain't back in five minutes, I'm eating your sandwich.
- Seninkini ben yerim.
I'll eat your lobster.
Hayır, et yerim.
No, I eat meat.
Yeterince boş yerim var.
I got plenty of room.
Benim yerim orası.
It's where I belong.
Bu yüzden hemen şimdi, ailene çeki düzsen veriyorsun. Çünkü burası benim yerim değil.
[Voice breaking] So right now, you are going to fix your family because it is not my place.
Gidecek bir sürü yerim var.
I've got plenty of places to go.
O zaman sadece balık yerim.
Then I'll just eat fish sticks.
Her yerim titriyordu ama sana ulaşamadım. Ne yapayım, herkesi aradım ben de.
I was shaking all over but I couldn't get to you.
Her yerim şişti.
It's all puffy.
Her yerim acıyor.
Everything hurts.
Yeni dünyamda senin için yerim var.
There is room for you in my new world.
Sorun şu ki, ne bir arabam, ne param ne de uçacak bir yerim vardı.
The problem is that I had no car, no cash and no place to fly to.
Hatta Judith'in mamasını yerim daha- -
I would rather have Judith's formula- -
Hepsi benim yerim.
They're all my seats.
Gidecek hiçbir yerim yok.
I have nowhere else to go.
Her yerim kaşınıyor ve sanırım... ilk reglimi geçiriyorum.
I'm itchy everywhere and I think I might be getting my period for the first time.
Dubai'de sığınacak yerim var zaten.
I already have safe haven in Dubai.
- Her zaman çatallar yerim.
- I always eat with a fork.
Sadece gizli bir yerim var ve saklayacağım şeyleri oraya koyuyorum.
But I just... I have a hiding place, and that's where I hide stuff.
O bir dolar için her şeyi yerim diyor
But I did meet a guy named "The Goat,"
Hâlâ bir kardeşe yerim var.
I still have room for a little one.
- Senin yerin nasıl? - Benim yerim mi?
What about your place?
Reklam yapan biri değilimdir ama konuyu açtığına göre yolun aşağısında kendi yerim var.
Well, I ain't the promoting type, but since you brought it up, I got my own spot down the road.
Orası beni yerim.
That's my chair.
Ben de sabahları hep omletli pirinç yerim.
Even the omelet rice. I can even eat 3 meals a day with it, no problem.
Ne olursa yerim.
I'm happy with anything.
Başka gidebilecek bir yerim mi var?
I've got nowhere else to go, do I?
Ve benim yerim transgender evlerin olduğu...
And, you know what, I belong in an LGBT home where...
Yakında buradan çıkacağım ve gidecek hiçbir yerim yok.
I'm getting out soon and I got no place to go.
O halde bir biftek ve üzeri hafifçe yanmış böbrekli turta yerim.
- ALL RIGHT, THEN... I'LL HAVE A STEAK, KIDNEY PIE WITH THE CRUST JUST EVER SO SLIGHTLY BURNT.
Gidecek başka yerim yok.
- I had nowhere else to go.
Yerim değiştirilecek.
But I'll get replaced.
Ben burada yerim.
Uh... I'll eat here.
Kurşunu sen yiyeceğine ben yerim.
It's better I get shot than you...
Senin için bu kurşunu yerim.
I'll take this bullet for you.
- Benim kanayacak başka yerim var.
Now go someplace else to bleed.
İyi, daha fazla yaraya yerim kalmadı.
Good, I can't take any more scars.