Yeğen tradutor Inglês
335 parallel translation
- Müsrif yeğen!
Hey, the prodigal nephew. Huh?
- Yeğen!
- Nephew!
Çünkü biz sadece dayı ve yeğen değiliz, bu başka bir durum.
Because we're not just an uncle and a niece. It's something else.
Biz herhangi bir dayı yeğen değiliz, ne yaparsam yapayım.
You said yourself we're no ordinary uncle and niece, no matter what I've done.
Tabii en tatlı yeğen de benim.
Of course, you've got the nicest nephew in the world, too.
Günaydın yeğen.
Morning, nephew.
Birkaç dolar verebilir misin, yeğen?
Couldn't spare a few dollars, could you?
İçsene yeğen.
Have one, nephew.
Eve dönmek polisi aramak ve öksüz bırakılmış bir yeğen rolü oynamaktan başka bir şey kalmamıştı.
I had nothing else to do but return to the house, call the police and act the part of the bereaved nephew.
Üstünü ört. 00 : 09 : 10,100 - - 00 : 09 : 12,000 00 : 09 : 06,912 - - 00 : 09 : 09,946 İşte size sadık bir yeğen.
Cover up, cover up.
Bayan French, kocanızı bir oğul ya da sevdiği bir yeğen olarak görmeye başlamıştı.
Clearly, she had come to look upon your husband as a son or favourite nephew.
Bir kaç yıl içinde yeni yeğen-şoför arabasıyla hava atar... Ve manken sevgili Helen'in mücevherlerini takar.
In a few years, the nephew-chauffeur will make off with the car and the latest model will wear Helen's jewellery.
İşleri yapacak kimse yok. Sadece bir sürü yeğen var.
Nobody left to do business with but a bunch of nephews!
Şu lanet yeğen nerede kaldı?
Where the devil is that nephew of mine?
Amca ile Yeğen kayalarının arkasında.
Behind the Uncle and Nephew rocks
Yerel halk onlara Amca ile Yeğen diyor.
The locals here call them Uncle and Nephew
Çocukken Amca ile Yeğen kayasından düştü.
As a boy he fell from the Uncle and Nephew rocks
Biri görse onu yeğen beni yabancı sanır.
One would say that he is the nephew and I am the stranger.
Bu yeğen nereden çıktı?
Good morning. Listen, what about this nephew?
- Yeğen mi?
- Nephew?
Bir yeğen olarak mı doğmalıdın?
Let at least him stay with you.
Annem de hep "Yeğen ne zaman geliyor?" diyor. Yaşlılar nasıldır bilirsin.
"This niece, when is she coming".
- Yeğen mi ücret mi?
- Nephews or the price?
Yeğen Charlie?
Nephew Charlie?
Yeğen Charlie ara sıra ufak tefek tavsiyelerde bulunsam kabullenmezlik etmezsin değil mi?
Nephew Charlie, Now, you wouldn't take it unkindly if every now and again... I was to offer you some little odds and ends of advice, would ya?
Yeğen, dosyanı okudun mu hiç?
Nephew, did you ever read through that file of yours?
- Buna ne dersin Yeğen?
What do you say to that, nephew?
Yeğen, derler ki kahraman kendi ölümünü hayal edemez, bu yüzden kahramandır.
Nephew, they say that... Heroes can't imagine their own death, and that's why they're heroes.
Yeğen, gerçek şu ki sen kendini beğenmişin tekisin.
Nephew, the truth is you are full of yourself.
- Yeğen, umarım seyahate engelin yoktur.
- Yes, sir. Well, nephew, I hope you're not adverse to traveling.
Bu durumda Yeğen onu yumuşatmak için peşin olarak 25,000 Dolar ver.
Well, in that case, nephew, You give him $ 25,000 in advance to soften him up.
Yeğen, 96 saatin var.
Nephew, you got 96 little hours.
Mesele bu değil Yeğen.
That's not the point, nephew.
Ayağa kalk Yeğen.
Stand up, nephew.
Yeğen, tekrar hazır olduğunda haber ver.
Nephew, tell me when you're ready again.
Canını sıkan bir şey var Yeğen.
Something's bugging you, nephew.
Yeğen, istihbarat ve casusluk hakkında okulda sana ne öğrettiklerini bilmiyorum.
Nephew, I don't know what they taught you in the classroom... About intelligence and espionage.
Yeğen Yorgi dersini ne kadar iyi çalıştığını öğrenme zamanı geldi.
Nephew Giorgi, The time has come to find out just how well you have learned your lesson.
Aferin Yeğen.
Bravo, nephew.
O nedir? Sensin Yeğen.
That's you, nephew.
- Hayır Yeğen. Silahlı birini yakalarlarsa, adamın hiç umudu olmaz.
If they take a man with a gun, he ain't got a hope in hell.
- Hayır değil Yeğen.
Now, it'll work.
Hepsi planlandığı gibi Yeğen.
He had terminal cancer.
Yeğen!
Hey, nephew!
- Neşelen Yeğen.
- Buck up, nephew.
Yeğen, kasabaya gitmeni istiyorum.
Nephew, I want you to go to town.
Unutma Yeğen, arkanı kollayacak hiç kimse yok, aman dikkat et.
Remember, nephew, there is nobody guarding your rear, so watch it.
İyi iş Yeğen, hapisten kurtardın beni.
Nice work, nephew, getting me sprung.
Amerikalı gibi İngilizce konuştuğumda bir şeyler oluyor. Erkek yeğen tabii.
Nephew.
YeĞeN İyi Seyirler!
Yoohoo!
Yeğen?
Nephew?