Yr tradutor Inglês
3,080 parallel translation
Sana bu işten sıyrılman için bir yol sunuyorum.
I'm giving you a chance to come clean.
Young Rubicam'in kâgit torba bombardimanini okudun mu?
Did you read about YR's paper bag drop?
- Biz de tam Young Rubicam'e gülüyorduk.
- We were just laughing about YR.
Hayir Young Rubicam'in yarasini ovdugumuz birazcik tuz.
No, it's the little salt we rubbed in YR's wound.
Young Rubicam'i hedef alan özel bir igneleme.
It was some private Barb directed at YR.
Young Rubicam ilanini görmüsler.
They saw the YR ad.
( Adam ) : Onlardan biri Sam'e birinci sınıf bir sıyrık atmış.
One of them gave Sam a first-class scratch.
Yani battle'daki ana fikir, the dozens dediğimiz bu olaydan sıyrılıp öne çıkmaktı, bu yüzden de sözlü olarak rakiplerine saldırırdın ve rakibin de sözlü olarak sana saldırırdı ta ki biri pes edip başka biri katılmak isteyene kadar,
So the idea of battling, coming out of this tradition called the dozens, where you verbally attack your opponent and your opponent verbally attacks you until somebody breaks down and either wants to fight, cries, whatever it is,
İyiyim, sadece bir sıyrık.
"I'm fine, it's just a scratch."
Ayrıca zemin atıkları ve kabuk parçaları içeren bir çok sıyrık ve yara var.
Also multiple lacerations and abrasions with pitch residue and bark particles.
Köpeklerden ve kasırgalardan sıyrılıp Washington'un bok fırtınası içine döndüğüm için çok memnunum.
I am glad to be off dogs and hurricanes and back in a good old Washington shit storm.
Sadece bir sıyrık yeterli.
And just a scratch was enough.
Sadece bir sıyrık!
It's a scratch!
Her şeyden sıyrılamazsın.
You can't fuck your way out of everything.
Şu ana kadar sıyrıldım.
I have so far.
Çok fazla evcil hayvanı var sadece ve şu hayvanlarla ilişkiye girme işinden sıyrılmaya çalışıyorum.
And I wouldn't mind, it's just she's got a lot of pets and I'm trying to kick the whole bestiality thing.
Kabuğundan sıyrılmasını sağlayacağım.
Bring her out of her shell.
Bu çıkmazdan sıyrılabilmek için ekstra getiriler kullanmaya başladık.
We can use the extra profit to dig ourselves out of this hole.
Yaptıklarından sıyrılacakmışsın gibi.
Like you get some pass for what you've done.
Küçük bir sıyrık için neden kızımla çiçek toplamama engel olduğunuzu söyler misiniz?
Someone want to tell me why I got cut short flower-picking with my little one on account of a flesh wound?
Kimse taşaklarıma vurup bundan kolay kolay sıyrılamaz.
Nobody kicks me in the balls and gets away with it.
Bunun gibi birisi nasıl sürekli tutuklanmaktan sıyrılabilir?
So how does a guy like this keep getting cut loose?
Biz bir şekilde sıyrılırız sonra şirket iflas eder.
They'd skim off the cream, then the company'd go bankrupt.
Hafif sıyrıklar, fakat dahi çocuğumuz yara bandı ve'bactine'almak için acile gitmiş.
Superficial wounds, but the genius went to the emergency room to get some Bactine and a band-aid.
Öylece oturup bundan sıyrılmalarına izin veremeyiz.
We can't just sit here and let them get away with this.
- Bayağı kötü bir sıyrığı vardı.
- It was scratched up pretty bed.
Bir sağlık hizmetleri yöneticiliği öğrencisi, kırık cam batmış ve hayaları hafifçe sıyrılmış askerler için depoyu bir sığınağa çevirecekti.
A health care administration student, who turned the storage room into a sanctuary for soldiers with broken glasses and lightly grazed testicles.
Bıçak yaralanmasından kaynaklı çok sayıda yara izi var. Hatta kurşun sıyrığı bile var.
He has scars from numerous knife wounds and even has a bullet graze.
Birkaç kesik ve sıyrık.
A few cuts and scrapes.
Adam parmaklarından sıyrılmayı alışkanlık edindi. Zafer kazanacağından nasıl bu kadar emin oluyorsun?
The man has the usual to escape from you, which ensures your victory?
Eğer kendini iyi hissettirecekse ihtiyar Wendell'in sadece sıyrığı var.
Hey, man, if it makes you feel any better, old Wendell just had a flesh wound.
Üstüne kan bulaşan, ısırılan ya da sıyrığı olan var mı diyorum?
I mean, if anyone has gotten any blood on themselves, or has been scratched or bitten?
Sadece bir sıyrık.
Nothin'but a scratch.
Aslında pek de sıyrık sayılmaz.
It's not a scratch.
Sadece bir sıyrık.
It's just a scratch.
Sadece bir sıyrık.
It's just a flesh wound.
Sol böbrekte ezik ve sıyrıklar aynen Victor'ın söylediği gibi.
Contusions and lacerations on the left kidney, just like Victor said.
Nasıl sıyrıldın o işten?
How'd you dodge that bullet?
Ve birbirimizden nefret ediyorduk ancak nete girerek tüm önyargılardan sıyrıldık ve aslında birbirimize ne kadar uygun olduğumuzu keşfettik.
And hated her, and she hated me. But by going online and stripping away all the preconceived notions, we were able to find out that we were actually very compatible.
Sadece sıyrık var.
It's just a graze, man.
Sadece sıyrık var.
It's just a graze.
Kalabalığın içinden sıyrılıyorsunuz.
You stand out in a crowd.
Belki teke tek konuşunca, saçmalıklardan sıyrılırız sanıyordum.
I thought, maybe, me and him, one on one, cut through the bullshit.
İşin içinden nasıl istersen öyle sıyrıl ama, beni bu oyuna karıştırma.
Just keep me out of your...
Bu şekilde sıyrılamayız.
We got that.
Basının çenesini kapayıp bu işten sıyrılmanı ben sağladım.
The trouble I had to go through to shut up the press
Planladığımız gibi, bu işten sıyrılmasını kesin olarak engelleyeceğiz.
Proceed as planned
sadece küçük bir sıyrık... şuna bak hele... yaygaracı!
just a little scratch... and look at him now... fuss pot!
Bakın, bu sıyrıklar o zaman oldu.
Look, that's how I got these.
Ve o sıyrıkların oluşma sebebi muhtemelen Fred'in canını kurtarmaya çalışıyor olmasıydı.
And more than likely you got those scratches because he was struggling for his life.
Sadece bir sıyrık. Alo?
Hello?