Yurttaşlar tradutor Inglês
565 parallel translation
Prenses Cornelia gelmeden önce, yurttaşlarımızın üstündeki ayıbı temizlemeliyiz!
Before Princess Cornelia arrives, we must cleanse the shame of our fellow men!
Bütün yurttaşlarımız için koruma sağlayacağız, sadece şehir içinde ya da sorunlu denilen bölgelerde değil.
( Mark ) We will provide protection for all our citizens, not just those in the inner city or in the so-called problem areas.
Kanada'ya geçiş yapma niyetinde. İnancını yitirmiş yurttaşların da yardımını alacak.
She intends to cross into Canada, with the help of some of the more disenchanted citizenry.
Bir Kızılderili'yle bir kilometre yürüyemeyen göbekli, medeni yurttaşlar.
They're pot-bellied, civilized citizens... ... who couldn't walk a mile with an Indian.
Yurttaşlar, duydunuz mu?
Compatriots, have you heard?
Ekselansları, bu mükemmel adada size bazı şikayetleri olan muhtelif yurttaşlar bulunmakta.
Your Excellency, there are diverse citizens of this sovereign island... who come before you with complaints.
Gemiyi ele geçiren cesur yurttaşların partisi olmalı bu.
It must be that some brave party of citizens captured the ship.
Bu tezgahınız için sizi kutlarım, yurttaşlar ama size yalvarırım, sizden rica ederim bana ne yaparsanız yapın, Charles Darnay'e kıymayın.
I congratulate you on your ruse, citizens but I beg of you, I implore you no matter what you do to me, spare Charles Darnay.
Yurttaşlar, sanığı çok iyi tanırım.
Citizens, I know the prisoner well.
Yurttaşlar, 18 yıl boyunca,... Bastille'de anlatılamayacak işkenceler yaşadım.
Citizens, for 18 years I suffered unspeakable tortures in the Bastille.
Bu hayatta benim için önemli olan tek şey, yurttaşlar yalnızca kızımın mutluluğu ki bu şu anda sanığın ellerindedir.
There is very little left for me in this life, citizens only my daughter's happiness which is now in the hands of the prisoner.
Bakınız yurttaşlar... Dr. Manette'in Bastille'deki acıları ve bunların sebebi.
Look, citizens the record of Dr. Manette's sufferings in the Bastille and the cause of them.
- Yurttaşlar, oylayın.
- Citizens! Vote.
Mahkeme başkanı, cumhuriyetin yurttaşları sanık için idam talep ediyor.
Citizen president, the citizens of the republic demand the death of the prisoner.
Yurttaşlar!
La patrie!
Ama yurttaşlarımın İngiltere'ye yaptıklarını gördükten sonra, Norman olduğum için.
But it's a shame that I'm a Norman after seeing the things my fellow countrymen have done to England.
Pskov ve Novgorod'un iyi yurttaşları!
Good citizens of Pskov and Novgorod!
Sizlere bu gerçekleri ispatladıktan sonra siz 12 kişilik sadık, zeki mert yurttaşların Adam ve Matt'i cinayet sebebiyle suçlu bulacağınızı umuyorum.
And... when I have proven these facts, gentlemen... I expect you... as 12 loyal, intelligent... red-blooded citizens... to find Adam and Matt Clay... guilty of murder.
Bütün namuslu yurttaşlar, yoksulları dar gelirlileri, açları korumak için elimden geleni yapacağımı biliyorlar.
The decent, ordinary citizens know that I'll do everything in my power to protect the underprivileged, the underpaid, and the underfed.
Alman yurttaşların kalbi acıyor çünkü binlerce günahsız kadın ve erkek ölüyor sizin aptallığınız yüzü...
The hearts of the German people bleed that innocent men and women have to be killed because your stupid....
Kendi yurttaşlarını iyi bilirler.
They always know their nationals.
Yurttaşlar, Moskova yoluyla kasabayı terkedin!
Citizens, leave the town by the Moscow road!
Yurttaşlar zevkten çılgına döndü!
The citizens have gone wild with joy!
Biliyorsunuz, Alman yurttaşları için sokağa çıkma yasağı var.
Well, I must go back now. There's a curfew for German civilians, you know.
Yurttaşları onu göreve uygun bulursa, fakir bir adamın bile vali olacağını düşünen bir köylüydü o.
He was a country boy who thought even a poor man can be governor... if his fellow citizens find he's got the stuff for the job.
Milattan önce 5. yüzyılda bir zorbanın yönetiminde zulüm çeken Atina yurttaşları onu sürgüne gönderdiler.
In the 5th century BC the citizens of Athens, having suffered under a tyrant, managed to banish him.
Yıllar sonra paralı askerlerden kurulu ordusu ile zorba geri döndüğünde aynı yurttaşlar ona şehrin kapılarını açmakla kalmadılar hükümet üyelerini idam ederken onun yanında durdular.
When he returned years later with an army of mercenary, those same citizens not only opened their gates for him, but stood by while he executed members of the League of Government.
Vergimizi ödeyen yurttaşlarız!
We're taxpaying citizens.
Yurttaşlarım!
Countrymen!
Romalılar, yurttaşlarım sabırlı olun sözüm bitinceye kadar!
Romans, countrymen, be patient till the last!
- Yurttaşlarım...
- Good countrymen.
Sevgili yurttaşlarım, bırakın tek başıma gideyim. Benim hatırım için Antonius'la kalın.
Good countrymen, let me depart alone, and for my sake, stay here with Antony.
Dostlar, Romalılar, yurttaşlar, kulak verin bana!
Friends, Romans, countrymen, lend me your ears.
Ah, o ne düşüştü o, yurttaşlarım!
O, what a fall was there, my countrymen!
Durun yurttaşlarım!
Stay, countrymen!
Ama dinleyin yurttaşlar, beni dinleyin önce!
- Yet hear me, countrymen! - We'll mutiny! Yet hear me speak!
Dayanın yine de yurttaşlar, başınızı dik tutun!
Yet, countrymen, O yet hold up your heads!
Benim için önemli olan Custoza'da yurttaşlarımın bugün yaşanan savaşı kaybedeceklerini bildiğim halde kazanmış olmalarıdır.
What matters to me is that my compatriots won a battle today in a place called Custoza, when I know that they are going to lose the war. And not just the war.
Yurttaşlar ne dedi?
What say the citizens?
Aziz Catesby, lütfen Dük Hazretlerine gidiniz ve benimle birlikte, Belediye Başkanı ile yurttaşların da burada olduğunu, kendisiyle tüm ülkenin menfaatine ilişkin son derece acil ve önemli konularda görüşmek istediğimizi bildiriniz.
Return, good Catesby, to the gracious duke. Tell him, myself, the mayor and citizens... in deep designs in matter of great moment... no less importing than our general good... are come to have some conference with His Grace.
Sayın Lordum merak ediyor, önceden haber vermeden, böyle ordu gibi yurttaşları peşinize takıp burada niye toplandınız diye.
He wonders to what end you have assembled... such troops of citizens to come to him.
İşte, size büyük saygı ve sevgi duyan yurttaşlarınızın şiddetli ısrarları karşısında, onlarla birlikte,...
For this, consorted with the citizens... your very worshipful and loving friends... and by their vehement instigation -
Kabul buyurun, Sayın Lordum, yurttaşlarınızın dileği bu.
Do, good my lord. Your citizens entreat you.
Hadi, gelin yurttaşlar.
Come, citizens.
Dövüşe, kahraman yurttaşlar!
Fight, bold yeomen!
Ve siz, Atinalılar siz dünyanın başkentinin yurttaşları, siz onun kültürünün temsilcileri siz ileri gelenler, elçiler, Pers'te Darius'la hala işbirliği içinde bulduğum sizler babama karşı da böyle davranmıştınız Atina'nın desteği için bizim yanımızda rehin olarak kalacaksınız.
And you, Athenians, you citizens of the capital of the world, you representatives of its culture, you dignitaries, emissaries, whom I find in Persia still conspiring with Darius as you did against my father, you will be held with us as hostages for Athens'fickle favours.
Senin yurttaşların?
What about your countrymen?
"yurttaşlarından birini anmış oldu."
"one of this community's most beloved citizens."
Ve böylece, güzel kentimiz ve güzel yurttaşlarımız adına,
And so, on behalf of our fair city, and our fair citizens,
Tüm yurttaşları sadakatle babam Grandük Charles'ın yönetimini benimsemeye çağırıyorum. Krallığın huzuru için bu gerekli. İmza, Nicolas.
I do hereby adjure all citizens of the realm to unite loyally and wholeheartedly under the regency of my father, the Grand Duke Charles for the settled peace of the kingdom.
Yasalara uyan, sadık yurttaşlar
Drunken rabble you are, but I'll be back!