Yüzeye tradutor Inglês
1,785 parallel translation
Yüzeye yeterince yaklaşmamız yeter, böylece McKay ve Griffin'i kesici ekip ve kurtarma dalgıçlarıyla çıkarabiliriz. Güzel.
We just have to get near enough to the surface so that we get McKay and Griffin out with a cutting team and rescue divers.
Yani eğer yüzeye yakınlaşabilirsem o zaman acil durum vericisi o kadar okyanusu aşmak zorunda kalmayacak.
Well, not fly, but I could surface. I mean, if I get close to the surface, then the emergency transmitter won't have to penetrate so much ocean.
Yüzeye yönelir yönelmez sizinle tekrar temasa geçeceğiz.
We'll contact you as soon as we head back to the surface.
Yüzeye eriştiğim anda senin gitmeni umuyorum.
I trust you'll be gone by the time I reach the surface.
Direk yüzeye doğru bir delik açacağım düz bir çizgide uçurabileceğimi varsayarak eğer.
Blow a hole straight up to the surface, assuming I can get it to fly in a straight line.
Suda gölge gördünüz mü, Belki de, yüzeye yakın bir karaltı?
Did you see any shadows in the water, maybe, some dark shape breach the surface?
Magmayı yüzeye çıkarmanın anlamı olmayacak.
That will mean nothing. ... bringing hot magma to the surface.
O halde kompresör botu açar, biz de yüzeye çıkarız, tamam mı?
Okay, so the compressor is gonna inflate the life raft and then we go up. Wait!
Rich, yüzeye çıkacağız.
Rich, we're gonna go back to the surface.
Daha önce emekliye ayrıImalıydım, ama yüzeye çıkabilmemiz riskli oldu.
I would've retired earlier, but the restoration's been tricky.
3 boyutlu bir kişiyi alıyor ve kenarında onu 2 boyutlu bir yüzeye dönüştürüyordu.
Taking a three dimensional person and turning them into a two dimensional surface on its edge.
Yüzeye çıkardığında ona ciddi bir gelir sağlayacaklardı, , ve gizemimizi de çözeceklerdi
When brought to the surface they would bring Stefano considerable financial reward and they would also solve our mystery,
Geceleri, yüzeye çıkar ve ölü yaprakları toplarlar.
And at night, they come to the surface and collect dead leaves.
Asla yüzeye çıkmazlar fakat heyelana uğramış bölgelerde bazen yuvalarına rastlayabilirsiniz.
They never come to the surface, but in places where there's been a small landslip, you can sometimes find their burrows.
Höyük sakinleri zamanlarının çoğunu toprak altında ya da yüzeye yakın geçirir.
The mound's inhabitants spend most of their time close to or below ground level.
Dişiler yüzeye doğru yükselmeye başlıyor ve erkekler nehir boyunca yukarı aşağı uçarak onları arıyor.
The females begin to rise to the surface and the males fly up and down the river searching for them.
Bu ağı örmek için, biri ötekinin altında iki düz yüzeye gereksinim duyar saksılığın altını seçmesi de işte bu yüzdendir.
To make it, she needs two flat surfaces, one beneath the other, and that's what she's found underneath the plant holder.
Yüzeye geldiği an, biri yerini belirleyiverecek. Saat 12 yönünde. Beş veya altı tekne.
The paradox of the Andes is that the closer they are to the sun, the colder it becomes.
Gece olunca yüzeye yükselen bu mineralce zengin akıntı Galapagos'a doğaüstü şeyler getirir.
As night falls this mineral-rich upwelling brings the supernatural to Galapagos
Böylece yağdan hafif olduğu için kokain kristalleri yüzeye çıkar.
Cause cocaine crystals to rise to the top because they are lighter than the oil.
Havaya ihtiyacınız olursa yüzeye çıkabilirsiniz.
If you need air, you may surface.
Yüzeye çıkmadı.
He didn't come up.
Yüzeye çıktıklarında onları vuracağız, tamam mı?
- Shoot them if they come back up.
Sandık yüzeye çıkmasını engellemiş.
The chest kept the body from floating up.
Su yüzeyi o kadar yüksek ki bazen yer altındaki şeyler yüzeye çıkıyor.
The water level is so high that sometimes things in the ground will rise back up to the surface.
İzlerde, metal parçaları var. - Yüzeye kadar erimiş.
There's metal in the skid marks melted to the pavement.
Evrenin çekirdeğindeki kayalar, yüzeye yaklaşıyorlar, binlerce yılda oluşmuş buzu eritiyorlar.
Super-heated rock from Earth's core is surging to the crust, melting ice built up over thousands of years.
Bir şekilde bu hidrojen sülfür yüzeye giden yolu buluyor.
Somehow this Hydrogen Sulfide's... making its way to the surface like a low-level blowout.
Duygularını bir süre bastırabilirsin ; ama bir şekilde tekrar yüzeye çıkacaklar.
You can keep your emotions down for a while, but somehow, some way, they will come out ;
Yüzeye çıkmamız gerekmiyecek.
No need to leave for the surface.
Hadi, artık yüzeye çıkalım.
Come on let's get to ground level.
1957'de devriyeye başladıklarından beri buzun altında seyrediyorlar ve yukarı bakan radarlarıyla kalınlığını ölçüyorlardı çünkü sadece 105 cm, ya da daha az kalınlıktaki yerlerde yüzeye çıkabiliyorlardı.
Since they started patrolling in 1957, they have gone under the ice and measured with their radar looking upwards to measure how thick it is because they can only surface in areas where it's three and a half feet thick or less.
Yüzeye çekiyormuyuz?
Do we bring for top?
Yüzeye çekiyormuyuz?
Do we bring upward?
Yüzeye çıkman gerekiyor.
You have to get to the surface.
Arzuları hiçbir zaman yüzeye çıkmayabilir.
Their desire may never really rise to the surface.
Ama eğer yüzeye çıkarsa, kendilerine daha fazlası var mı diye sorarlar, neden buradayım, hayatın anlamı nedir, nereye gidiyorum, ben ölünce ne olacak, ve bu soruları sormaya başlarlar... sinir krizi geçiriyor olabilmeleri algısıyla flört edip etkileşime geçmeye başlarlar.
But if it does rise to the surface... and they ask themselves if there is something more... or why am I here what is the purpose of life... where am I going what happens when I die... and they start to ask those questions... they start to flirt and interact... with the perception that they may be having a nervous breakdown.
Filodaki her gemide yüzeye gitmeyi isteyen, bunun için yalvaran insanlar var.
Every ship in the fleet has people begging, pleading, demanding they get time down on the surface.
Unutmayın, yüzeye oldukça yaklaşacağız.
Remember, we are going very low to the surface.
Pegasus'a, hazırlık için yer ekiplerini yüzeye göndermeleri mesajını yollayın.
Send word to the Pegasus to launch their initial ground team onto the surface.
Bay Woolsey, adamlarım sizi ve arkadaşlarınızı yüzeye çıkaracak. Güvenli bir yere götürecek. Durum kontrole alınana kadar buradan mümkün olduğunca uzağa.
Mr. Woolsey... my men will escort you and your people to the surface, get you to a safe location, get you as far away from here as possible until this situation is contained.
Bu arada bizi yüzeye siz götüreceksiniz.
In the meantime, you will take us to the surface.
Saldırgan damarların ve arterlerin yüzeye en yakın olduğu yerler olan bilekler ve gırtlaktan uzak durmuş.
The unsub avoided areas of skin on the wrist and throat, areas where the veins and arteries are closest to the surface.
Ceset birkaç gün sonra yüzeye çıkmış. Ölüm sebebiyse kesici cisim travması.
Yeah, the body surfaced only a couple days later, and the C.O.D. was... sharp force trauma.
Biriken gazlar onu yüzeye çıkarana kadar sadece birkaç gün suda kalmış.
You know, she was only in the water a couple of days before the gases brought her up.
Debra yüzeye çıkmış Melissa ise yerinde kalmış.
Debra floated up, but Melissa stayed put.
Yüzeye vuranlar, onlarda artış var mı?
Floaters... you had any more?
Tekrar yüzeye çıkmak zorunda olmadığımızı hayal etsene,... güzel olmaz mıydı?
Just imagine, we'd never have to surface again Wouldn't it be nice?
Ama arada bir yaramaz, yüzeye çıkar ve saldırır.
But every once in a while, one of them goes rogue, comes to the surface, attacks.
Tamam, tatlı tarafın yüzeye çıkıyor.
Okay. Sweetness bubbling to the surface.
Yani cesetler 25 Kasım'la 9 Aralık arasında suya atılmış. Yoksa yüzeye çıkarlardı ve buz cesetlerin etrafında oluşurdu.
Bodies went into the water between November 25th and December 9th or they would have resurfaced and ice would have formed around them.