Yüzlercesi tradutor Inglês
418 parallel translation
Yüzlercesi, sürekli olarak Amerika'nın batı sahilini Patagonya'dan, Orta Amerika'ya oradan da doğruca Alaska'ya kadar sıradışı bir kaviste patlamaktadır.
Hundreds of them are continually erupting in an extraordinary arc that runs up the western coast of the Americas from Patagonia, through Central America and right up to Alaska.
- Yüzlercesi var.
- Hundreds of them.
Buradaki, üzerinde yürüdüğümüz bu kireç taşı zeminde bu fosil ammonitlerden yüzlercesi var.
That's the thing, in this limestone pavement here we've just walked over there are hundreds and hundreds of these fossil ammonites.
Yüzlercesi, tabii.
Hundreds of them, sure.
Bu şeyler esrarengiz ve gizemli gözükür... binlercenin yüzlercesi bela ve tutku arasında... toplanmaya rehberlik eder.
These things appear enigmatic and mysterious... that hundreds of thousands would be led to assemble... amidst calamity and passion.
Binlerce savaşçının yüzlercesi için... sonuçta daha fazlaydı.
For hundreds of thousands of fighters... it was ultimately more.
Renkli, canlı, karmaşık, gürültülü... Kazbah'ta bu yapılardan yüzlercesi binlercesi vardır.
Colorful, dynamic, multifaceted, boisterous, there's not one Casbah but hundreds.
Hayatın boyunca bu çocuklar ve yüzlercesi için bir kahraman oldun.
See, you've been a hero to these kids and hundreds of others, all through your life.
Ölüyorlar, yüzlercesi!
They're dying! Hundreds! Get a woman to help.
Yüzlercesi hayatını kaybettikten sonra kuduz bir köpek gibi vuruldu...
Shot down like a mad dog after hundreds had lost their lives.
Leydim, düşman uçakları geliyor. Yüzlercesi.
Milady, enemy planes over the coast, hundreds of them.
Bağdat'ta her gün yüzlercesi ölüyor.
Hundreds die in Baghdad every day.
Çünkü yüzlercesi ölüyor ve ben bunun için hiçbir şey yapamam.
Because hundreds die and I can do nothing about it.
Tavan arasında da daha yüzlercesi var yüzbaşı!
And there are hundreds more up in the attic, Captain!
İlk başlarda bir tanesi bile çok fazlayken, bir alıştın mıydı yüzlercesi bile yetmez.
One. One's too many, and a hundred's not enough.
Oyalanacağın yüzlercesi olacak.
You'll have hundreds hanging around -
Her gün yüzlercesi.
Hundreds of them every day.
Yüzlercesi.
Hundreds of them.
Ama Arizona'ya doğru yola çıkmadan önce... şunu bilmelisiniz ki, bugüne dek o paraya el uzatan 21 kişi öldürüldü... yüzlercesi de farklı şekillerde canından oldu.
But before you leave for Arizona... you ought to know that 21 men have been murdered grabbing for that dough... and hundreds more have died in other ways.
Tucsos'un yüzlercesi olacak.
Tucsos will have hundreds.
Sen ve yüzlercesi... ben de dahil.
You and a hundred others. Me, too.
Daha yüzlercesi olmalı.
There must be hundreds more.
Napoli caddelerinde yüzlercesi vardır.
There are hundreds of them in the streets of Naples.
Onlar yukarıda şu tepelerdeler, yüzlercesi.
They're up there in those hills, hundreds of them.
Seninki gibi bir okula karşılık böyle yüzlercesi var.
- For every school like yours there are hundreds like this one.
Yüzlercesi orada kıpırtısız duruyor hepsi bu yöne bakıyor, bekliyor.
Hundreds of them standing there, dead still all looking this way, waiting.
Yüzlercesi olmalı!
There must be a hundred head of them!
Yüzlercesi, binlercesi uygun adım daire çiziyorlar.
Hundreds of them. Thousands of them marching around in circles.
Onlarcası, yüzlercesi, binlercesi, bitmek bilmeyen bir insan, hayvan ve bir o kadar sığır, sel halinde, Sfenks Bulvarı'na aktı.
By tens, by hundreds, by thousands, unending streams of man and beast and burden, and even very much cattle, poured into the Avenue of Sphinxes.
yüzlercesi arasından görünüşü, zerafeti, duruşu ve sevimliliği için seçtik.
chosen from hundreds for her appearance, her grace, her poise,... and her ineffable charm.
Yüzlercesi denizde olmalı!
They'll be hundreds of'em in the water.
Yüzlercesi sınır dışı ediliyor.
Hundreds are being deported.
Karımın her yerine sülük koydu yüzlercesi kanını emdi ama hâlâ hasta.
He has covered my wife with suckers a hundred leeches sucked her blood, but she her condition is the same.
O yaz çok kurak geçmişti ve zaten yüzlercesi susuzluktan ölmüştü.
And the turnaround down in the spring, when the crick dried up and they all died!
Buradan yüzlercesi geçiyor.
Many a time.
Senin silahın yok, ama bizde yüzlercesi var.
You are unarmed and there are hundreds of us.
Tabii ki.Burada yüzlercesi var.
Lions? Sure. There are hundreds up here.
Baba, yüzlercesi vardı.
Daddy, there were hundreds of them.
Burada gördüğün askerlerden yüzlercesi öldü. Kadınları ise şu an köle.
Every soldier that you see here was once a hundred, and their women are now slaves.
Becket benim düşmanım... Bu beşeri dünyada... bir hain ama... aynı annesinin ona öğrettiği gibi çırılçıplak, yalın bir adam. Senin gibi yüzlercesi eder madam, tacın ve mücehverlerin gibi yüzlercesi!
Becket is my enemy but in the human balance traitor that he is and naked as his mother made him, he's worth 100 of you madam, with your crown and your jewels and your august uncle the emperor into the bargain.
Hatta hatta amcan İmparator August gibi yüzlercesi! Onunla savaşmak zorunda kaldım ve şimdi onu ezdim ama... en azından benim için iyi olduğunu düşündüğü ne varsa... cömertçe bana verdi. Ama sen bana, vasatlığınla başa çıkma çabalarım haricinde... hiçbir şey vermedin.
I'm forced to fight him now and crush him but at least he gave me with open hands everything that is at all good in me, and you have never given me anything but your copping mediocrity and your everlasting obsession
Yüzlercesi vampirizm kültü tarafından esir edilmişlerdi.
Thousands had been enslaved by the obscene cult of vampirism.
Çok hızlı zıplıyorlardı ve yüzlercesi, binlercesi vardı!
Hopping, like very fast, and hundreds and hundreds!
Yüzlercesi bir yandan girdimi, diğer taraftan sürekli küller çıkabilir dışarıya.
Hundreds fed into one side, ashes streaming out the other.
20.000 veri kasetinden birini seçebilirsiniz. Yüzlercesi koleksiyona yeni eklendi.
You may select from more than 20,000 verisim tapes, several hundred of which have only recently been added to the collection.
Şu evde yüzlercesi kaldı.
They had hundreds of kids in that house.
Diğer yüzlercesi gibi.
So did hundreds of other companies.
Benim fabrikam ve diğer yüzlercesi.
My factory and hundreds of others like it.
Yüzlercesi ile yattım.
I had hundreds of them.
Yüzlercesi...
Hundreds...
Yüzlercesi var!
Hundreds of them