Yıllık tradutor Inglês
12,800 parallel translation
Yaklaşık yarım milyon yıl boyunca, buradaki ayılar Kuzey Kutbu'nun yıllık belirgin mevsimsel değişimine uyum sağladı.
Over almost half a million years, these bears have adapted to the Arctic's dramatic annual changes of season.
Bunlar en az 20 yıllık.
These are from over 20 years.
Yüzlerce yıllık tarihin altını üstüne getirmiştir.
Turned over hundreds of years of history.
İşin aslı, bunca yıllık savcılık hayatımda bundan daha lanet bir delil görmedim.
In fact, in all my years of prosecuting, I never seen a more damning piece of evidence.
İki yıllık sevgilindi hiç önemli olmadığına beni ikna edemezsin.
He was two years, you can't convince me he never mattered.
Bu güzel kurumun 12 yıllık itibarının tarafınızca lekelenmesine izin vermeyeceğim.
I will not let the 12-year reputation of this fine institution be besmirched by you!
Bir şişe 10 yıllık viski alabilir miyim, eğer varsa.
Can I have a bottle of 10-year whiskey, if you have it.
120 yıllık kış uykusu, aileni veya arkadaşlarını bir daha göremeyeceğin anlamına gelir.
A 120 years space hibernation means you never see your family or friends again.
Dinle. Haftaya burada yıllık bağış etkinliğimizi düzenleyeceğiz. Katılmalısın.
Hey, listen, next week we're having our annual charity event here at the house.
Altı yıllık basketbol koçum az önce istifa etti, ilgilenir misiniz?
My sixth grade basketball coach just quit. You interested in the position?
Annemin yıllık çağrısı bana yumurtalıklarımı emeklilikten çıkarmam gerektiğini hatırlattı.
The annual phone call from mum reminding me to take my ovaries out of retirement.
50 yıllık bir süre boyunca vahiy tarafından satılan ve satılan yarım düzine mülk.
Half a dozen properties bought and sold by revelation over a 50-year span.
Şunu söylemeliyim ki millet, 40 yıllık eğitim hayatımda en sevdiğim öğrenci o oldu.
I gotta tell you folks, after 40 years as an educator, he is my favorite student.
Yıllık maaşıma iddiaya girerim bu akşam başkanı öldürecek.
I'll bet you a year's salary he kills the president tonight.
Yıllık fotoğrafları yanında mı?
Have you got those yearbook photos?
Sonunda 5 yıllık cezam iyi halden 26 aya düştü.
In the end, I did 26 months down from five years for good behavior.
20 yıllık aldatmadan sonra bir anda lanet bir dürüstlük elçisi oldun.
Twenty years of deception, all of a sudden, you're the pope of honesty.
Her neyse, bir yıllık müzakereden sonra, Boşanma sona eriyor.
Anyways, after a year of negotiation, your divorce is finalised.
15 yıllık karısının...
... his wife of 15 years.
29 yıllık evliyim her zaman çok kolaydı da diyemem.
I've been married 29 years, and it hasn't always been a walk in the park.
Onu 40 yaşındaymış gibi düşün Jimmy kalan 19 yıllık tecrübeyi sana bedava veriyoruz.
Think of him as a forty-year-old, Jimmy, we'll throw in the other nineteen years free of charge!
Nehri bu 100 yıllık bir fotoğraf
That's Ferris Creek. This picture is over a hundred years old.
Evet, ölenler için falan görmezden gelme konusunda bir yıllık vade bitimi veriyorum.
Yeah, I have a one-year expiration date on freebies for the dead and dying.
10 yıllık evli bir çiftin bir ay içinde neden iki romantik tatile çıktığını merak ediyorum sadece.
I'm curious why a couple who've been married 10 years would take two romantic holidays in the space of a month.
Kaç yıllık bunlar?
How old are these?
30, belki 40 yıllık.
30, maybe 40 years.
AEY'nin geriye dönük üç yıllık mali kayıtlarını uydurduk.
We had to fabricate AEY's accounting going back three years.
- Bu 900 yıllık bir savaş raporu.
- This is a 900 years old batte report.
- 900 yıllık bir savaş raporu.
- A 900 years old battle report.
Millete bu şeyi 20 yıllık parçalarla çalıştırdığını söyleyeceksin.
You gonna tell the suits you're running this on a 20-year-old part?
işte burada sorun şu ki burada bu numara... 30 yıllık amortismana dayanıyor... değil mi?
Okay, so, that's it, the problem here is that this number here... Is based on a 30-year amortization... When you wanted a 20, right?
10 yıllık işten sonra, malzeme topluyorsun.
After 10 years of cleaning, you pick stuff up.
Beş yüz yıllık bir kehanet, sen günlerini etrafta tekmeler savurarak kasabada koşturup tavşanlara beşlik çakasın diye mi gerçekleşti yani?
A 500-year prophecy fulfilled so you could spend your days kicking butt... and running through town high-fiving bunnies?
18 yıllık evliliğini gördüm.
I saw your marriage for 18 years.
Ama bana inan. 16 yıllık insan kaynakları tecrübem var. Joneslar çok hoş, sıradan yurdum insanı.
And take it from me, somebody who has had 16 years of human resource experience, that the Joneses are perfectly nice, normal, everyday people.
40 yıllık bekleyişin ardından nihayet maceram bana doğru geliyordu.
After four decades of waiting, my adventure finally came knocking.
1 yıllık maaşım.
That's a year's salary.
Sana bu görev için 3 yıllık kontrat teklif ediyoruz.
And we offer you a three-year contract.
Ve yirmi yıllık meslek hayatımda Cassie'nin durumuna benzer, başarıyla tedavi edemediğim akıl hastası olan tek bir hastam oldu.
And in twenty years of psychiatry I've only had one patient suffering from a dementia similar to Cassie's who I wasn't able to successfully treat.
39 yıllık hayat, 10 yılı hapishanede.
39 years of life, 10 in jail.
20 yıllık imtiyazdan sonra, 5 yıllık acı ve şimdi acının ne demek olduğunu bildiğini düşünüyorsun.
Five years of pain after twenty of privilege, and now you think you know something about suffering.
5 yıllık görevimizin 3 yılı dolmak üzere.
A little over 3 years of our 5 year mission.
On iki yıllık asa taşımacılığı.
Twelve years of baton.
Bu, Antonio Pope Vakfının yıllık bağışı.
It's the Antonio Pope Foundation's annual fundraiser.
" büyük bir baraj yıkılmış gibi olur, Süratle Hertfordshire'a ulaşırlar.
" it'll be as if a great dam has broken, and they'll reach Hertfordshire swiftly.
Üç yıldan kısa süre sonra çocuğunla oynuyor olacaksın.
In less than 3 years you'll be playing in the park with your son.
Demek oluyor ki Dima'yı Birleşik Krallık'a ulaştırdığımız zaman ailesi için bir ayarlama yapabilirim.
It means that once we get Dima back to the UK, I'll be able to make a case for the family. They'll kill them.
İyi teknedir bu, bizi kıyıya ulaştıracaktır.
It's a good boat, she'll get us through.
Onu teşhis edeceksin, edene kadar da bu olay sana yıkılmış durumda.
You'll identify her. Until we do that, that shit is on you.
Madem böylesi bir hayal kırıklığıyım evden ayrılırsam üzülmezsin o halde.
Well if I am such a disappointment. I don't suppose you'll be sorry if I leave home.
Bu duvarların ardında nasıl bir hazinenin saklı olduğunu bilseydim, sana diyeyim, o kapıyı uzun zaman önce kırardım!
Had I known what treasures awaited within these walls, I would've broke down that door a long time ago, I'll tell you!