Zehirli tradutor Inglês
4,284 parallel translation
Bunlar ne kadar zehirli ki?
How toxic is all that?
Zehirli bitkiler, yem arayan böcekler... hatta manyetizma bile dendi, ama hiçbiri çıkmadı.
Poisonous plants, foraging insects and even magnetism have all been suggested, but each ruled out.
Çocukları bu zehirli çevreden uzaklaştırmak için harika bir fırsat.
It's the perfect opportunity to get the kids out of this toxic environment.
Ormanın kendisi bile, dikenler... ve zehirli özlerle savaşıyor.
Even the forest itself fights its corner with spines and poisonous sap.
Bu vaha zehirli.
This oasis is poisonous.
Casteau zehirli mantar katmış olmalı.
Casteau must've put poison mushrooms in the-
Ücra bir köşeye zehirli sandviç bırakmıştım.
Left a poison sandwich in the crawl space.
Çarpık ve korkunçtular ve cadılarla, zehirli elmalarla dolu masalları dinlerken ellerimi sımsıkı kavrayıp sıkardı ve gerçek aşkın öpücüğüyle ilgili kısımların gelmesini beklerdi o kısımlar gelince de gülerek "Anne bir daha okusana." derdi.
They're twisted and scary, and she would hold my hand and squeeze it really tight when the witches and the poisoned apples... and wait for the kiss of true love, and when it came, she would smile and say "mama, read it again."
Bunda gerçekten zehirli plastik kokusu var.
Eew, this has a really toxic plastic smell.
Onun zehirli sözlerini dinleme.
Don't listen to her poison.
Ryan asla taviz vermiyor Danny, genital bölgesine zehirli bir krem sürmüş.
Ryan refuses to compromise, and Danny rubs a poisonous cream on his man region.
Geçen yıl, oraya, 6.7 tondan fazla zehirli kimyasal atıldı ve kimse bu konuda bir şey yapmıyor.
Last year, they dumped more than 6.7 million pounds of toxic chemicals there and nobody's doing anything about it.
5 ay önce zehirli iğne ile infaz edilmiş.
He died 5 months ago from lethal injection.
O, herhangi bir yiyecek sipariş etmedi, ama yine de zehirli yemeği yedi?
He didn't order any food, but he still ate the poison?
Onların "Bebek Ördek Bathtime" oyuncağıda * BPA isimli zehirli bileşen kullanıldığı iddiasıyla dava talep edilmiş ve sonra tekrar edip maruz kalanların olmasıyla ülke genelinde yedi bebeğin ölümüne yol açmış.
And the suit claims that the toxic compound, BPA, was used in their "Baby Duck Bathtime" toy, and after repeated exposure, it led to the deaths of seven infants across the country.
Dişler... sanırım onlar... zehirli.
Teeth... I think they're... poison.
Zehirli gaz.
Poisoned gas.
Unuttuysanız oda zehirli gazla dolmuş durumda.
In a room that's filled with, in case you forgot, poisoned gas.
Sence bu kalem değiştirilip, zehirli bir kalem haline getirilmiş olabilir mi?
Do you think it might be possible to repurpose a pen as a poison pen?
Sonra da kullandığı zehirli EpiPen'i hastanedeki çöpe atarak kurtulması lazımdı.
Then I imagine he'd have to chuck the poisoned EpiPen into the sharps disposal bags.
- Çünkü zehirli olduğumu düşünüyordum.
Because I thought I was toxic.
- Zehirli mi?
Poisonous?
- Hem de çok zehirli.
Oh, highly toxic.
O meyveler zehirli olabilir.
Those berries could be poisonous.
O da suyun kaynama noktası sıcaklığını yükseltir ve basıncı artırır, ve arkasından sıcak ve zehirli bir kimyasal fışkırtır.
It raises the temperature to the boiling point of water, and increases the pressure, squirting a hot and noxious chemical out of its rear.
# Doğruyu zehirli bir öpücükle örtbas etmektense #
♪ than to cover up the truth with a poison kiss?
O adam zehirli.
Listen, that man is toxic.
Tıpkı şu teknoloji şirketinin, bütün o zehirli kimyasallarını nehire döktüğü gibi.
Like that tech company dumping all those toxic chemicals into that river.
Komodo zehirli bir hayvan, ve ısırığı da zehir.
Well, see, the Komodo is venomous, and his bite is poison.
Sen iyi misin? Bir anlığına, bu zehirli karışıklığa, Dallas'a geri döndüğümü neredeyse unutuyordum.
You okay? For a moment there, I almost forgot about the toxic mess
Her şey yoluna girmek üzereyken, şirketin zehirli kimyasallarını nehrin kenarına boşalttığına dair bulgular çıktı.
But right when everything was about to take off, there was findings that the company was dumping toxic chemicals near a river.
Sana söz, babanı tamir ederken aynı zehirli yapıştırıcıdan kullanmayacağım.
I promise I will not use the same toxic glue to fix your dad.
Zehirli bir şey yok ama küflü bir duş perdesi vardı.
Nothing toxic but a moldy shower curtain. How about you?
Ormandan çıkan zehirli oklar var gibi görünsün mü?
Make it look like there are poison arrows coming out of the jungle?
Şu zehirli oklara dışarda bir bakayım.
I'll keep a look out for those poison arrows.
Zehirli iğne ile infaza giderken mi?
Walking into a lethal injection?
Kesinlikle zehirli bir şey.
Definitely poisonous...
Ve ikimiz de biliyoruz ki Allspark zehirli bir kuyuda gelişip büyüyemez.
And we both know that the Allspark cannot thrive in a poisoned well.
Zehirli ağacın Meyve.
Fruit of the poisonous tree.
Son tek boynuzlunun öldüğü o gün, hem kara hem de deniz hastalanacak rüzgar da zehirli bir buhar olacak.
The day the last unicorn dies, the land and the sea shall fall sick and the wind shall be a poisonous vapor.
Öyle ama bununla karıştırırsan zehirli bir gaz...
Yes, but I believe, if you mix it with this, it creates poison gas —
Çölün en zehirli yılanlarından biri Boynuzlu engerek.
One of the desert's most poisonous snakes-a horned viper.
Derinliklere inmeden önce madenciler kendilerini zehirli koka yaprakları ile güçlendiriyor.
Before entering the depths, miners fortify themselves with intoxicating coca leaves.
Sorguç kıtayı yakarak yukarıya doğru ilerlerken milyarlarca tonluk kül ve zehirli gazı doğrudan atmosfere bırakmıştır.
As the plume burnt its way up through the continent, it pumped billions of tonnes of ash and toxic gas directly into the atmosphere.
Petrol doğal olarak çöktü, ama zehirli kimyasalların yok olması çok uzun yıllar alabilir.
Oil does eventually break down naturally, but it can take many years for all the toxic chemicals to disperse.
Halkalı deniz yılanı, 2 metre uzunluğunda ve dünyadaki en zehirli hayvanlardan biri.
An annulated sea snake, two metres long and one of the most venomous in the world.
Katil 45 gün önce arkasında suç silahı olan zehirli iğne dâhil iz bırakmadan elimizden kurtulmuştu.
The murderer has been giving us the slip for the last 45 days. We've had no evidence against him, except for the clue of a poison needle.
- Aslında zehirli olsalar bile umurumda değil.
You know what? I don't care if these are poisoned.
Bütün kremlerde zehirli parabenler var dedim de... Ama merak etme.
When I pointed out all of those lotions are full of toxic parabens, but don't worry.
Zehirli bıldırcını, Lucas.
The poisoned quail, Lucas.
Zehirli, ciltte kullanılmaması lazım.
It's toxic. It shouldn't be used on skin.