Zekî tradutor Inglês
17,305 parallel translation
Kendi başınayken çok zeki olabiliyor demek.
Turns out she think good on her feet.
Eskisi kadar zeki değil ama iyi biridir.
He's a bit simpler than he used to be, but, uh, well, he's a good guy.
Zamanlama önemli ama zeki birine benziyorsun.
It's a timing thing, but, uh, well, you look smart.
- Senin kadar zeki mi? - Hayır.
- He as smart as you?
Gayet zeki görünüyorsun ve Dav'in üniforması sana pek uymamış.
You seem plenty smart, and Dav's uniform doesn't really suit you.
Daha önce kimse bunu yapacak kadar zeki olmadı.
No one's ever been clever enough to try that before.
Anneciğin sana ne kadar zeki ve güzel olduğunu söylesin istedin.
You want Mummy to tell you how clever you are and how pretty you are.
Zeki.
She's smart.
Zeki ve kurnaz bir adam.
He's a clever devil, that one.
Spencer daima hepimizden daha zeki olmuştur. Ve de daha kırılgan.
Spencer has always been smarter than the rest of us, but also more fragile.
Yeni Papa'nın sizden çok daha zeki olduğunu da söylediler mi?
But did they forget to inform you that this new Pope is a man who's far more intelligent than you?
Tüm zeki erkekler tatilde rahatsız hisseder.
All intelligent men are uncomfortable on vacation.
Dünya 2'nin Einstein'ı bizimki kadar zeki değildir belki de.
Yeah, well, maybe Earth-2 Einstein wasn't as clever as ours.
Zeki kızsın.
Clever girl.
Vampirliğin seni daha az zeki yapmasından mı korkuyorsun?
Are you afraid vampirism makes you less astute?
... zeki bir cadı ve aşırı korumacı bir aile reisi.
a-a genius witch and an overprotective matriarch.
Oh, zeki piç.
Oh, you clever bastard.
Zeki şeyler.
Clever stuff.
- Güzel, zeki.
- Yeah, good lookin', smart.
Hatırladığım kadarıyla güçlü, zeki, şu boylarda.
He was a good-looking guy, if I remember, strong, smart, about yea high.
Ondan çok daha fazla zeki gibiydim.
You know, like I was so much smarter than him.
Oldukça zeki bir öğrenci, Cambridge'den burs kazandı ama gidebilmesi bu sınavlara bağlı.
She got a scholarship to Cambridge, but it depends on her results.
Sophia, sen zeki bir kızsın.
Sophia, you're a smart girl.
Zeki birine benziyorsun.
You seem like a smart one.
Çinlilere göre - Bir sıçan yılında doğdu, zeki yaratıcı - , Dürüst iddialı, cömert ve iştahlı.
According to the Chinese, people born in the Year of the Rat are creative, intelligent, honest, ambitious, generous and temperamental.
- Zeki adam.
- Smart man.
Zeki bir adam olmakla ünlüsünüz Bay Murdock.
You have a reputation of being a smart man, Mr. Murdock.
Bu kadar zeki olmana rağmen Chay-Ara'yı elde edemedin.
For all your intelligence, you still didn't manage to make Chay-Ara yours.
Şu zeki ve seksi hanımınla birlikte beni vuran herifi buldunuz.
You and that smart, sexy lady of yours caught the guy who shot me.
- Seni gidi zeki şey.
Oh, you clever little minx.
Zeki kızdır o. Nereye gitmiş olabilir?
She's a smart girl- - where would she go?
Zeki olan da güzel olan da sensin demek.
You're the smart one and the pretty one.
Çalışması gereken zeki ve başarılı bir kadınsın. Yoksa güvenini, kimlik duygunu ve en önemlisi akıl sağlını kaybedeceksin.
You are a smart and accomplished woman who needs to work, or you will lose your confidence, your sense of identity, and most importantly, your mind.
Sandığımdan zeki çıktın.
Well, you're smarter than I thought.
Sizi zeki sanırdım.
I thought you people were supposed to be smart.
Seni aramızdaki en zeki kişi sanmıştım.
I thought you were supposed to be the smart one.
Sana o görevi verdi çünkü gerçek bir görevi yapacak kadar zeki değilsin.
She only gave you that job'cause you're not smart enough for a real job.
Claire zeki biridir.
Claire's smart.
Zeki, acımasız ve iyi silah kullanan biri.
He's smart, ruthlessly violent, and good with a gun.
Hem zeki hem güzel.
Brains and beauty.
Zeki, eğitimli ve uyanık biri.
He's intelligent. He's educated.
Genelde, zeki insanların strigoi'nin varlığını en son kabul edenlerden olduğunu ve bu yüzden kaçmakta geciktiklerini gördüm.
Generally, I've found that more intelligent people are usually among the last to accept the existence of strigoi, and therefore the last to flee.
Daha zeki hâle geldikleri kesin.
They're sure as hell getting smarter.
Gündüz avcıları zeki ve anlaşılması zordur. Ama onları daha önce o bölgede gezerken görmüştük ama her seferinde kaybettik.
The sun-hunters are clever and elusive, but we've seen them surface near there before, only to lose them each time.
Çok zeki ve çevikler.
Very perceptive and agile.
Ve Floki, biliyorum çok zeki.
And, Floki, I know he is clever.
Zeki olduğunu biliyorum o yüzden belki kız kardeşinin birlikte olduğu adamın nasıl diyorsunuz gen aktarma mutasyonuna uğradığını anmalamama yardım edebilirsin.
I know you're a genius, so maybe you can help me understand why the guy your sister is with has DNA with a, uh, what do you call it, um, transgenic mutation?
Zeki adam.
Ah, the envy-man.
Sen söyledin, kadın zeki.
You just said it.
Zeki, korkusuz ve sadık olmalı.
He needs to be smart, fearless, and loyal.
Zeki biridir.
He... is discerning.