Zevki tradutor Inglês
1,610 parallel translation
Bu zevki neye borçluyum?
To what do I owe the pleasure?
- Bu zevki ona sen verdin.
- You're the one that gave him a taste for it.
Ve bu beklenmedik zevki... neye borçluyuz?
And to what, exactly, do we owe this unexpected pleasure?
Zamanla bu zevki geliştireceksin.
You'll develop a taste for it over time.
Başbüyücü, bu zevki neye borçluyum?
Archmagus, to what do I owe this... pleasure?
Hepsinin zevki farklı.
It all boils down to taste.
Eski bir çalışanına iyilik yapmanın zevki. Ona, tabiatın kendisine biçtiği rolü hatırlatarak.
The pleasure of doing an old employee a favor by reminding him of the position nature chose for him.
Zevki ikiye katla.
Double your pleasure.
Saf içki zevki.
Pure drinking pleasure.
Zevki... seni öldürmenin.
Pleasure... in killing you.
Tamamıyla erkek zevki.
It's all like manly man stuff.
Mükemmel bir zevki var.
He's got excellent taste.
Doğal zevki olanlar da az.
Or better natural taste.
Dokunduklarında aldıkları zevki görebiliyorum.
I can see their pleasure to touch the rod.
Olur mu be? Sen yapacaksın, biz ondan sonra yapacağız. Onun hiç zevki olmaz ki,
Nothing doing. lf you go first, it won't be any good anymore.
Doğru, işin zevki de burada.
Right, that's the fun of it.
Beğenmediğim her şeyi fırlatıp atacağım artık. Ve aşkı bulacağım, ve zevki ve hoşluğu ve tutkuyu... "
I will kick anything that I don't like and I'll find love, and pleasure and tenderness, and passion... "
O zaman ne zevki var?
So where's the upside?
Neşeyi ve kederi beraber paylaştık. Zevki ve açlığı bir aile gibi beraber tattık.
We've shared joy and sorrow, pleasure and hungerjust like families...
Ve Taryn Anwar'la uğraşma zevki bana ait olacak. benim.
And I will have the pleasure of dealing with Taryn Anwar myself.
Bu zevki tatmayı sana bırakıyorum.
The pleasure should be yours.
Sen onu beğeniyorsan, bir dolu insanla aynı zevki paylaşıyorsun demektir.
It was this idea that if you like Kiss, means that you are part of this massive group of people which has the same values as you.
Hayır, dürüst olmak gerekirse bütün bu uçma şeyinden aldığım zevki kaybettim diyebiliriz.
No, to be honest I lost like about everything related to fly!
O zevki tekrar yakalasan iyi olur...
You better find the taste again.
Eminim Julian size işle zevki birbirine karıştırmadığımızı söylemiştir.
I'm sure Julian's told you that we never mix business with pleasure.
Bu zevki neye borçluyum?
To what do I owe the pleasure of your company?
- En azından kocanın sabit bir zevki var.
- Well, he's definitely got a type.
Ama ona bu zevki tattırmak istemiyorum.
But I don't want to give him the satisfaction.
- İşin zevki nerede ki?
Come on, where's the love in all that stuff?
Ama ben bunu yapmayacağım. Sana bu zevki tattırmayacağım.
But I'm not gonna do that, give you the satisfaction.
Carlos'a şunu söyleyebilirim. Harika bir damak zevki var. Şarap konusunda.
I'll say this much for carlos.He's got excellent taste... in wine.
İş ve zevki karıştırmada hiç sorunumuz olmadı.
We never had a problem mixing work and pleasure.
Bilirsiniz, dondurma zevki ile renkli resimler.
You know, with colorful pictures of ice cream treats.
İkisini de o dekore etmiş, ve tabi kusursuz zevki var.
She decorated them both, and she has, of course, impeccable taste.
Sende eşcinsel zevki var dostum.
You've got the queer eye, my friend.
- O zaman ikinizin de zevki berbat.
- Well, then you both have bad taste.
Kötü bir strateji olabilir ama House'a bu zevki tattırmayı da istemiyorum.
It may be a bad strategy, but I don't wanna give House that satisfaction. Come on.
Charlene'e bu zevki yaşatmayacağım.
I will not give Charlene the satisfaction.
Fiziksel sağlıkla, kadının uzun seks sırasında aldığı zevki artırma yeteneğinin birleşimi.
It combines physical fitness with the ability to heighten a woman's pleasure during prolonged lovemaking.
Bu zevki neye borçluyum?
To what do I owe this pleasure?
Ama bütün umutlarını kaybettiğini düşünen birilerine yardım etmek için kuralları esnetmenin de büyük zevki vardır.
But there's a greater joy in bending the rules to help someone who thinks all hope is gone.
El emeğinin zevki,
The joys of manual labor. It's not so bad.
Beni öldürmek istediğini biliyorum. Sana söz veriyorum, bu bitmeden önce birimiz bu zevki tadacak.
I know you wish to take my life and I promise you, before this is over, one of us will feel the pleasure.
Bu babamın tek zevki.
This is dad's single most valuable possession.
Camlı kapıyla aynı zevki vermiyor.
Not as satisfying with a glass door.
Öylesinin ne zevki olurdu ki?
What fun would that be?
Bu şeyler Mısır için, bir İngiliz aristokratın zevki için değil.
These things are for Egypt, not for the amusement of a British aristocrat.
Çok ince bir sanat zevki var.
He possesses a keen artistic sense.
Peki, bu kitabı kimin zevki için oyun haline getireceğiz?
And follow this book for whose pleasure?
Seni bu küçük kafese kapatmaktan duyduğum zevki kesinlikle anlatamam.
I can't tell you how much pleasure I get just knowing
- Kardeşinin erkek zevki berbat.
Dude, your sister has the worst taste in men. No shit.