Zevkine tradutor Inglês
477 parallel translation
Büyük oğullarından. Onlarla geçen yaz tanışma zevkine erişmiştim.
The elder son, I had the pleasure of meeting them last summer.
Ama ben sizinle tanışma zevkine erişemedim.
I have not the pleasure to know you.
Umarım bir gün, yeteneğimi sizin üzerinizde de gösterme zevkine erişirim.
I hope some day to have the pleasure of demonstrating my skill upon you.
Bay Carmichael, dün sizinle tanışma zevkine eriştiğimde Şanghay Zambağı hakkında şaşılacak derecede doğru bir teşhiste bulunmuştunuz ve şimdi bu görüşünüzü değiştirmenizin nedenini anlayamıyorum.
Mr Carmichael, when I made your acquaintance yesterday, you volunteered an amazingly correct diagnosis of Shanghai Lily and I see no reason for you to have changed it.
Bugün kendi zevkine göre giyinmesine izin verdim ve neye benzediğini görüyorsun.
I let him dress himself according to his own taste today and you see what he looks like.
Sanırım daha önce size hizmet etmek zevkine nail olmadık madam...
I believe we haven't had the pleasure of serving you before, Madame...
Maalesef onunla tanışmak zevkine nail olmadım.
Unfortunately, I have never had the pleasure of meeting him.
Ama yöre halkının zevkine hitap etmek için bilete kısa bir opera ilave ettik.
Needless lined up again But for the sake of keeping with the natives'appetite
Yöre halkının zihniyetine ve zevkine hitap etmek çok güç.
Here the mental state and taste of the audience is really hard to catch
Gelecekte bir zaman onunla tanışma zevkine nail olacaksınız.
At some time in the future you will have the pleasure of meeting her.
Bu mücevher senin zevkine ve uzmanlığına bir övgü niteliğinde, Pépé.
This gem is a tribute to your taste and expertise, Pepe
Artık Haziran gelmeden İngiltere'de denize girme zevkine eremiyorum, ya siz?
I can't ever remember enjoying swimming in England untilJune, can you?
Kızınızı eve getirme zevkine erişemedim.
I wouldn't have had the pleasure of escorting your daughter home.
Sizinle tanışma zevkine erişmeyi ne kadar uzun süredir arzuladığımı anlatamam.
I can't tell you how much I've been looking forward to the pleasure of meeting you.
Bu gece küçük Bayan Fairfax'i görme zevkine kavuşacak mıyım?
Shall I have the pleasure of seeing Miss Fairfax tonight?
En azından rakibimin kalbine kurşun sıkma zevkine ulaştım.
At least I had the pleasure of putting a pistol bullet through my rival's lungs.
Yağmur durdu. " " Oyun yeniden başladı ve yaklaşık 50.000 kişilik kalabalık yağmurluklarını ve şemsiyelerini kaldırıp, kendilerini, bütün dünyanın İngiltere ile özdeşleştirdiği bu güzel oyunun zevkine verdiler. "
"Play has been resumed and the crowd of about 50,000 people have discarded their macs and umbrellas and settled down to enjoy the game which to people all over the world more truly represents all that's English than anything else."
Etkileyici yeteneğinizi alıp, kitlelerin zevkine sunacaksınız.
You will take your spectacular talent and make it subservient to the taste of the masses.
Bu onun zevkine uygun mu?
Is this sound personal taste?
Eminim evlidir. Kaçığın biri emekli olana kadar iliğini kurutmuş, şimdi de zevkine çalıştırıyordur.
Some crackpot squeezed enough dough to retire and then works for the fun of it.
Rio de Janeiro'yu zevkine uygun bulamayabilirsin.
You might find Rio de Janeiro not to your liking.
Senin gibi editörlere. Bir yayıncının zevkine.
To editors like you, a publisher's delight.
Pek senin zevkine uymuyor, ama ben beğendim.
It's not exactly to your taste, but I like it.
Güzel Lola Lavery'yi mikrofonlarımıza konuk etme zevkine ulaştık.
We've just had the pleasure of having lovely Lola Lavery at our microphones.
Biliyorsunuz, bu hanımefendinin zevkine kalmış.
Uh, uh, you understand, of course, this is subject to the lady's approval.
Tanışma zevkine sahip oldum.
I've had the pleasure.
- Senin renk zevkine sahip olmak isterdim.
- I wish I had your beautiful colouring.
Size bir içki sunmanın zevkine varmama izin verin.
Mrs. McKenna, permit me the pleasure of serving you a drink.
Bu senin suç işleme zevkine bağlı.
That depends on if your taste runs to crime.
Ve halihazırdaki bu olay tam da Goodfellow'un zevkine göreydi.
And the current was especially to Goodfellow's liking.
Senin zevkine nasıl uyduğunu gör.
See how that suits your taste.
Zevkine hayran kaldım.
I admire your taste.
Bir ya da birkaç kadın istersen Ernst, artık orası senin zevkine kalmış. Burada bulursun.
And if you want a woman, Ernst, or several women if that's your taste, this is the place for it.
Artık onların büyüme ve gelişmesini izleme zevkine varabilirsin.
Think about your children. Now you can have the pleasure of watching them grow, flower into full bloom.
Her şey senin zevkine göreydi!
Everything was for your pleasure!
Küstah olmak istemem ama siz karılarla daha önce tanışma zevkine ermiş miydim?
I don't mean to be forward, but ain't I had the pleasure of meeting'you two broads before?
Başkanınız Dr. Braun, konuşmanızı dinleme zevkine... - Ereceğimi söylüyordu.
Dr. Braun has been telling me I'm going to have the pleasure of hearing you speak.
Keyfine, rahatına, zevkine düşkün yaşama felsefelerine göre yaşıyorsun, Yunanistan'ın çöküşünden sonraki felsefeler.
You live by the Stoic and Epicurean philosophies... that came after the fall of Greece. It's so clear.
- Zevkine bir iki el oynayayım.
- I'll play a couple of games, just for kicks.
Salon kızlarının zevkine göre biri...
- He's a gallery girl's delight.
Zevkine güveniyorum.
I trust your taste.
Bu savaşta çok sayıda İngiliz subayıyla tanışmanın zevkine eriştim.
I have had the pleasure of knowing quite a number of British officers in this war.
Evini de kendi zevkine göre yapmış.
He built his house to suit his mind.
Sultan'ın zevkine sunmak için hükümlü kadınları Sicilya'dan Portekiz'den getiriyorlar.
They carry female prisoners from Sicily and Portugal to serve for the Sultan's pleasure.
Hem benim hem de kocamın zevkine hitap etmek zorunda kalacaksınız.
You'ΙΙ need to satisfy both my taste and my husband's.
Senin zevkine güvenirim.
Show me what to buy.
Sence zevkine mi adam öldürdüm?
Do you truly believe in this?
Duyularının zevkine var.
Indulge your senses.
Senyor sizi tanıma zevkine sahip değilim.
Señor, I do not have the pleasure of knowing you.
Hepinizi düğünüme davet ettim. Ki her birinizin kılıcını en az bir kez tatma zevkine ulaşmışımdır, elbette öldürülmeden.
I have invited you all to attend my wedding, every one with whom I have had the pleasure of crossing swords at least once and whom, of course, I haven't killed.
Kiminle konuşma zevkine varıyorum, bayım?
To whom do I have the pleasure of speaking, sir?