Zimbabwe tradutor Inglês
143 parallel translation
Yani, Threshold Planı'nı kitlesel panik olmaksızın sorgusuz yürüteceksek hepimiz meslek tanımlarımızı genişletmeliyiz.
How'd you know that? When the administration used your plan for the Zimbabwe uprising, you became an important person in this town.
Zimbabve'ye gittim.
I went to Zimbabwe.
Zimbabve'de bir bakkal dükkanım var mı mesela?
Like maybe I own a grocery store in Zimbabwe?
O şu anda Zimbabwe'de.
She's in Zimbabwe at the moment.
Sandra ile Zimbabwe'de olmak da aynı.
Might as well be in Zimbabwe with Sandra.
- Zimbabwe nasıldı?
- How was Zimbabwe?
- Zimbabwe'ydi.
- It was Zimbabwe!
Otuzbirci erkek arkadaşımla Zimbabwe'ye gittik - eski sevgilimle -
I went to Zimbabwe with my wanker boyfriend - my ex -
Daha Arnavutluk'ta ve Zimbabwe'de piyasaya sürülmedi.
It still hasn't been released in Albania or Zimbabwe.
- Zimbabwe ve Kenya.
- Zimbabwe and Kenya.
Zimbabwe ve Kenya.
- Thank you.
- Kafeinsiz Zimbabwe latte.
- Decaf Zimbabwe latte.
Bir de kafeinsiz, yağsız sütlü Zimbabwe latte.
And a decaf, non-fat Zimbabwe latte.
Zimbabwe, kafeinsiz, yağsız sütlü, köpüğü tarçınsız.
Zimbabwe, decaf, non-fat milk, no cinnamon in sight.
Bir kıza Zimbabwe'den kart göndermişti.
One of the girls had a postcard from Zimbabwe, I think.
Ah, Zimbabwe.
Ah, Zimbabwe.
Bak canım, bunu Zimbabwe'den aldık.
MRS. PIERPONT : Look, lovey, it's the item we purchased in Zimbabwe.
Ya Zimbabwe'deki izdiham? O futbol maçındaki.
How about that stampede in Zimbabwe?
Tüylü kazağını giyip... bir arkadaşının Zimbabwe'den getirdiği küpeleri takmıştı.
I had her put on that nice hairy jumper and the earrings she got from her friend that went to Zimbabwe.
Zambia ve Zimbabwe halkı arasında bir yer edinirim ama...
THE POPULATIONS OF ZAMBIA AND ZIMBABWE, BUT, UH,
Kaptan Zimbabwe vav-vav-vav'ını dinlemek istemiyor.
Pop that in, man. Captain don't wanna hear that Zimbabwe ah-wah-wah shit.
Ya Zimbabwe'nin başkentini?
And the capital of Zimbabwe?
Hayır, bazı uzak arazi, Zimbabve ya da bir şey gibi bulunmaktadır.
No, he's in some faraway land, like Zimbabwe or something.
Zimbabwe gibi.
Like Zimbabwe.
Paxman'in hayalarını koparma ve uçak postasıyla Zimbabwe'ye gönderme tehdidi.
Threatening to rip Paxman's balls off and airmail them to Zimbabwe.
Zimbabwe, Botswana, Matobo.
Zimbabwe, Botswana, Matobo.
Merkezi Zimbawde'de bulunan çokuluslu bir şirket.
A multinational corporation based in zimbabwe.
- Hükümet, Zimbabwe'deki isyan için sizin planınızı kullanınca, bu şehirde önemli bir insan oldunuz.
When the administration used your plan for the Zimbabwe uprising, you became an important person in this town.
Artık Zimbabwe diyoruz, değil mi?
We say Zimbabwe now, don't we?
- Zimbabwe'de mi doğdun?
- You were born in Zimbabwe?
Japonya, Yeni Zelanda, Zimbabwe ve Londra'ya gönderdik.
We've send him to Japan, New Zealand, Zimbabwe and London
Zimbabwe Havayolları'nda bir boş yer ayarlayabilirim.
I can get you some seats on Air Zimbabwe.
Ama Zimbabwe'ye.
To Zimbabwe.
Biliyorum, zamanında Zimbabve'den kanlı elmas kaçırıyordum.
I know, cause I used to mule blood diamonds from Zimbabwe.
Demek istediğim, bu hayalet dün Zimbabwe taraflarında olabilir
I mean, this ghost could have been in Zimbabwe yesterday, for all we know.
Barış gönüllüleriyle Zimbabwe'de kamp yapıyordu.
Lounging around in Zimbabwe in the Peace Corps.
Dinle dostum, burası Amerika, kahrolası Zimbabwe değil.
Listen, man, this is fucking America, man, not fucking Zimbabwe.
- Zimbabwe mi?
Zimbabwe?
Bunlar Arjantin'den Zimbabwe'ye kadar dünyadaki bütün lacivert pasaportlar.
Again, these represent every dark blue passport in the world from Argentina to Zimbabwe.
Bedenim Zimbabve'de doğdu ama ruhum Afrika'ya ait.
My spirit was born in Africa but my body was born in Zimbabwe.
Cuma sabahı Zimbabve'ye gidiyorum.
I'm leaving for Zimbabwe on Friday morning.
New York İnsan Hakları dergisindeki makaleye göre Kenya'da her yedi kişiden birinde Zimbabwe'de ise her dört kişiden birinde AIDS veya HIV olduğu gözlemlenmiş.
In Kenya, one in seven people have HIV and AIDS, and in Zimbabwe, one in four people have it, according to the article in the New York Human Rights Law Review.
Demedi deme Francois. Angola'ya bak, Mozambik'e bak, Zimbabwe'ye bak.
I'm telling you, Francois - - look at Angola, look at Mozambique.
Sırada biz varız.
Look at Zimbabwe. We're next.
Burası, Zimbabwe ve Şarm El Şeyh, Mısır.
Here, Zimbabwe and Sharm el-Sheikh, Egypt.
Sadece Zimbabwe'ye gidip sikik bir pasta almadığım için!
Just because I've never been to Zimbabwe to buy someone a fucking cake!
Doğal kaynaklar elde ettikleri Zimbabwe'den sepetle.
Kick them out of Zimbabwe were they get raw materials.
- Ben Zimbabve latte alayım.
- Ooh, I'll have a Zimbabwe latte.
- Buyurun.
- Here you go, Zimbabwe and Kenya.
Zimbabwe'de çok büyük, Japonya da ve ister?
This is cheyenne.
... inanın ister inanmayın ama Alabama'da.
Big in zimbabwe, japan, and, believe it or not, alabama.