English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ Z ] / Zones

Zones tradutor Inglês

671 parallel translation
Okyanus tabanı, bir yandan okyanusların ortasında oluşurken bir yandan da bilim insanlarının dalma ( subdiksiyon ) zonu dedikleri hendeklerde yokoluyordu.
As ocean floor was being created in the middle of the oceans, so it was being destroyed at the trenches at ocean margins in what scientists came to call subduction zones.
Dalma ( subdiksiyon ) zonları, yalnızca günümüzdeki Ateşten Halka'da değil Dünya tarihinin en eski parçalarında da kıtasal kabuk oluşumu bölgeleridir.
Subduction zones were the sites of continental crust formation, not just at the present day at the Ring of Fire, but right the way back until the earliest parts of Earth history.
Bir bölgeye aitlik damgası olmayan insanlar ve robotlar gezebilirler.
People and robots not marked for certain zones may come and go.
Şehir 14 bölgeye ayrılmış olacak. Schrueder'in bu planını çeşitli Avrupa kentlerinde uygulamaya koyduk. Kentleri böyle düzgün bir biçimde bölüp düzenlememiz..
The city will be divided into 14 zones, the Schrueder Plan that we have already applied in various European cities allows for scientific regrouping of large masses of men, using the same forces.
Şuna ne dersin? Başka bir zamanda, başka kişiler olarak yine birbirimizi sevmiş miyizdir sence?
You think its possible we might have been others, in other time zones we might have loved might have loved us?
Şehir dört bölgeye bölünmüş vaziyette. Şehri kontrol eden güçler, Amerikan, İngiliz, Rus ve Fransız.
Now the city, it's divided into four zones, you know, each occupied by a power... the American, the British, the Russian and the French.
Tokyo civarındaki kıyı bölgeleri için azami güvenlik alarmı yayınlandı.
A maximum security alert has been issued for the coastal zones in the Tokyo vicinity.
Zaten onları dünyanın ılıman iklim kuşağındaki bütün bahçelerde... arsalarda ve tarlalarda bulabilirsiniz.
In fact, you can find them in backyards, empty lots, and fields throughout the temperate zones of the world.
Berlin'in batı kısmına yapılan tüm seferler durdurulduğunda....... kriz zirveye ulaştı.
The crisis reached a head this afternoon when all rail travel between western zones and Berlin was stopped.
Farklı zamanlara ölü veya hissiz bedenler gönderen araştırmacılar şimdi, çok güçlü zihnî izlenimler edinmiş insanlar üzerine yoğunlaşıyordu.
Having only sent lifeless or insentient bodies through different zones of Time, the inventors where now concentrating on men given to very strong mental images.
İndirme bölgelerimizin yerleri beni kaygılandırıyor.
I'm concerned about the placement of our drop zones.
Yani eğer gecikme sürecekse indirme bölgelerimizi değiştirmek için izin istiyorum.
well... ... if there's any further delay... ... I request permission to submit a new placement for our drop zones.
Paraşütçü askerlerimizin iniş yerlerini aydınlatmak.
To light the drop zones for our paratroops.
Herhangi bir nedenle indirme bölgelerine ulaşamazsak kuzeydoğuya ilerleyin.
If, for any reason, we fail to hit our drop zones... ... move north by east.
Bütün birimler!
For all zones!
Charlie bütün iniş alanlarını koruma altına aldı.
Charlie's got all landing zones covered.
Şey efendim, kutup ışıklarının görüldüğü bölgelerde, düzensiz aralıklarla, E seviyesinde veriler alırsınız.
Well, sir, in zones of visible aurora, you get transmissions in the sporadic E layer.
Eğer Fransa büyük bir Avrupa ve dünya oyuncusu olarak kalmak istiyorsa eğer Fransa Avrupa için değerli kalmak istiyorsa Bolşevizm'e karşı savaşa katılmalıyız.
It's our only solution. Both occupied and non-occupied zones plan to fight Bolshevism.
Son bulgulara göre bir kadında 3,267 tane cinsel uyarıcı bölge var.
According to my latest findings a woman has 3,267 erogenic zones.
Erojen bölgelerini bul.
Finds his erogenous zones.
"Ve askeri bölgeler."
"and military zones."
Kral George ( VI. ) ve Kraliçe Elizabeth ( Bowes-Lyon ) bombalanmış bölgeleri ziyaret ederek halkın saygısını kazanmıştı.
The king Jorge and Elizabeth queen they had gained the respect when visiting the reached zones.
Japonya her türlü yeraltı kaynağından yoksundu. İşssizlik had safhadaydı. Toprakların verimsizliği, kırsal bölgelerde büyük kıtlıklara yol açıyordu.
Japan did not have resources minerals, the unemployment was high, e the bad harvests they had brought the hunger to the agricultural zones.
Bölge yer yer çok sık ormanlarla kaplı olmasa da İngilizler buraya girilemeyeceğini düşünmüştü. Sık bölgeler ise, deniz yoluyla aşılabilecek durumdaydı. Japonlar da tam olarak bunu yaptı.
In the government, the British they found the forest impenetrable, in certain zones she was opened, in others not so dense, e the very dense ways they could be made by sea, that it was necessarily what the Japanese had made.
Eğer gemilerimizi savaş malzemeleriyle doldurur ve onları muharebe alanına gönderirsek büyük ihtimalle onlar da batırılacaktır.
If to load our ships with war contraband to send them to e for combat zones, certainly they will be sunk.
Kurak astropikal bölgelerde yaşar ve gözlük takarsın.
"you inhabit arid subtropical zones And wear spectacles."
İşgalciler katıydı, çok katı özellikle gerillaların faal olduğu yerlerde.
The occupants were hard. Very hard. Especially in the zones where the resistant ones were active.
Geride kalanlar, şehrin kuzey ve güneyindeki toplanma alanına gittiler.
The remaining portion was for meeting zones to the North and the South of the city.
Ancak işgâl bölgelerine, daha önce Yalta'da Üç Büyükler Konferansı'nda karar verilmişti.
But the occupation zones had been decided earlier, at the Big Three conference at Yalta.
Dört bölge bulunacaktı.
There were to be four zones.
Batı bölgesi, yani Amerikan, İngiliz ve Fransız ise, sanayiye.
The Western zones - American, British, French - had the industry.
Orduların nasıl yayılacağını anlamadan bu bölgeleri tespit etmemizin vaktinden önce yapılan bir hareket olduğuna dair bazı şüpheler mevcuttu.
There's been some question as to whether we weren't a little premature in fixing these zones until we saw how the armies were going to come out.
İşgâl bölgeleri hudut tayin edildi. İstenmeyen, nahoş, ve kalıcı.
The occupation zones become frontiers - unintended, unwelcome and permanent.
... "güvenli bölge" gibi Vietnam'daki savaş politikalarının esas gerçeğini örtmek amaçlı tanımlar uyduranlar da onlardır.
"free fire zones", "secure areas", and so on... to mask the reality of their combat policy in Vietnam.
Ama böyle mutedil yerlerde, sevgili çocuklar,.. ... o, masum ve sevimli bir kedicikten farksızdır.
But here in the temperate zones, dear children he is as tame and cuddly as a little cat.
Kafası tamamıyla alacakaranlık kuşağıyla meşgul durumda.
His mind is completely engrossed in zones of twilight.
35 derece Batı boylamında, iki zaman boylamı daha geçecek.
That's near 35 degrees west, plus two time zones.
Almanya'daki yalnızlık marketlere, eğlence mekânlarına uğrayan yaya geçitleri ve spor salonları bütün bu ruhsuz yüzler tarafından maskelendiği için var.
That's why loneliness in Germany is masked by all those revealing soulless faces that haunt supermarkets, recreational areas pedestrian zones and fitness centres.
Çay poşetlerini de getiririm.
We could run a quick check on your erogenous zones.
Köprüye mümkün olduğunca yakın iniş noktalarına ihtiyacım var.
I need drop zones as close as possible to the bridge.
Benim sorunum, ihtiyacım olan sadece iniş noktaları değil.
My problem is I don't just need drop zones.
Tutabileceğim ve savunabileceğim iniş noktalarına ihtiyacım var.
I need drop zones I can hold and defend.
Sorun şu ki, Almanlar iniş noktalarını tutuyorlar.
The trouble is the Germans have overrun the dropping zones.
Dünya atmosferine giriş yollarınız sizi insansız bölgere doğru yönlendirecek.
Your entry patterns will bring you into Earth's atmosphere in unpopulated zones.
Neyse ki bu kozmik şarapnellerin büyük bir kısmı Van Allen kuşaklarında hapsolur ki bunlar, manyetik alan tarafından toplanan yüklü parçacıkların oluşturduğu halka biçimli bölgelerdir.
Fortunately, most of this cosmic shrapnel gets trapped in the Van Allen belts, donut-shaped zones of charged particles corralled by our magnetic shield.
Bu şube her biri şefli üç bölgeye sahiptir.
This section has three zones, each with a supervisor.
Birçok kadın, ön sevişmedeyken onları erojen bölge olarak sayar.
A lot of women consider them erogenous zones during heavy petting.
İndirme bölgelerimizin bir haritasını çıkarın.
Put up a map of our landing zones.
Proleter bölgesine gittim...
I went into the proletarian zones...
Devlet kemirgen çalışanları, merkez proleter bölgesindeki haşaratta % 50 azalma rapor ettiler.
State rodent operatives report a 50-percent reduction... in the number of vermin in the central proletarian zones.
Sahra Çölü'ndeki savaş bölgesinin 17. ve 18. sektörlerinden büyük bir askeri gelişme bildirildi.
A vast military buildup has been reported in the Sahara Desert... in Sectors 17 and 18 of the war zones.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]