Zordu tradutor Inglês
2,872 parallel translation
Hayatım bunu kabullenmek için çok zordu.
Life's been too hard for that.
Duymamak zordu.
Hard to miss.
Anlaması çok mu zordu yani?
Was that so fucking difficult to understand?
- Buraya eli boş gelmek zordu.
I was... It's tough to come here with nothing.
Mesele biraz da... Juliet'ten ayrılmak çok zordu.
Leaving Juliet was hard for you.
O ikilinin arasına girmek çok zordu.
It was kind of hard to... penetrate that twosome.
Aslında biraz zordu.
It was actually quite difficult.
Son birkaç hafta benim için çok zordu. ve sen hep benim yanımdaydın.
The last couple of weeks haven't exactly been easy for me, and you've been there the whole time.
Son üç ayını birlikte geçirdik. Çok zordu.
Lived with him the last three months- - brutal.
Çıkmak yeteri kadar zordu.
Getting out was hard enough.
Başta ona inanmadım, ama... bak, Muncey'i içerde haklamak zordu.
I didn't believe him at first, but... Look, it was hard to get to Muncey in jail.
Ölmeden önce Kyle Harrison için de çok zordu.
Little rougher for Kyle Harrison since he's dead.
Hava Kuvvetleri Akademisi için adaylar gösterdiğim zaman ailelerle konuşup onlara "Merak etmeyin eğer onu buraya gönderirseniz, tecavüze uğramayacaktır" demek çok zordu.
- When I would do nominations for the Air Force Academy, you know, it was difficult to talk to parents and say, "uh, don't worry, if you send her here, she's not gonna get raped."
Aslında... Pek emin değilim. Ama okul bayağı zordu.
You know, I'm not sure about that, but, uh, school was pretty tough, so, uh, whatever it is, it's probably pretty important.
Biraz zordu...
It was hard. Um...
Emmet'in kasetlerini baktığımız her gün çok zordu çünkü babam kameranın arkasındaydı biliyordum, sesini duyuyor ama göremiyordum.
Every day we look at these tapes of Emmet, and... it's hard, because I know that my dad's there just behind the camera. I can... I can hear him, but I just can't see him.
Çok müşterimi sikecek miyim acaba? Hep futbol antrenörü olmak istemişimdir ve ilk FA kartımı almıştım ama çok zordu.
'I wonder if I'll hump many clients.'and I've always really wanted to do footy coaching, and I've got the first FA badge, but it's hard.
Gerçekten çok zordu.
That was really hard.
Çıkarması çok zordu.
It was so hard to get off.
Başta haliyle zordu ama bundan sonra bir şekilde yürütebilirim sanırım.
It was hard at first, but I think we'll do fine here.
Buna dayanmak çok zordu.
It hurt to hold it in.
Başlarda, biraz zordu ; ama daha sonra kanın tadına alışıyorsunuz.
First time, it was a little rough, but after that, you develop a taste for blood.
Tasarrufumuzu denkleştirmek oldukça zordu,
It hit our savings pretty hard, and then going into business with
Onu gelmeye ikna etmek ne kadar zordu biliyor musun?
Do you know how hard it was to convince her to come?
Hayır, hayır ama işaret dilini öğrenmek zorunda kaldım. O bile epey zordu.
No no no, but I did have to learn how to sign and that was hard enough.
İlk kez Theresa Miller la birlikte olmuştum, Bizim kayıkhanede, bir sandalın içinde, göründüğünden daha zordu.
My first time was with Theresa Miller in our boathouse, in a rowboat, no less, which is much more difficult than it sounds.
Muhtemelen çocuklar için de çok zordu.
That was probably pretty rough on the kids too.
Hey, bak, son günler biraz zordu, biliyorum Umarım biracıdan bedava fıçı bira ve bar mutfağından günü biraz geçmiş et Ne kadar üzgün olduğumu anlamanı sağlar
Hey, look, I know the last few days have been a little rough, so I hope this free pony keg from the beer guy and some slightly-expired meat from the bar kitchen will let you know how truly sorry I am.
Evet, lise zordu.
So, yeah, high school was rough.
Amanda'yı kaybetmek yeterince zordu.
Losing Amanda was hard enough.
Zordu.
It was hard.
O evi temizlemem bile ne kadar zordu biliyorsun.
You know how hard I worked on that house.
Samar, lütfen Senin karşına gelmek benim için çok zordu.
Samar, please, it's been very difficult for me to come here to you
Bununla başa çıkmak zordu, hatta dahada zordu, çünkü öyle yapmamıştı.
It's hard to deal with, harder to deal with,'cause he didn't do that.
Ne kadar zordu biliyor musun
Do you know how hard you work for your job? Sleep well.
Ann buraya gelmeden önce bütün bunları düzenlemek ne kadar zordu biliyor musun?
Do you know how hard I've been working to try to pull this together before Ann gets here?
Zamanında orada olamayacak, çünkü ipuçları çok zordu.
He's not going to be on time because those clues are hard.
Onlar gerçekten, gerçekten çok çok zordu ve korkarım ki o bunu çözemeyebilir.
They're really, really hard. And I'm really worried that he's not going to be able to figure it out.
Beni gerçekten çok etkiledin. Eh, bazıları gerçekten zordu.
I'm very impressed with you Some of them were kind of tough.
Purple'de olduğum günlerde üstlerimle görüşmek sahneye çıkmaktan daha zordu.
I didn't think much of it back in the day when I was in Purple.
Çok zordu, çünkü sen yoktun.
It's been so hard since you left.
Eminim titiz biriydi ve onunla yaşamak çok zordu.
I'm sure he was a stickler and very difficult to live with.
Alması da gerçekten çok zordu.
That was very difficult to achieve.
Bir başka çete üyesi almak yeterince zordu.
Well, it took a lot of guts to hire another gang member.
Eski günlerde, süper arabaları sürmek çok, çok zordu ve bunların içinde en zoruysa büyük Lambolardı.
In the olden days, supercars were very, very hard to drive, and the hardest of them all were the big Lambos.
Onu duymak zordu çünkü ağzında benimki vardı.
it was difficult to hear her with my [beep] in her mouth.
Son bir kaç ay zordu biliyorum. Eve sarhoş ya da kafan iyi geldin. Her gece.
I know it's been a rough couple months... but you coming home drunk... or stoned... every night?
Bugün çok zordu..
Look, today was traumatic...
Bu sandığımdan daha zordu.
That was harder than I thought.
Ama bu gerçekten zordu, çünkü dinlememe, izin verilen tek müzik türü gospeldi.
But it was really tough because the only kind of music that I was allowed to listen to was Christian music.
Aranızdan bir seçim yapmak zordu, çünkü bence aranızdan bazıları yarışmayı kazanır, bazılarıysa kazanamaz.
We have some hard cutting to do because there's some of you that I think would win this contest and some of you who would not. No...