Zıplıyorum tradutor Inglês
73 parallel translation
Doğru, değil mi? Bense, entelektüel dağ keçisi, her şeyi deniyor, kayalıktan kayalığa zıplıyorum.
Me, I've been an intellectual mountain goat, leaping from crag to crag, trying everything.
Koridordan gelen her sese zıplıyorum.
I jump at every sound I hear in the hall.
Gerçekten. Sevinçten, kutudan fırlayan palyaço gibi zıplıyorum.
I bounce up like a jack-in-the-box.
Bak nasıl zıplıyorum!
Watch how I jump!
Her telefon çaldığında yerimden zıplıyorum.
I jump when the phone rings.
- Tamam, zıplıyorum.
- All right, I'm jumping.
- Zıplıyorum.
- Oh, I'm jumping.
Ve şimdi bu kızı güldürmek için en başa zıplıyorum.
And now I'm going to jump head first to make this girl laugh.
- Zıplıyorum.
Jumping.
İki gündür dükkanlarının önünde oynayıp, zıplıyorum.
I mean, I've been dancing and strutting in front of their store for two days.
- Zıplıyorum!
- I'm hopping!
Hopluyorum, zıplıyorum, Kalipsoyu seviyorum!
I hop, I jump, I love the Calypso!
Sevgilimin küçük hediyesi üzerinde zıplıyorum.
I am jumping on my little gift from my boyfriend.
# Genelde mutluyum ve zıplıyorum #
§ Mostly I'm happy and I'm bouncy §
Yatakta hoplayıp zıplıyorum, kukumu yatağın kenarına çarpıyorum.
I play on the bed, bouncing and falling, And impale my coochie snorcher on the bedpost.
- Mutluluktan zıplıyorum.
- I'm literally jumping for joy.
- Zıplıyorum.
- I'm skipping.
Zıplıyorum.
I'm skipping, I'm skipping.
- Ben zıplıyorum.
- I'm skipping.
Masaların ve sandalyelerin arasından zıplıyorum, sırtımı eğip kollarımı açıp bir tavuk gibi gıdaklamaya başlıyorum.
I would jump around tables and chairs and arch my back and swing my arms around and start cackling like chicken.
Zıplıyorum!
Jumping!
Çok zor zıplıyorum, dostum.
I can hardly jump, man.
Niye hâlâ bu çemberlerin içinden zıplıyorum.
Why am I still jumping through all these hoops?
Atlıyor, hopluyor, zıplıyorum!
Coming through. Look at this. Yippety-do!
- Neye benziyor? Trambolinde zıplıyorum.
What does it look like I'm doing?
Etrafta tavşan gibi zıplıyorum...
Jumping around like a cutie pie
Pekâlâ, bu arkadaş ne zaman götüme lanet bir kart atsa,... bana lanet bir şok veriyor, o yüzden havaya zıplıyorum.
All right, every time this dude throws a fucking card in my ass, it fucking jolts me, so I jump off.
Tek ayak üstünde zıplıyorum.
I'm hopping on one foot.
Sanırım birkaç dakikadır zıplıyorum. stresten kurtulup, günüme devam ediyorum.
Well, I thought I'd bounce here for a while, relieve some stress and then move on with my day.
Sanırım birkaç dakikadır zıplıyorum. stresten kurtulup, günüme devam ediyorum.
Well, I thought I'd bounce here for a while, relieve some stress, and then move on with my day.
Dans ediyorum, zıplıyorum, gıcırdıyorum.
I dance, I jump, I grind.
Hala atlayıp zıplıyorum.
I do what I can.
Yiyorum, içiyorum, yürüyorum, uyuyorum atlıyorum, zıplıyorum Neta.
I eat, drink, walk, sleep, jump, skip Neta.
Hala atlayıp zıplıyorum.
So you still wrestle?
Yatağımda zıplıyorum.
I'm just jumping up and down on my bed.
- Olabildiğince yükseğe zıplıyorum.
- I'm jumping as high as I can.
Tamam, zıplıyorum...
OK, here I go...
Parmak uçlarımda zıplıyorum!
I got to tiptoe!
Sirkteki beyaz bir at gibi çemberin içinden zıplıyorum.
Here I am jumping through hoops like a white horse in the circus.
Nasıl da zıplıyorum.
I go high!
- Ben zıplıyorum.
I am jumping. You are?
Ben heyecandan yerimde duramıyorum. Yani zıplıyorum, hopluyorum.
I can't stay still, I'm jumping around.
Trambolinde zıplıyorum.
I am pumping while jumping.
# Hiç görmediğin şekilde Çift Hollandalı zıplıyorum #
♪ jumping Double Dutch like you never seen. ♪
- Zıplıyorum deli, zıplıyorum.
- I'm jumping, lindo. I'm jumping.
Eve geliyor ve kapıyı açıyorum, kedi bir anda yerden zıplıyor.
I come home, I open the door, and the cat throws up on the floor.
Emeklemeyi öğretmeye çalışıyorum, o da tavşan gibi zıplıyor.
I try and teach her to crawl, she's bouncing like a spaniel.
Zıplıyorum.
Wait, wait, wait.
Çok uzağa zıplıyorum!
I jumped too far!
Yani sen zıplıyorsun ama ben ağa takılıyorum.
Oh, so you jump, and I'm the net.
Çocukken uzun uzun yürüdüğümüzü hatırlıyorum. Ağlıyordun, hoplayıp zıplıyordun. Yolda ki toz sıcaktı.
I remember, when we were kids, we were walking on the road, and you were skipping around, crying, because the sun was heating the dust and burning your feet.