Çamur tradutor Inglês
2,662 parallel translation
Her yeri çamur dolu Jet Ski ile Myrtle Beach'e gidemem.
I can't go to Myrtle Beach with the most disgusting Jet Ski ever seen.
Ayaklarının altındaki çamur gibi
The dirt beneath their feet
Ve arada bir çamur bir denizaltı heyelanı ile üzerinde ve içinde yaşayan hayvanları da bir kargaşa içinde taşıyarak dibe kayıyor ve orada toplanıyor ve onları canlı canlı gömüyordu.
And every now and again, the mud that accumulated on the bottom slipped down in a submarine avalanche, carrying the animals that lived in it and on it, higgledy-piggeldy, and burying them alive.
Bazıları çamur yiyerek yaşamış barışçıI canlılardı.
Some were inoffensive creatures that lived by munching mud.
Bu ise çok küçük gözlere sahipti ve loş olmasından dolayı görecek çok bir şeyin olmadığı dipte çamur üzerinde kayıyordu böylece mağarada yaşayan hayvanlar gibi zamanla gözlerini az kullanır oldu.
This one, however, has very reduced eyes, and it may well be that it skated along the mud along the bottom, where it was gloomy anyway and there wasn't much to see, so like an animal living in a cave, it slowly lost the use of its eyes.
Görüntüler, muazzam taştan binalardan oluşan ve şimdi çamur ve kumlarla kaplı, 20 km.karelik bir düzeni gösteriyordu.
The images revealed an enormous network of stone buildings, now shrouded in mud and sand, and covering a distance of five square miles.
İçi küçük taşlarla dolu çamur parçaları.
They're dirt clods with little rocks in them.
Eğer içinde yüzebiliyorsan neden aşağıdan çamur çıkarasın?
If you can swim in it and row across, why stir up mud from the bottom?
Elde ettiği şey kırmızı kahve arası bir çamur.
What he gets is a reddish-brown mud.
Hareketinin sonuçlarına katlanmalısın çirkin çamur!
Be prepared for the consequences fart face!
Çamur havuzu!
A shaggy pool!
Birliklerinizi utanç verici bir şekilde terkedip, düşmandan kaçtınız. ... şimdi çamur içinde, bok içindesiniz, artık hiçbir şey değilsiniz.
Abandoning your troops in a shameful way fleeing the enemy... you are now mud, shit... nothing.
Eve kadar yarışalım, çamur yumağı.
Race you home, mudball. [Laughing]
Tanrı olarak sonsuza dek yaşamaktansa o insanlarla çamur içinde ölürüm.
Rather die in the mud with those men than live forever as a god.
Her tarafta çamur ve tavuk gübresi var.
It's all mud and chicken turds.
Yağmur çamur demeden.
Yeah, well, neither rain nor sleet.
Köylülerin eskisi gibi benden korkması, huzur içinde çamur banyosu yapabilmek.
Back when villagers were afraid of me, and I could take a mud bath in peace.
Çamur banyosu ilgini çeker mi?
Can I interest you in a mudslide?
Çamur maskesi. Bir tane daha var.
"A mud facial!" Oh, and here's one...
Çamur mu?
The wallow?
- Sadece çamur.
- Maybe mud.
Evet. Çamur yığını gibi.
Yeah, it's activating my piles.
Yağda yumurta, ıslak çamur
Pickled eggs and flaps of mud
Bardaktan boşalırcasına yağmur yağıyordu çamur, taş yolun çevresinde uçuşuyordu ve ben de gerçekten ilerlemeyi istiyordum ama koruyucu şayet geriye dönmezsek ikimizi de tutuklayacağını söyledi.
It's pouring with rain and the mud and rocks are flying down the trail, and I really wanted to push on, but this ranger said that he'd arrest us both if we didn't go right back down.
Tabancama çamur kaçtı, Noah Griffith!
You got mud in my gun, Noah Griffith!
- Çamur!
Dirt!
Halat çekme oyununda o kadar çok çamur yuttum ki burnumdan ot çıkmıştı!
I swallowed so much mud on tug of war, I sprouted weeds out my nose!
Ve Çamur Dağı.
And Mudslide Mountain.
Çamur Dağı.
Mudslide Mountain.
Hala Çamur Dağı var.
There's still Mudslide Mountain.
Bekle, Bobble, gerçekten Çamur Dağı'na gidiyorlar!
Wait, Bobble, they're actually going for Mudslide Mountain!
Çamur maskesi için para ödemiyor musun?
Don't you usually pay for a mud mask?
Sevgilim, dikkat et, çamur.
Mi corazon, be careful, the mud.
Göremiyorum Ernie.Tüm gördüğüm lastik izleri ve çamur.
I'm not seeing it, Ernie. All I'm seeing are tire tracks and mud.
Çamur yüzünden göremiyorsunuzdur!
Wait! You can't see'cause of the mud!
Savaş, çamur, yangın..
War is mud, smoke..
Çamur dolu bir arazideydiniz.
You were in a field full of mud.
İşte savaş erkeklere bunu yapar ve çamur içinde ölmenin onurlu hiçbir tarafı yoktur zarafet içinde ölmedikten sonra.
That makes war with men... and there is nothing good and noble to die in the mud... but you die with dignity.
Ve tepe günlerce yağan yağmurdan çamur içindeydi ve orada yolda bir çok Alman askeri vardı. Amacımız önce ilk grubu hedeflemek ve eğer iyi nişan alabilirsek, onları devre dışı bırakmaktı.
And the Hill was encharcated by the rain, and on the way there... many German soldiers, and is It was point to the first group... and with accurate marksmanship, delayed them.
Etrafa çamur sıçratmamaya çalışmalısınız.
You ought to be careful kicking mud around like that.
O çamur ne kadar kaygan biliyor musun?
Do you know how slippery that dirt is?
Bu bataklığa dalacak olursam çok çamur sıçratırım.
If I dive into this gutter, I'll do it with abig splash
Bu çamur hepimizin üzerine sıçrayabilir.
And it will splash on all of us!
Polis ekipleri, Zoe'nin tırnaklarında Goa dışından bir yere ait koyu renkli çamur tespit etti.
The police have found unusual black mud in Zoe's nails.. which is different fromthe sands of Goa.
Büyükbabam ciğerlerinden rahatsız, bu çamur onun ne işine yarayacak?
Already my grandpa has lung problem, why are you pouring mud?
Bütün çamur yüzüme sıçradı.
The entire mud has splashed over the face.
Yağmur fazla şiddetlenmeden cesedi torbaya koyduk ama 5 dakika içinde çamur banyosu yapmış gibi oldu.
We bagged the body before the hard stuff came down, but five minutes later, it was a mud bath.
Katil O'dur.Ya da Oz biraz çamur atmıştır.
Was a killer. Or Oz is just trying to kick up some dust.
Kuzenime çamur attığınız gibi bana da aynısını yapıyorsunuz.
Man, y'all are framing me just like they did my cousin.
Biliyorum bazı yüksek rütbeli subaylar onlara çamur atıp isimlerini kirletmeye çalışmış olabilirler ama herksin ihtiyaç duyulduğu bir gün vardır.
I know some deeply disturbed brass have rounded them up and tried to dirty their names, but the people had their day.
Benim adım çamur.
My name is mud.